http://kitaphayvaniningunlugu.blogspot.com/2012/09/1-blog-tur-ruhsuz-jodi-meadows.html
Başlamadan önce söylemeliyim ki, kitabın kapak tasarımı bir harika. Daha Türkçe edisyonu çıkmadan da beğenmiştim fakat elinize alınca bir başka güzel. Romanın içeriğiyle de gayet uyumlu aslında. Ve kitabın çevirisi de çok iyi. Kopukluk ya da yazım hataları yok. Özenle editörden geçtiği belli. Baskısı çok sevdiğim DEX kalitesinde zaten.
Ruhsuz, baş kahramanımız Ana adlı genç bir kızın bakış açısıyla anlatılıyor. Ana'nın yaşadığı yerde herkes ölümsüz. İnsanlar öldükten sonra yeni bir bedende doğuyorlar, böylece binlerce yıl yaşamış ve deneyimlerini yeni bedenlerine aktarmış oluyorlar. Böyle düşününce oldukça barışçıl bir ortam gibi görünüyor, fakat Ruhsuz'un distopik yanları da var.
Yazar Jodi Meadows, diğer distopya konulu kitaplarda olduğu gibi içinde yaşadığımız dünyayı yerle bir etmek yerine yeni bir dünya yaratmayı uygun görmüş. Buna bol bol fantastik öge ve yaratıklar dahil etmiş. Ejderhalar, hava perileri, troller ve daha niceleri.
Ana, ülkenin diğer sakinlerinin aksine şehirde değil de dışında son derece tehlikeli yaratıkların kol gezdiği Sınır'a yakın bir yerde yaşıyor. Bunun bir sebebi var: Ana bir Yeniruh. Yani o, daha önce başka bir bedende yaşamadı. Bu onun ilk dünyaya gelişi. Üstelik, reenkarne olması gereken Ciana isimli bir ruhun yerine dünyaya gelmiş. Tüm bunlar insanların Ana'ya ucube gözüyle bakması için yeterli nedenler. Çünkü şimdiye kadar gördükleri ilk Yeniruh o. İşte, Ana'nın annesi Li, sırf bu yüzden kızı şehir hayatından kopararak insanlarla karşılaşmasının zor olacağı bir yerde yaşamaya götürmüş.
Li, kitaptaki en sinir bozucu karakter diyebilirim. Şimdiki yaşamında Ana'nın annesi olmasına rağmen kızdan ölesiye nefret ediyor. Ana'nın yerine reenkarne olmuş olması gereken Ciana'nın Ana tarafından öldürüldüğüne inanıyor. Zavallı kıza durmadan eziyet ediyor. Onu, bir Ruhsuz olmakla suçluyor ve on sekiz yıllık yaşamı boyunca kıza kendi eşyalarına sahip olmak şöyle dursun, birini sevebilme imkanı bile vermiyor.
Ana'nın kişiliğini şekillendirenler de Li'nin bu tavırları olmuş. Li'den içten içe nefret etse de Ana, onun dediklerine inanmadan edemiyor. Yani bir Ruhsuz olduğunu, hayatını yaşamak, sevmek gibi hiçbir hakkı olmadığını kabul ediyor. Bu yüzden son derece içine kapanık ve başlarda biraz pasif bir karakter olarak dikkat çekiyor.
Kitabın başında Ana en sonunda Li'nin eziyetlerinden bıkıp, ne olduğunu ve nereden geldiğini öğrenmek üzere diğer ruhların yaşadığı Kalp isimli şehre gitmeye karar veriyor. Elbette şehre gitmesi o kadar da kolay olmuyor. İlk olarak, Li'nin verdiği bozuk pusula sayesinde, ters yöne doğru gidiyor ve kayboluyor. Ardından korkunç hava perilerinin saldırısına uğruyor. İşte Sam'le tanışması da bu sayede gerçekleşiyor.
Sam, Ana'nın yaşlarında görünen genç bir erkek. Ama aslında o da reenkarne olan bir ruh. Ana'yı hava perilerinden kurtulmak için atladığı gölden kurtarıyor. Ana'nın onu görür görmez ilk tepkisi kaçmak oluyor. Dediğim gibi, kız bu zamana kadar Li'nin kendisini hiçmiş gibi davranmasını izleyerek yaşamış ve birinin ona yardım etmesine alışkın değil. Yine de Sam'in ona son derece nazik davrandığını fark etmemesi mümkün değil. Sam, Ana'ya şoku atlatmasında ve aldığı yaraları iyileştirmekte yardımcı oluyor. Hattâ kızı Kalp'e götürmeyi de kabul ediyor.
Sam, son derece tatlı bir karakter. Herkes kıza tiksintiyle bakarken Sam, Ana'yı gördüğü ilk andan itibaren ona iyi davranıyor. Hiçbir zaman kendisine Ruhsuz demesini kabul etmiyor. Ona evini açıyor. İkili arasında ilişki kitapta güzel işlenmiş. Birlikte oldukları zaman boyunca, iniş çıkışlar olsa da, birbirlerine karşı tavırları her zaman ılımlı ve naif. Tabii Sam'in de küçük bir sırrı yok değil.
Kitabın distopik yanı Kalp'e vardığımızda daha bir ortaya çıkıyor. Kalp'te, ruhları yöneten bir konsey var. Bütün kararları onlar veriyorlar. Herkes ölüp yeniden doğarak huzur içinde görünse de aslında sıkı uygulamalar mevcut. Mesela, Ana'yı görür görmez onu sürgün etmeyi düşünüyorlar.
Ruhsuz'un sevdiğim yanlarından biri bol bol müzik içermesi oldu. Ben de müziğe âşık biriyimdir. Ana da öyle. Li'den gizli saklı Dessam isimli bir müzisyenin şarkılarını dinliyor, onların notalarını çıkarmaya çalışıyor ve aklında tutuyor. Sam de tıpkı onun gibi. İkisinin birlikte oldukları zaman boyunca piyano çalmaları, şarkı söylemeleri ve bestelemeleri kaçınılmaz.
Ruhsuz'da Ana'nın neden dünyaya geldiği kitap boyunca aklımızda bir soru işareti olarak kalıyor. Fakat tek sorun bu da değil. Ejderhalar ve hava perileri Kalp'e saldırıyorlar ve herkes bunun nedeninin Ana olduğuna inanıyor. Ana, daha ne olduğunu bile bilmezken, böylesine bir saldırıdan sağ çıkabilir mi?
Kitap, son zamanlarda çıkan genç yetişkin romanları arasından konusunun farklılığıyla sıyrılıyor. Peki, Ruhsuz'un eksikleri var mı? Elbette. Sonuçta, Jodi Meadows henüz çiçeği burnunda bir yazar.
Uzun lafın kısası Ruhsuz, sıkılmadan okuyabileceğiniz ve çok şaşırtmasa da heyecanlı bir kitap olarak kütüphanenizde yerini alabilir. Ben kitabı sevdim