Osman iş için gittiği doğuda karda kışta alkollüyken genç bir kıza çarpıp onu hastanelik etmiş olabilirdi. Tamam, kendini suçsuz görmüyordu zaten. Ama kızın babasının bölge savcısıyla falan da bir olup adamı hapse attırmakla tehdit ederek kızını Osman'a yamamasına ne demeliydi?
Osman mecburiyetten bunu kabul etti, karısını hastanede gördüğünde eli yüzü şiş ve morluk içinde çirkin mi çirkin biriydi. Babasının onu böyle evlendirmeye çalışması normaldi. Hele de Osman'ın çok zengin olduğu da düşünülürse, bundan iyisi olamazdı...
Dönüş yolunda yüzüne bile bakmadığı karısının bütün ilgiyi üstüne çektiğini gören Osman, Gülay'ın yüzüne baktığında şoka uğrar. Nerede hastanedeki kız, nerede bu uzun boylu, dünya güzeli, doğal kızıl saçlı afet...
Osman ister istemez kızdan etkilense de kendisine yapılana inanılmaz öfkelidir... Olaylar böyle devam eder gider...
Osman, bir Fatih Hoca klasiği olarak uzun boylu, esmer, yapılı ve zengin biri. Gülay ise doğal kızıl saçları ve kusursuz fiziğiyle tam bir afet. Ama onu çekici kılan görüntüsü değil, efendi, dingin ve sabırlı biri Gülay. Kimseyi kırmak istemeyen, Osman'a hak veren ve onun herkesin içinde kendini rezil etmesine de göz yumacak kadar kocasını yücelten bir kadın... Yani sevilesi... Osman'a ilk sayfalarda hak vermekle birlikte, bazı yerlerde inanılmaz odunlaştığını da itiraf etmek lazım... http://benherneysemo.blogspot.com/2013/01/zoraki-koca-sahane-gelin-1-fatih-murat.html