Yazarın öykülerinin olduğu derleme kitabı okumayı isterdim. Yazara dair edindiğim ilk bilgiler, kitabın önsözünde ve ilk sayfadaki yazar tanıtım bölümündeydi. Daha önce hiçbir öyküsünü okumadım. Bu nedenle dili farklı geldi sanıyorum ki.
Bir oturuşta bitecek bir kitap ama öyle olmaması gerektiği kanaatindeyim. Keşke daha ayrıntılı, daha uzun okuyabilseydik bu kitabı. Çabucak sistemin içine girdik, çabucak olaylar gelişti ve hemen de bitti. Bu yüzden sanki yarım kalmış bir kitap okumuşum da devamını bekliyormuşum gibi hissettim, benimseyemedim.
Konusuna gelecek olursak, yazıldığı tarihi değil de geleceği öngörebilen ve de yazdıklarındaki haklılık payını günümüze kadar korumayı başaran yazarlara saygım sonsuz. Tabi ki günümüzde reklam yasağı yok, bundan bahsetmiyorum. Aksine reklam bolluğu var, reklamların içinde yüzüyoruz. Değişmeyen tek durum insanların çılgınlar gibi tüketmeye ve tüketim temsilcisine ihtiyaç duymaları. Şimdiyi ele alalım, yapılan reklamlar sonucu biz de kendimizin bir profilini oluşturmuyor muyuz sanal alem, sosyal medya vasıtası ile? Yazarın bile nefret ettiği Burke karakteri gibi çıldırıp, saplanıp kendine belki de çevresine zarar veren yok mu? Bağ kurduğumuz zaman olta atılan insanların farkına varabiliyoruz, tıpkı Burke gibi, gerçek bile olmayan Delphi gibi.
Yani kısacası, daha detaylı izlemek istediğim bir Black Mirror bölümü gibiydi. Diğer öykülerini de okuyup yazarın dilini özümsemem ile sevebileceğimi düşünüyorum.