Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
bir kemal tahir, bir tarık buğra, yusuf atılgan, sabahattin ali mutlaka okunmalı bence. herkesin elinde 'best seller'lar görüyorum, kitap okumak bu değil bana göre. kuşkusuz onlar da okunabilir ancak asıl keyif verici olanın gerçek edebiyat eserleri olduğunu görebilenlere ne mutlu..
ben yerli yabancı diye ayırmıyorum. ama şu bir gerçek ki yabancı kitaplar daha iyi oluyor.
bestseller okumuyorum ben daha çok edebi sanatsal klasik kitaplar daha çok hoşuma gidiyor
yerlilerden sabahhattin ali kitapları da okurum sonra dostoyevskide okurum yeterki kitap güzel olsun beni içine alsın
eskiden beni yazar değil, kitap ilgilendirir diye düşünüyordum. şu anda da genel planda pek değişmedi düşüncem. yabancı yazar okuyacaksam yayınevi, çevirmen çok önemli. siz hiç andre gide'i 90'larda sabah gazetesinin verdiği bir nobel ödüllü yazar serisinden okudunuz mu? yapmayın öyle kötü şeyler.
yabancı kitaplar kadar iyi, hatta onlardan çok daha iyi kitaplar var ülkemizde, kendi aramızdan insanların kitapları. ki bizim hikayemiz olduğu için benimsenememelerini de yadırgıyorum. ama bu biraz yayınevlerinden, biraz editörlerden biraz da biz okuyucuların yönlenme/yönlendirilme konusundaki afallamışlığımızdan kaynaklanıyor. bir gazete alıyoruz, kültür sanat sayfasında veya kitap ekindeki kitaplara bakıyoruz. ya da dnr'a gittiğimizde ne görüyorsak o .. "çok satmış, humm.". bir yerde okuduğum bir şey bugünlerde sürekli dilime dolanıyor. "migrosta satılan kitaptan ne beklersin ki?" sokağa çıkın, ferit edgü'yü sorun, onat kutlar'ı, kemal tahir'in kırgınlığını, füruzan'ın azmini .. sonra bir banka oturup düşünün. bir yanda debbie macomber ne bileyim efendim pucca, elif şafak .. diğer yanda da sessiz sedasız ölümü bekleyen, belki de çoktan ölmüş "kalemler".
nereden geldim ben buraya? heh, kitap seçmede veya bir yazarla tanışmakta mühim bir şey de tavsiyeler. gerek internet ortamından gerek bir dostun dilinden .. o sebeple madem biz burada, gördüğüm kadarıyla okumanın farklı bir şey olduğunu, bir üslubu olması gerektiğini az çok hayatına yerleştirmiş insanlarız, uyarmalıyız. anlatmalı, kaşlarımızı çatmalı, babamızın kütüphanesinden çalıp hediye etmeliyiz! sonuncusu tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor :)
bir de sabırlı olmadan, ince eleyip sık dokumadan komodininizin çekmecesinde saklayacağınız kitabı bulamazsınız.
not: "çerezlik" diyen birini daha bulmuş olmanın mutluluğu!
not 2: çok dönüp dolaştırmışım meseleyi belki. bilemiyorum. ama kalsın böyle.
Bu yorum silinmiş
Aslında yabancı yazar okurken kendimi çok rahatsız hissediyorum.Çünkü kitabı asla tam olarak anlayamacağımı düşünüyorum.Yazar bize çevirmen aracılığıyla ulaşıyor ve bir çok şey anlamını yitiriyor.Yazarla direk karşılaştığımız yerli eserlerde de dili çok yavan buluyorum.Edebi eserlerde karşımıza çıkan dil, doğal dilden farklıdır ve öyle olmalıdırda.Ama yerli eserlerde genellikle benim bile aynı üslupla rahatlıkla yazabileceğim şeyler karşımıza çıkıyor.
Benden en az yirmi yaş büyük, onlarca kat fazla kitap okumuş insanlarla aynı şeyleri kaleme alabiliyorsam o yazarı okumaktan pek hoşlanmam açıkcası.
Bir de olayın, yabancı yazar okuyup kitabın geçtiği bölge hakkında bilgi edinme yani kitaplar aracılığıyla hem gezen hem okuyan olma dalgası vardır.Bence niyeti kitaplar üzerinden gösteriş yapmak olmayan insanların sadece yabancı yazar okuması bu yüzden.
Ama bir kitapseverin kendini yerli/yabancı yazar okuyucusu olarak kısıtlandırması tamamiyle kitapları kullanmaktır -bence-
Kitaplar hissedilmek içindir, bir şey elde edilmek için değildir.En azından benim için.
Ha bir de yerli yazarlar olaylar üzerinde yeterince düşünmüyor gibi.Çünkü düşünseler ortaya yabancı yazarlardan katbekat güzel şeyler çıkarabileceklerine inanıyorum.
Henüz vaay be bu nasıl aklına gelmiş diyebileceğim yerli bir kitap okumadım.Belki vardır, ben karşılaşmamışımdır.
Benim kanaatim şu; önemli olan yazarın yabancı veya yerli olması degil, yazarlığa karşı olan yeteneğidir kimi yabancı yazarlar vardır onların kitapları insana tarif edilmez bir mutluluk verir, sizi bu dünyadan alır götürür (şeker portakalı, simyacı..) kimi yerli yazarlar vardır ki kitapları insanı etkilemesin (kürk mantolu madonna, kayıp gül..) tabi şuda bir gerçek ki yabancı yazarların kitaplarını okurken isim adları yer adları kafamı karıştırıyor, yerli kitapları okurken daha fazla zevk almamın sebebi bir bilinemezcilik içine girmeyişim ve kendi çevremdeki yaşantılardan izler bulmam sonucu hissettiğim yakınlık duygusudur.
Benim için artık önemli olan kitabın bana ne kadar hitap ettiği.Kitabı okurken beni içine çekmesi çok önemli örneğin Kalbimin Sahibisin beni içine alan yabancı kitaplardan biri.Bu yüzden yabancı yazarları seviyorum okuyucuyu nasıl etkileyeceklerini biliyorlar