Bu kitap, erken ortaçağdan günümüze Almanya tarihinin dönüm noktaları konusunda bir rehber olmayı amaçlıyor. Mary Fulbrook, sürükleyici bir üslupla kaleme aldığı bu çalışmasında geniş kapsamlı bir tarihi malzemenin sentezini yapıyor ve araştırmacıların tartışmaları ışığında toplumsal, siyasal ve kültürel unsurlar arasındaki karşılıklı ilişkileri ortaya koyuyor.
Her tarih içinde yazıldığı zamanın ürünüdür. Muzaffer milliyetçilik çağındaki milliyetçi tarihler daha çok geciken birleşme sorunuyla ilgileniyordu. Hitler’in gölgesinde yazılan XX. yüzyıl tarihleriyse daha çok kötülüğün kökleriyle ilgilendiler. XXI. yüzyılda, Avrupa federalizminin güçlendiği, daha küçük siyasal birimlere ve taban katılımının rolüne duyarlılık gösterildiği, ayrıca küresel sahnede yeni gerilimler ve kıvılcım noktalarının yer aldığı bir çağdaysa perspektifler yine kaymaya başlıyordu. -Alman sorunu-ndan ne kastedildiği, Alman tarihi için neyin önem taşıdığı – ve neyin “kendine özgü” göründüğü – değişiyordu. Alman geçmişinin büyüleyici zenginliği, onun çeşitli perspektiflerden ve bakış açılarından ilgi çekici kalmayı sürdüreceğini; insanı daha fazla araştırma ve tartışmaya yönelten karmaşık motiflerinin nihai ve mutlak bir yorumunun da asla olmayacağını göstermektedir.
Bu kitap, erken ortaçağdan günümüze Almanya tarihinin dönüm noktaları konusunda bir rehber olmayı amaçlıyor. Mary Fulbrook, sürükleyici bir üslupla kaleme aldığı bu çalışmasında geniş kapsamlı bir tarihi malzemenin sentezini yapıyor ve araştırmacıların tartışmaları ışığında toplumsal, siyasal ve kültürel unsurlar arasındaki karşılıklı ilişkileri ortaya koyuyor.
Her tarih içinde yazıldığı zamanın ürünüdür. Muzaffer milliyetçilik çağındaki milliyetçi tarihler daha çok geciken birleşme sorunuyla ilgileniyordu. Hitler’in gölgesinde yazılan XX. yüzyıl tarihleriyse daha çok kötülüğün kökleriyle ilgilendiler. XXI. yüzyılda, Avrupa federalizminin güçlendiği, daha küçük siyasal birimlere ve taban katılımının rolüne duyarlılık gösterildiği, ayrıca küresel sahnede yeni gerilimler ve kıvılcım noktalarının yer aldığı bir çağdaysa perspektifler yine kaymaya başlıyordu. -Alman sorunu-ndan ne kastedildiği, Alman tarihi için neyin önem taşıdığı – ve neyin “kendine özgü” göründüğü – değişiyordu. Alman geçmişinin büyüleyici zenginliği, onun çeşitli perspektiflerden ve bakış açılarından ilgi çekici kalmayı sürdüreceğini; insanı daha fazla araştırma ve tartışmaya yönelten karmaşık motiflerinin nihai ve mutlak bir yorumunun da asla olmayacağını göstermektedir.
Karton Cilt, 263 sayfa
2011 tarihinde, Boğaziçi Yayınları tarafından yayınlandı