Kitaplardan En Sevdiğimiz Alıntılar

Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...

Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)


Tür: Genel | Açılış, 27 Mayıs 2012
<< tüm tartışmalar

Karma kitaplardan alıntılar

Tartışma Cevapları

21 ile 30 arası cevap gösteriliyor, toplam 44 cevap.
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.
Profil Resmi

Yanımda uyusaydın, başını dizime değdirseydin, anlasaydın, bağışlasaydın…

Nicedir korkmadan giriyorum bu kahveye, insanlara ve törelere aldırmadan; başım dimdik. Çay içmiyorum artık, bardak bardak hüzün yudumluyorum. Boğazımdan akıp gidiyor hüzün, sancıyor yüreğim.

Sonra düdük çaldı, düdükler çaldı. Son sigara elimi yaktı. Gözlerime baktım aynalarda, milyar tümce yalnızlık okudum, sevecen sıktın elimi, yanaklarımı öptün terk eden insanların o uzak yakınlığıyla. Sonra düdük çaldı, düdükler çaldı, sen gidiyordun, dumanlar sardı çevremi; dumanlardan sıyrılamadım bir türlü, dumanlara yenildim, tren gitti, sen gittin. Düdükler çalmaz oldu, gar ıssızlığa gömüldü. Sigaranın artığı duruyordu yerde, hani paketin çevresindeki o al jelatin, eğilip aldım, sanki sendin, para çantamı açtım koydum içine. | 54-55

Eski Defterde Solmuş Çiçekler | Selim İleri

12 yıl, 3 ay     
1 kişiden 1 kişi beğenmiş.

Onlar sürülmüş topraksa, bizler el değmemiş, derin ve bereketli çernozem toprağıyız. Sadece çalışmamız lazım. Bizler -genç halklar- Almanlara, Fransızlara ve İngilizlere göre iki, üç hatta on kat daha fazla çalışmalıyız. Önce onlara yetişmeli, daha sonra da onları geçmeliyiz!

Birgün mutlaka bu ülkeleri geçeceğiz! Sadece şehirli nüfusun eğitimiyle sınırlı kalmayacağız. Köylerde bir tek ilkokul ve perişan durumdaki kütüphanelerle yetinmeyeceğiz. Her bir köylünün, balıkçının ve katran toplayıcısının evini bilginin ışığıyla aydınlatacağız. Küçük çocukları terbiye ederek güçlü, gelişmiş ve gururlu bir yeni nesil yetiştireceğiz.

Grigoriy Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde
(Atatürk'ün okulların müfredatına konulmasını istediği kitap)

12 yıl, 3 ay     
2 kişiden 2 kişi beğenmiş.
Profil Resmi

Bildiğim ise, tek şey: Bedenler, beyinler, sevdalar, bu toprağa gübre olabilir... Ve her yıl çiçekler yeniden büyür. | Son Cümle

Çiçekler Büyür | Emine Işınsu

12 yıl, 3 ay     
1 kişiden 1 kişi beğenmiş.
Profil Resmi

"Sen zahirde onu, kadın veya erkek olarak ayrışmış bir halde bulursun. Oysa "Ol" emrinden beri her şey birbirinden doğmakta, her şey birbirini çoğaltarak ve birbirinin sebebi olarak südur etmektedir. Gündüzden gecenin, geceden gündüzün doğması gibi, her şey birbirinin annesi, her şey her şeye dişidir..."



Çöl Deniz- Hz. Hatice

S:158

12 yıl, 3 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

Sözlerim yok, yeminlerim, yalanlarım... Her çabam boşa çıktı ve utandım adımın çağrısından.
Günlerdir, haftalardır, aylardır, belki de yıllardır aynı hikayede dolaşıyorum. Üşüyorum. Bitişikte bir kedi ağlıyor, cenazesi çoktan kaldırıldı oysa ki. Dumanlar arasında kesildi soluğu. Alevler yaladı ruhunu. Hala ağlıyor.
Şehirle yok olmak istiyorum. Dİnamitlendi her yan, fitiller ateşlendi.
Patlamadı dinamitler. Şehir ayakta hala, bir tek ben öldüm, yaşamak bir tek benim hakkımdı çünkü.

Ferhat Uludere - Sayıklamalar

bence çok iyi bir kitap ve bu kitabı bu kadar geç bulmuş olmama üzülmeme değdiğini söyleyebilirim . başucu yapılabilir rahatlıkla .

12 yıl, 2 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.


Açık Hava´da Bob Dylan konseri, Akmar Pasajı, Otostop, Fanzinler, "uzun saç", Beatles, Pink Floyd, Çubuk Kraker, Bodrum, Moğallar, ölmek, Erol Taş, Zen Kaçıkları, şorşak, ölü atlar, The Doors, şarap, San Francisco, LP, Sultanahmet, proteo, Beyoğlu...
Şahin Uruk - Kadıköy Felsefesine Giriş

12 yıl, 2 ay     
4 kişiden 4 kişi beğenmiş.

Yukarıda gökyüzü,aşağıda yeryüzü var; ben ikisinin ortasında sıkışıp kaldım.Özgürlük nerede?

Sessiz Göç/ Asuman Güzelce

12 yıl, 2 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

p. m. adlı gizemli yazarın Bolo'Bolo adlı muhteşem eserinden:

"Birçoğumuz için intihar ya da bir atom savaşı artık bir tehdit değil; korku, eziyet ve sıkıntıdan kurtulmak için dört gözle beklenen bir çözüm." (s. 16)

"Uzak, 'terk edilmiş' bir vadinin bir ucunda bile, vergi memurları, askere almaya yetkili inzibatlar ya da polis bulunmayacağından asla emin olamazsınız." (s. 20)

"Makine (devlet organizmaları, çokuluslu firmalar, bankalar vs.) ... Çok kaprisli bir sevgilidir, haddini bilmeyenden lütfunu esirger." (s. 24)

"... Çareyi otoriter tarikatlara, oryantal kültlere ve eski gizemciliklere sığınmakta arıyorlar. ... Fakat er ya da geç makine bütün kaçanlara yetişir ve onların anlam arayışlarını yeni bir ticarete ve kendisi için yeni bir işletme gücüne dönüştürür." (s. 29)

"Onlara bakarsak, ... 'Dil çeşitliliği iletişim için bir engeldir.' aslında emir vermek için engeldir." (s. 44)

"Hiçlik bizi asla korkutmamalı! Makine olsun olmasın, ölümle yüz yüze gelmiş durumdayız. Herkes onu aynı anda yaşadığı için bu ölüm daha korkunç değil, çünkü herkes kendi adına ve sadece bir kez ölür." (s. 48)

"Bugün enerjinin büyük bir kısmı, sistemin oluşturduğu nedenler yüzünden parçalanmış insanları veya şeyleri tekrar bir araya getirmek için kullanılıyor: ev ve işyeri, üretim ve tüketim, eğlence ve ev yaşamı, iş ve dinlenme." (s. 112)

"Yıkanma, çamaşırların her gün değiştirilmesi, beyaz gömlekler, iş disiplininin bir ritüeli ve şefler için ezilenlerin 'kendilerini adayışlarını' gösteren bir kontrol aracı." (s. 116)

"Fakat yine de sağlık ve uzun ömür genel değerler olarak belirlenemez. Bugün bu değerlendirme hümanizmden yola çıkarak değil aksine her iki değer de çalışabilir olmak anlamına geldiği ve kârlı olduğu için yapılmaktadır." (s. 127)

"Medyalar, birincil dünyayı algılamakta beceriksizleşmemize neden olan bir ikincil dünya haline gelmiş durumda." (s. 133)

"İşbirliği iktidarı doğurur ve her zaman bu iktidarı ele geçirmek isteyen gruplar vardır." (s. 144)

"Hiçbir demokratik sistem, üyelerinin maddi, varoluşsal bağımsızlığı kadar demokratik olamaz." (s. 144)

"Harici temsilciler... Oranın dedikodularını dışarıya yaymalı, alışkanlıkları kırmalı, yani izlemeli, rahatsız etmeli, ispiyonlamalıdır. ... İzolasyon belirtilerini kırmaya yardım edebilirler." (s. 145)"

"İnsanların tanımlarının -özellikle hümanizm ile ilgili olanların- sonuçları şimdiye kadar hep felaket oldu. Her zaman birilerinin bu iyi niyetli tanımlara uymadığı ve bu yüzden yeniden eğitmek, iyileştirmek vs. için kamplarda toplandıkları oldu." (s. 213)

12 yıl, 2 ay     
2 kişiden 2 kişi beğenmiş.
Profil Resmi

Ne yaşam, ne ölüm.

Jean Christophe Grangé | Şeytan Yemini

12 yıl, 3 ay     
4 kişiden 4 kişi beğenmiş.

Nasıl oluyordu da biten bir ilişkide her iki tarafta haksızlığa uğrayanın kendisini olduğunu düşünebiliyordu?
Aradığı açıklamayı en nihayet, bir çift martının uçuşuna tanık olduğu bir günde bulmuştu ressam.
Kaldığı evin az ilerisindeki falezlere kurmuştu o gün tuvalini. Tam resme daldığı sırada, yakınından havalanan bir martı denize doğru süzülüşe geçmişti. Hemen ardından karşı kıyılardan fırlayan bir başka martıda aynı yönde alçalmaya başlamıştı. İkisi de suya çarpmalarına az bir mesafe kala, seri birer manevra yaparak göğe doğru yükselişe geçmiş, adeta kanatlarıyla birbirlerine sarılmış bir vaziyette, falezlerin seviyesini bir hayli aşana dek yükselişlerini sürdürmüşlerdi.
Bu iki martının uçuşunu izlerken, kendince bir çıkarımda bulunmuştu;
BAĞLANABİLMEK İÇİN, ÖNCE BAĞIMSIZ OLMAK GEREKİR!
Oysa insanların çoğu yeni ilişkilere eski bağlarla geliyorlardı. Geçmişten taşıdıkları ister güvensizlik, ister anlaşılamamak, isterse de çevrelerine ördükleri savunma duvarları olsun, her bağ yeni ilişkiyi özgürce yaşamalarını engelliyordu.
Daha önceki ilişkilerinde haksızlığa uğradıkları konusunda belki haklıydılar ama, haksızlık edenin karşı taraf değil de, bir türlü bırakamadıkları "geçmişleri" olduğunu göremiyorlardı.
İşte, farklı kayalarda, ayrı ayrı kendine yetebilmeyi gerçekleştirebilmiş bu iki martı, birbirleri için "geçmiş"teki yerlerini terk edebilmiş; sıfır seviyesine inerek benlik bağlarından arınmış, böylece "bir" olarak göğe doğru yükselebilmişlerdi.

Serdar ÖZKAN-Kayıp Gül

12 yıl, 4 ay     
Bu gruba katıl!
Grup Kütüphanesi
Tüm Gruplar