Kaderimde tek başına kalmak vardır belki de
Haruki Murakami'den kaderinin gizemini çözmek, içindeki iflah olmaz yaranın kaynağına inmek için büyük bir yolculuğa çıkan bir kahramanın romanı. Kendini "renksiz" bilen Tsukuru Tazaki'nin hikâyesi.
İşte o an, Tsukuru nihayet her şeyi kabullenmeyi başarabildi. İnsanların yürekleri arasındaki bağ yalnızca uyum üzerinden oluşmuyordu. Aksine, bir yaradan diğerine daha derin bağlar oluşuyordu. Acı acıyla, kırılganlık kırılganlıkla yürekleri birbirine bağlıyordu. Elemli çığlıklar olmadan suskunluk, kan toprağa akmadan affediş, insanın içini lime lime eden kayıplardan geçmeden kabulleniş mümkün değildi. İşte bu, gerçek uyumun kökünde var olan şeydi.
(Tanıtım Bülteninden)
Kaderimde tek başına kalmak vardır belki de
Haruki Murakami'den kaderinin gizemini çözmek, içindeki iflah olmaz yaranın kaynağına inmek için büyük bir yolculuğa çıkan bir kahramanın romanı. Kendini "renksiz" bilen Tsukuru Tazaki'nin hikâyesi.
İşte o an, Tsukuru nihayet her şeyi kabullenmeyi başarabildi. İnsanların yürekleri arasındaki bağ yalnızca uyum üzerinden oluşmuyordu. Aksine, bir yaradan diğerine daha derin bağlar oluşuyordu. Acı acıyla, kırılganlık kırılganlıkla yürekleri birbirine bağlıyordu. Elemli çığlıklar olmadan suskunluk, kan toprağa akmadan affediş, insanın içini lime lime eden kayıplardan geçmeden kabulleniş mümkün değildi. İşte bu, gerçek uyumun kökünde var olan şeydi.
(Tanıtım Bülteninden)
Murakami'nin diğer kitaplarına göre daha az doğaüstü unsur bulunduran bir kitap ortaya çıkmış. Ayrıca çoğu Murakami okurunu çıldırtan belirsiz son bu kitap sonunda da bizi buluyor, tabi bana göre tam yerinde olmuş, çok güzel olmuş. Kitabın tek eksik yanı ise kedilerden yoksun kalması sanırım (^.^)''
-spoiler-
Haida ile yaşadıklarından sonra rüya ile gerçeği ayırt edememesi acaba Shirane'in başına gelenlerin sorumlusunun gerçekte Tsukuru olduğuna mı işaret ediyor ? Kitap bittiğinde sanırım bir kaç gün bunu düşündüm, aynı Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında kitabında yaşadığım ikilemleri bu kitap sonunda yaşadım. Ama sonuç olarak kocaman bir soru işaretinden öteye gidemedim.İşte Murakami bu yüzden sevilir.
-spoiler-
Murakami'nin edindiğim ve okuduğum ilk kitabı. Yazarın aldığı övgülere layık bir şekilde son derece akıcı bir dili ve anlatımı olan bir romandı. Fakat ben sonu okuyucuya bırakılan yani soyut sonlu hikayeleri oldum olası pek sevmem. Ama bu roman için keşke sadece sonu okuyucuya bırakılsaymış dedim yani o kadar çok ucu açık konu kaldı ki elimde kitap bittiğinde. Ama yine de Murakami ile tanışmak için iyi bir başlangıç kitabı diyebilirim, ben kendisini daha yakından tanımak için diğer kitaplarını da edineceğim.
-spoiler-
Kitapta akıcılığı sağlayan birçok merak unsuru mevcut. Bittiğinde aklımda şu sorular kaldı:
-Ak'a gerçekte tecavüz eden kimdi? Öldüren kimdi?
-Haida neden birden bire, veda dahi etmeden Tsukuru'yu terketti?
-Kendini dünyaca ünlü piyanist olarak tanıtan ve ölüm jetonuna sahip olan adamın akıbeti ve konuyla alakası? O kişiyle tanışan gerçekten Haida'nın babası mıydı yoksa kendisi miydi?
-Sara ile buluşacağı Çarşamba gününe kadar olan günlerin detaylı bir şekilde işlenip Salı gecesinde romanın bir anda bitmesi... Sara, Tsu ile ilişkisine devam edecek mi yoksa aldattığını ve artık o adamı sevdiğini mi söyleyecek?
gibi gibi gibi birçok soruyla başbaşa kaldım.
-spoiler-
Kitap bana biraz acele yazılmış gibi geldi. Okuduğum diğer kitapları kadar usta işi olmamış kanaatindeyim.
tipik bir murakami romanı. kendi romanları içinde 1Q84'ten iyi olduğu söylenebilir, diğer romanlarından daha iyi ya da daha kötü değil. zaten hemen hemen bütün romanlarında aynı dil, aynı kurguyla, birbirine çok benzer karakterlerin hikayelerini anlatıyor murakami. aynı temaların etrafında dönüp duruyor. önceki romanlarını sevenler keyifle okuyacaktır bu son romanı da. ancak sevmeyenler için bir şey ifade edeceğini söylemek zor.
Çok fazla tekrar barındıran kitap. Haruki Murakami 1Q84'te de aynısını yapıyordu ama kitabın kalınlığına vermiştim durumu. Bu ince olduğuna göre tekrar yapmaz heralde dedim yanıldım. Yer yer sıktı o tekrarlar.
Japonlar mı değişik insanlar yoksa Murakami'nin kafası mı farklı çalışıyor anlamıyorum. Bazı olaylardan öyle fikirler üretiyor ki yok artık diyorsun böyle yapmış olması bu anlama gelmez. Paranoyaklıkta ve durum değerlendirme başarısızlığında bana 1 numara gibi geldi.
Kitap içinde yer alan kurgusal ögeler yerine tam oturmamış gibi. 1Q84'te bolca vardı ama onu bir bilim kurgu olarak okuyabiliyordun. Ama bu kitabı bir sınıfa koyamıyorsun. Tabi illa bir sınıfa ait olmak zorunda değil ama okurken en absürd bir şey bile olsa inanmak istiyorsun ama burdakiler bana sadece "ay çok saçma" dedirtti. 5 puanı ise tekrarlarına rağmen akıcılığına ve 1Q84'ün hatrına.
Velhasıl kelam bu Japonlar bir garip.
Haruki'nin dünyası gerçekten muhteşem,etkileyici ve şaşırtıcı hatta okurken yalnızlık belki benimde kaderimdir. Tsukuru'nun içindeki boşluk hissi bende de var benimde başka bir dünyam vardır diye düşünüyorum.. Ama Haruki'nin bağımlısı olarak diğer kitaplarına göre cevaplanmamış birkaç soru ve konu vardı. Normalde tüm soru işaretlerini yanıtlayan Murakami bu sefer soru işaretlerini havada bırakmış.. Ama her zaman ki gibi muhteşemdi..
Bir sonuca ulaşamadığım müzikli ve kedisiz(köpek vardı) klasik bir Haruki kitabı.Yine muhteşemdi:)
ilk defa haruki marukami nin bir kitabini okudum ve cok etkilendim hayatimda okudugum en akici kitaplardan biri :) kitabi okurken tum karakterlerde az da olsa kendimi buldum ve aslinda cok durgun ve ayni zamanda cok sürükleyici cok derin kelimeler cok anlasilir bicimde anlatilmis yazarin ustaligina hayran kalmamak elde degil :)
Yazarın okuduğum ilk eseri. Her ne kadar sonu alışılagelmiş kitaplardan farklı olsa da anlatımı, dili ve sadeliği ile beğenerek okudum. Yazar gerçekten insanı içine çeken ve sıkmayan bir anlatıma sahip. Aslında okurken biraz da kendi içinize yolculuk edebileceğinizi ve ders çıkarabileceğinizi düşünmekteyim.
Karton Cilt, 320 sayfa
22Ekim2014 tarihinde, Doğan Kitap tarafından yayınlandı