YAŞAMAK
Jaguar kitap, güzel edebiyat örneklerini Türk okurlara sunmaya devam ediyor...
Özenli çeviri, tasarım bir kitap, iyi edebiyat... Daha ne olsun?
KİTAPTAN ALINTI
Ardından, ihtiyar insanı duygulandıran boğuk bir sesle eski bir halk türküsü çığırmaya başladı. Önce uzunca bir giriş yaptı, sonra iki dize okudu:
“İmparator, beni kızına istiyor.
Başkent ırak, yolları uzak, oy ben istemem!”
Yol uzak olduğu için, imparatorun damadı olmayı istemiyordu. İhtiyarın bu kendini beğenmişliği beni kahkahalara boğdu. Öküz yine yavaşlamaya başlamıştı, ihtiyar yine bağırarak onu azarladı: “Erxi*, Youqing, hadi bakalım, kaytarmak yok. Jiazhen ve Fengxia ne güzel işliyor toprağı, Kugen bile beceriyor bu işi.”
Bir baş öküzün bu kadar çok adı olur mu hiç? Meraklı meraklı tarlaya yürüdüm, ihtiyara yaklaşınca, “Bu öküzün kaç adı var?” diye sordum. İhtiyar sabandan destek alarak doğruldu, beni tepeden tırnağa şöyle bir süzdükten sonra sordu:
“Sen şehirlisin, değil mi?”
“Evet,” diyerek başımı salladım.
İhtiyar kendinden emin bir şekilde, “İlk bakışta anlamıştım zaten,” dedi.
“Peki, bu öküzün gerçekte kaç adı var?” diye tekrar ettim. İhtiyar, “Bu öküzün adı Fugui. Sadece bir ismi var,” diye yanıtladı.
“Ama sen az önce birkaç tane daha isim saydın.”
İhtiyar keyifli bir kahkaha attı. Gizlice, eliyle işaret etti, beni yanına çağırdı, ben yaklaşırken bir şey söyleyecekti ama sonra vazgeçti. Öküzün kafasını kaldırdığını görünce hemen onu
azarladı: “Kulak kabartma hemen, eğ başını önüne bakayım!”
Öküz haliyle eğdi başını ve bu sırada ihtiyar bana şöyle fısıldadı: “Tarlayı yalnız başına sürdüğünü anlamasından korkuyorum, bu yüzden onu kandırmak için birkaç tane isim
sayıyorum. Etrafında, diğer öküzlerin de onunla beraber tarlayı sürdüğünü duyunca üzülmez, daha verimli çalışır.” İhtiyarın, güneş ışığında hayat dolu gülümseyen esmer
yüzündeki çizgiler neşeyle kırışıyordu. Tıpkı, tarladaki çamurla dolmuş arıklar gibiydi.
Daha sonra, ihtiyar adam o kocaman yapraklı ağacın altına oturdu ve o güneşli öğleden sonra hikâyesini anlattı bana.