Hareketli bir tarihi aşk romanı bitmiş bulunmakta. Ve ben çok beğendim. 1800'lü yılların polisiye romanı gibiydi. Olay kurgusu ise sayfaları merakla çevirmenize neden oluyor.
Liliana; kimyager, babasının izinden gitmiş, dik başlı ve sıra dışı birisi. Ama olayların ilerlemesiyle resmen rol değişikliğine gidilmiş gibiydi. Dedektifliğe soyunmuş ve gayette başarılı olmuştu.
Liliana, babasının ölümü ile ilgili bir ipucu buluyor ve bu ipucu da Somerton Park'ı gösteriyor. Peki orada kim var? Tabi ki Geoffrey adında saygı değer yakışıklı kontumuz. Ona aşık olmamalı çünkü düşmanının kim olduğunu henüz çözebilmiş değil. Ama işler hiçte umduğu gibi gitmiyor. Çünkü Geoffrey tahmin ettiği gibi çıkmıyor. Her ne kadar sert gibi görünse de bu ilk sayfalar da son buldu ve gereksiz uzak durmaya çalışma işlerine de girmedi. Sıra dışı bir karakter miydi? Hayır. Ama ben nedensizce kendisini sevdim.
Kitabın sevdiğim bir yanı, iki tarafta çok katı değillerdi. Yani, bir sayfa da Lilianna Geoffrey'in peşindeyken diğer sayfa da tam tersiydi. Ve karakterlerin ikisinin de bakış açısı kitapta var. Sevdiğim diğer bir yanı ise yazarın diliydi. Akıcı ve hiç sıkılmadan okuduğum bir kitaptı. Ve yazarın diğer kitabı Tatlı İntikam'ı da yakın bir zaman da okumayı planlıyorum. Bence çoğu kitaptan farklıydı. Alışıla gelmiş; aşık olmaktan korkuyorum teması üzerine yazılmamış veya vahşi, acımasız bir kont ve onu düzeltmeye çalışan masum kız konularından uzakta olması onu bu kısır döngünün dışında bırakmış. Ve 'dedektif olarak gittiği evin sahibine aşık olur ve mutlu son' gibi dar bir konuya da sahip değildi. Bu açıdan tavsiye edebileceğim bir kitap. Ben beğendim. Umarım sizde beğenirsiniz...
http://satellitebook.blogspot.com.tr/2016/02/yorum-tatl-dusman-heather-snow.html