Ne denir ki, insanoğlunun hayatta karşılaşabileceği tüm acılar tüm adaletsizlikler var kitapta. Özgür bir ülkede mutlu geçen kısacık bir zaman, mutluluk, çocukluk, dayanışma yardımlaşma ... Ardından, işgal altında bir ülke, vatanından kopmak zorunda kalan insanlar, ırkçılık, soykırım, terörizmi islamiyetle eşleştiren zihniyet, cesaret, korkaklık, dürüstlük, yalan...
Emir ve Hasan'ın hikayesi tek kelimeyle büyüleyiciydi. Bir insanın çocukluğunda yaptığı bir hatanın zamanla sırtındaki kambur oluşunu adım adım izlemek, sonuçta "Emir de bir çocuktu" diyememek... Sohrab'ın hissettiği o kirlenmişlik duygusunu; kitabın başından itibaren "Hazara" olduğu için hor görülmesi, aşağılanması hatta okumayı sevmesine rağmen, sosyal statüsü gereği okuma hakkının elinden alınması nedeniyle; hissettim.
Dili akıcı, sürükleyici, kolay kolay bırakamıyorsunuz elinizden. Bazı noktalarda betimlemeler biraz uzun kalmış ama çok etkilemiyor sizi.