Murakami'nin edindiğim ve okuduğum ilk kitabı. Yazarın aldığı övgülere layık bir şekilde son derece akıcı bir dili ve anlatımı olan bir romandı. Fakat ben sonu okuyucuya bırakılan yani soyut sonlu hikayeleri oldum olası pek sevmem. Ama bu roman için keşke sadece sonu okuyucuya bırakılsaymış dedim yani o kadar çok ucu açık konu kaldı ki elimde kitap bittiğinde. Ama yine de Murakami ile tanışmak için iyi bir başlangıç kitabı diyebilirim, ben kendisini daha yakından tanımak için diğer kitaplarını da edineceğim.
-spoiler-
Kitapta akıcılığı sağlayan birçok merak unsuru mevcut. Bittiğinde aklımda şu sorular kaldı:
-Ak'a gerçekte tecavüz eden kimdi? Öldüren kimdi?
-Haida neden birden bire, veda dahi etmeden Tsukuru'yu terketti?
-Kendini dünyaca ünlü piyanist olarak tanıtan ve ölüm jetonuna sahip olan adamın akıbeti ve konuyla alakası? O kişiyle tanışan gerçekten Haida'nın babası mıydı yoksa kendisi miydi?
-Sara ile buluşacağı Çarşamba gününe kadar olan günlerin detaylı bir şekilde işlenip Salı gecesinde romanın bir anda bitmesi... Sara, Tsu ile ilişkisine devam edecek mi yoksa aldattığını ve artık o adamı sevdiğini mi söyleyecek?
gibi gibi gibi birçok soruyla başbaşa kaldım.
-spoiler-