Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
sevgili doganozmurat çok güzel bir konu açmışsınız, tebrikler.
okuduğu kitaptan sıkılanlar için bir kaç deneyimimi paylaşmak istiyorum:
victor hugo sefiller ve az önce bitirdiğim notre-dame'ın kamburu (tabi orjinal basımın çevirileri, kısaltılmış olanlar değil), Kemal Tahir Devlet Ana, Thomas Mann Büyülü Dağ, Murathan Mungan Şairin Romanı ve daha pek çok kitaba başladığımda yok ben bunu bitiremem demiştim ve çok sıkılmıştım. ama ilerleyince elimden bırakamadım ve bitmese keşke, bir daha bu kadar iyi bir kitap bulamam dedim.
bu nedenle bir kitabı hemen bırakmadan önce yazar ve o kitap hakkında yapılmış yorumları araştırmak yerinde olabilir belki..
Sonuncusu hariç pek çok kez yaptığım hatalar belki de kitap okumak açısından.Sahip olduğum bir kitabı yarıda bırakmak fikri pek içime sinmiyor ne yazık ki boşuna mı para verdim diye düşünüyorum sonra,aslında genel itibariyle bir şeyi yarıda bırakma fikri hoşuma gitmiyor yapabilsem çok güzel olurdu aslında vakit israfı kitap çok,günümüzde birşeylere ulaşmak kolay olmasına kolay ama bir hayli de bilgi kirliliği var ki çık işin içinden çıkabilirsen.
@asau dediğin gibi tüm halka hitap etmiyor belki yazılanlar ama zaten öyle bir kaygıyla yazıldığını da düşünmüyorum.Bu yazının hitap ettiği kişiler Ece hanımın yazısını bir şekilde orada burada olsa da okuyabilmiş kişilerdir.Türkiye olarak genel itibariyle kitaba para israfı olarak bakıyoruz,zaten elime geçen para ne ki,döner ekmek arkadaşlarla takılmak sinema vs varken gidip kitap alayım.Üniversite gençliğinin bile dersle ilgili kitaplar dışında ne kadar okuduğu vahim durumdayken bence 'çalış elin ekmek tutsun oğlum' diye yetişmiş pek çok kişiden böyle bir hareket bekleyemezsin,az buz da olsa böyle yapabilen kişilere de helal olsun zaten.Kitaba para ve vakit ayırmadığımızla alakalı zaten bir sürü yazı var uzatmam yersiz olur heralde.
Gelgelelim oğlunuza kitap okutamıyorsunuz,isyancı bir tipse zaten yandınız da yine biraz daha uysalsa belki yaptırımla pc'yi 1 saatliğine de olsa yasaklayıp tv siz bir odada haftada 1-2 kez kitap okumayı deneyebilirsiniz,ve bunu mümkünse beraber yapın çocuk örnek görmezse ya benim annem babam okumuyor ki ben niye okuyayım der doğal olarak ve pc tv gibi daha cazip etmenler,amaan filmini izlerim gibi çeldirici seçenekler varken.Ben de mesela lisede 1984 ingilizce dönem ödevi olarak okumak yerine filmini izlemiştim,yorum ve yazılar okumuştum.
Fantastik eserleri okutmanız daha doğru olur,bunu da mümkünse bilindik şeylerden yapın,mesela Harry Potter'ı herkes bilir,bence ilgisini çekecektir ve ya bir Eragon serisi olabilir bunlar ağır kitaplar da değil.Hani hiç olmadı,son seçenek olarak çizgi roman alın,külfetli olur evet ama hiç yoktan iyidir,Marvel comics,hellsing one piece gibi mangalar.
Oğluma kitap okutamiyorum. Hadi onun için de beş öneride bulunun. Ama yerli olsun lütfen; )
kitap okumak için vakit ayıranlardanım bende oğlum uyuyunca, iş yerinde işim olmadığı her fırsatta okurum. ben de @1000kitap gibi bir süredir beğenmediğim beni sıkan kitapları bırakıyorum tabi sonra tekrar okumaya çalıştığım zamanlar oluyor ama 2. kez de okuyamazsam tamamen bırakıyorum. otobüste ve arabada kitap okuyamam malesef çok istesemde önce mide bulantısı ardından migrenim tutar, ama trende metroda uçakta biraz daha rahat okuyabiliyorum. kitap okumadığım zamanlar bazen hiç fırsat bulamdığım oluyor kendimi eksik kalmış gibi hissediyorum..
Öneriler güzel, aması var... yine muhalefet kültürüm depreşti :)
(Kitap okumayı başarabilmek konusunda) bir türlü realist (idealist fikirler çok) bilgiler bulamadığım bazı kavramlar var: "halka inmek ya da halka çıkmak" ve "okuma kültürü".
Bir öğrenci arkadaşlarına, lise dersinde bir öğretmen öğrencilerine, amfide bir doçent öğrencilere, köşesinde bir köşe yazarı okuyucularına, dergide dergi yazarı, kitapta bir yazar vs. "çok kitap okumak" için çok şahane, bilimsel ve psikolojik öneriler sunabilir. Bu öneriler onları dinleyenler açısından çok faydalı olabilir. Önemli olan ne sunduğun değil, kime, ne zaman, hangi koşullarda vs. sunduğundur. Öğrenciye, öğretmene, köşe yazarına, düşünce adamına kitap okutma önerileri sunmanın bir marifet olduğunu sanıyorlar. Madende çalışan birisine, pazarcıya, işçiye, çok çocuklu/veya değil ev hanımına, büyük holding patronuna, başbakana, kitap okutabilme formülün var mı? Önerilerin halka iniyor mu, okuma kültürüne dair ne sunuyor? Kitap okuma önerileri sunduğun kitlenin sosyolojine ne kadar hakimsin? Çok okuyor dediğimiz ülkelerin okuma kültüründen ne anladığına baktık mı hiç? Örneğin, çok okuyan ülkeler için "okuma kültürü" halk içindir, bizim için "okuma kültürü" öğrenci vs. içindir. Biz daha 'öğrenciye okuma kültürü nasıl aşılanır'ı becerebilmiş değiliz, nerde kaldı halk. Ben daha öğrencilik dönemlerini geri bırakalı ne kadar oldu ki, kitap okumanın ne kadar zor olduğunu öğreniyorum yaşayarak; demek ki ilerde (okuma konusunda) tam manasıyla (argo tabirle) ayvayı yiyeceğim.
Okuyup-yazmaktan ekmek yiyenlerden "halk kitap okumuyor" zırvalığını çok duyarız. Pek çok yazar, düşünce ve fikir adamından duyarız bunu. Örneğin bir yazar, eleştirdiği halkın bir ömür boyunca çalışarak kazanamayacağı parayı, bir kitap yazarak milyonlar kazanır, utanmadan halk çok cahil, kitap okumuyor der. Okumayan cahil dediğin o halk okumakla ekmek kazansın inan kısa zamanda seni sollar, sen onun yanında cahil kalırsın. Ben devlet lisesi okudum, bilmiyorum özel okulların öğretmenleri nasıl. Ben bir öğretmenin doğru dürüst kitap okuduğuna şahit olmadım. Öğrenciden gerçek anlamda kitap okuyana da pek rastlamadım (bende pek kitap okumazdım, yine okuduğum söylenemez, bu yazım bile çok okumadığımın katını, devrik cümleler... giriş, gelişme vs kavramlar yok. önemli olan yazmak değildir, önemli olan anlaşılmaktır ...). Köşelerinde aynı cümleleri kurup destan yazar köşe yazarları, televizyonlardan ağzı laf yapan onca tanınmışların, tuzu kuruların ne kadar kitap okuduğunu sanıyoruz ki.
Evet, (hem ruhsal, hem aidiyet, hem de sosyal anlamda) kitap okumakta zorlanıyorum, Ece Karaağaç'ın (okuma kültürü gelişmiş ülkeler için yazılmış bilgileri) derlediği bu öneriler benim sorunlarıma çara bulamıyor malesef! Hele "arabada ayakta kitap okuma önerisi" hakkında (Türkiye için) olumlama yapılamayacağının nedenleri için o kadar çok psikolojik ve sosyolojik açıklama gerektirir ki, burası yeri değil. Sadece şunu söyleyerek bitireyim: Bize yerli öneriler lazım!
yolculukta, ayakta bile olsa, kısacık molalarda ve bekleme anlarında kitap aralamaya bayılıyorum. ayrıca "okumayı bırakma" önerisiyle ilgili aziz nesin, yanlış hatırlamıyorsam, "sevmediğiniz yemeği yemeye devam ediyor musunuz? o halde sevmediğiniz kitabı da okumayı bırakabilirsiniz." bir yorum yapmıştır. bunu okuduğumdan beri ben de artık gerçekten sıkıldıgım kitapları okumayı bırakıyorum.
@ahmet_coskunn ben çok alıştım, çok severim 😊😊 zamansızlıktan biraz da..bir de yollarda sağa sola bakmaktansa okumak daha güzel zaman geçirmemi sağlıyor :)
Hepsini biliyorum ve hepsini de uyguladım. Sadece otobüste ayakta giderken kitap okuma vb. kısmına katılmıyorum. İnsan kitap okumaya odaklandığı zaman sadece kitap okumalı. Başka ikinci birşey yapmamalı. İnsanın dikkati dağılıyor.(En azından benim için öyle. Bazı insanlar okuyabilir ona da saygı duyarım.)