Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
üstelik benden mektup alamayınca üzülecek kadar da iyi bir insansınız..
''Belki en çok seni sevdiğimi söylediğimde de söz konusu olan gerçekten sevgi değil; sevgi, senin içimde çevirip durduğum bıçak olman..''
''Göğüs kafesi nasıl böyle alabildiğine genişleyip daralabilir bilinmez, insan sizden nasıl uzak kalabilir bilinmez."
''Gelme..Bırak birgün çok gerektiğinde gelmeni istersem hemen geleceğin umuduyla yaşayayım ama şimdi gelme.Nasıl olsa geri dönmek zorunda kalacaksın..''
"Milena, kıskanç değilim. Ya dünya çok küçük ya da biz çok büyüğüz, ne olursa olsun onu tamamen dolduruyoruz. Kimi kıskanacağım ki?"
"Seninle çıktığım kısa bir yürüyüşten sonra: (Yazması ne kadar kolay; seninle kısa bir yürüyüş. Bu kadar kolay olduğu için insan unutup yazmayı bırakmalı.)"
Öyle olsun, beni bu noktada darıltırsınız, o kadar; bu da dünyanın sonu değildir, çünkü kalbimin bir köşesinde size karşı bir kırgınlığın bulunması, dengenin korunması bakımından yerinde olacaktır.
Sonra, içimde belirsiz bir duygu var, bir mektubum arada kaybolmuş sanki. Yahudilerin korkusu işte. Mektupların alıcıların eline sağ salim geçtiğinden korkmak dururken!
İstemiyorum (Milena, yardım edin bana, söylediğimden fazlasını anlamaya çalışın), istemiyorum (bir kekeleme değil bu) Viyana'ya gelmeyi; bunun gerektireceği çabaya manen katlanacak gücüm yok. Ruhsal bakımdan hasta durumdayım; tüberküloz, ruhsal hastalığın kıyılarından dışarı taşmasıdır yalnızca. 4, 5 yıllık bir nişanlılık döneminden sonra işte öylesine hasta düştüm. (Son mektubunuzda esen neşe havasına ilk anda bir anlam veremedim, ancak sonradan çıkardım nedenini, hep de silinip gidiyor aklımdan; öyle ya, siz pek gençsiniz, yirmi beşinde bile yoksunuz henüz, yirmi üçünde, belki. Bense 37, neredeyse 38; sizden hemen bir kuşak daha yaşlıyım, geçmişte yaşanmış gecelerden ve bağ ağrılarından saçlarım ağardı adeta.) Gerçek ayrıntı ormanlarıyla bu uzun öyküyü önünüzde sergilemek gibi bir niyetim yok, hala korkuyorum o ayrıntılardan bir çocuk, ama hiçbir şeyi unutamayan bir çocuk gibi.
Mektubunuzu almak, uykusuz bir beyinle onu yanıtlama zorunda kalmak öyle güzel ki! Ne yazacağımı bildiğim yok, satırlar arasında gezinip duruyorum gözlerinizin ışığında, nefesinizi üzerimde hissederek, güzel ve mutlu bir günde, kafa hasta ve yorgun olup pazartesi Münih üzerinden yola çıkılması gerekse bile yine de güzellik ve mutluluğunu yitirmeyecek bir günde gezip dolaşır gibi.