Ne yaptın be kadın! Ve Aman tanrım 18 (17) yaşındaki bu iki çocuk nasıl bu kadar olgun olabildiler. Ve tekrar bir şaşırma ifadesiyle, o kurgu diyorum. Colleen Hoover favori yazarım olmuştu Çirkin Aşk ile. Bu kitaptan sonra favoriden de ilerisi olunabileceğini kanıtladı.
Sky, sıradanın tam tersi olan bir yaşama sahip. Teknolojiden annesi yüzünden uzak durmuş. Hatta uzak durmak hafif kalır. Evlerinde televizyon yok, cep telefonu yok, bilgisayarı yok yani hayatlarına teknoloji denen bir kavram hiç girmemiş. Tek eğlencesi yan komşuları Six ve koşmak. Ah bir de evde eğitim görüyor-du-. Tüm bunları okurken karşınıza çekingen ve özgüveni düşük bir kız çıkacakmış gibi geliyor değil mi? En azından bana öyle gelmişti. Ama kesinlikle Sky bu saydıklarımın teki bile değil. Okulda karşılaştığı iğrenç tepkileri gayet iyi idare edebilen, zeki ve güzel birisi. Sıkıcı ama yine de bir bakıma sıra dışı olan hayatına Holder bomba gibi düşüyor. İlklerin hepsini yaşatacak çocuk..
Holder, bir içim su. Ama bu görüntünün altında ne fırtınalar var okuyun da siz görün. Anlamlı bakışları, sözleri sanki bana söylenmiş gibi etkiledi. Sky zavallım ne yapsın, bir bakmışlar birbirlerinde uzak duramaz hale gelmişler. Holder da koşmayı seven biri. Bir de düşünmeyi. Cümleleri, sanki karşınızda her şeyi yaşamış görmüş birine ait. Sky ile birbirlerine çok benziyorlardı. Ve sonra, özenilesi ilişkileri öyle bir sırrı ortaya çıkartıyor ki dumura uğradım.
Kitap boyu hangisinde sorun var anlamadım. Holder sorunlu bir tip gibi gelmişti bana. Dengesiz davranışları ilk başlarda sinirlenmeme neden olsa da merak onun önüne geçti. Bir şeyler saklıyormuş hissi fena ağır bastı. Ama yine de böyle bir şeyle karşıma çıkacağını düşünmemiştim.
Dili, arada sırada geçmişe dönük sahneleri, kurgusu ve olayların size yansıtılma biçimi harikaydı. Siz de yaşıyorsunuz olayları onlarla beraber. Kitap sizi alıp götürüyor ve bitirdiğiniz de bir süre daha oralarda dolaşıyorsunuz. Okumayan kaldı mı bilmiyorum ama varsa kesinlikle listenizde ilk sıraya alın. Çünkü ona Laik bir kitaptı.
“Sky,” diye baştan çıkarıcı bir şekilde kulağıma fısıldadı.
“Hareket etmene ihtiyacım var. Buzdolabından bir şey almalıyım.” Gözlerim benden ayırmadan yavaşça geri çekilip tepkimi izledi. Dudaklarında küçük bir gülümseme belirdi, bunu korumaya çalışsa da, gülmeye başladı.
Göğsüne vurup kolunun altından geçtim. “Pisliğin tekisin!”
Gülerek buzdolabını açtı. “Özür dilerim, ama lanet olsun. Benden hoşlandığın o kadar belli ki, sana sataşmamak elimde değil.”
“Sky?” dedi kısık bir sesle. “Sana işkence etmeyeceğim, ama buraya gelmeden önce kararımı vermiştim.
Bu gece seni öpmeyeceğim.”
“Neden?”
“Çünkü” diye fısıldadı. “Hissetmemenden korkuyorum.”
“Ya vejetaryensem?” diye sordum salatadaki tavuk göğsüne bakarak.
“Etrafındakileri yersin,” diye karşılık verdi.
“Breckin, bu Holder. Holder erkek arkadaşım değil, ama onu başka bir kızla en iyi ilk öpücük rekorunu kırmaya çalışırken yakalarsam, benim nefes almayan erkek arkadaşım olabilir.”
”Yaklaşık sekiz kilometrelik koşunun ve Holder‘ın üzerimde bıraktığı etkiyi ayırt edemiyordum. İkisi de kendimi oksijensizlikten bayılacakmış gibi hissetmeme neden oluyordu.”
"Nihayet seni bulduğum için minnettar olalım, olur mu?" Kurduğu cümleye güldüm. "Beni arıyormuşsun gibi konuştun."
"Tüm hayatım boyunca seni aradım."