Amerika

Amerika adlı roman, Amerikada yaşamak zorunda kalan genç bir masumu anlatmaktadır. Hizmetçi kız tarafından baştan çıkartıldığı için oraya sürgüne gönderilmiştir. Yüzeysel olarak Şato ve Duruşmaya fazla benzemez. Ama Kafka, tipik inatçılığıyla, ne kadar çok gerçekçi bir betimlemeye başlarsa, gemilerin, otellerin ve büroların dünyasına o kadar çok garip, komik ve şaşırtıcı bir hal almaktadır.Amerika adlı eserde temel endişeler belirir ve bu endişeler kendisini çok küçük bir nesneye çevirerek güçten uzaklaşma veya tamamen gözden kaybolma arzusu ve sanat ve yaşamdaki sonsuz belirsizliğe karşı olan inancı bunu körükler. Romandaki boşluklar önemsizdir -eğer Kafka onları doldurmuş olsaydı, başka boşlukları hemen fark ederdik...

******

Amerika, yapıtlarında 20. yüzyıl insanının korkularını, yalnızlığını, kaygı ve saplantılarını, kendi kendine yabancılaşmasını dile getiren Franz Kafkanın ilk romanı. Kafkanın 1912de yazmaya başladığı ve Kayıp adını verdiği bu yapıt, yazarın ölümünden sonra arkadaşı Max Brod tarafından Amerika adıyla ilk kez 1927de yayınlandı. Ailesinden 16 yaşında ayrılarak Amerikaya, zengin amcasının yanına giden Praglı delikanlının yaşantısını kendi ağzından anlatan bu roman, iyimser tutumuyla, Kafkanın öbür iki romanı Dava ve Şatodan belirgin ölçüde ayrılır. Amerikadaki labirent görünümlü merdiven ve koridorlar, yazarın sonraki romanlarının temel atmosferinin ipuçları sayılır. Yapıtlarıyla bütün bir çağdaş edebiyatı etkileyen Kafkanın bu romanını Ayça Sabuncuoğlunun yeni çevirisiyle sunuyoruz.

************

Varoluşu doğuştan yitirilmiş bir savaşım olarak gören Franz Kafka için yazma eylemi Kutsal Bir Görev, Bir Tür Tapınma gibidir. İktidarın her türüyle çatışmayı yapıtlarının eksenine oturtan yazar, kendi varlığını ona kabul ettirmeyi de yansılar yapıtlarında. Rüyalar, simgeler, bilinçaltının işleyişi, ustalığının ortaya çıktığı ruhbilimsel alanlardır; yalnızlık, suçluluk duygusu, kişilik kaybı gibi haller, onun oluşturmaya çalıştığı bir tür İnsanlık Komedyasının bileşenleridir. Kayıp (Amerika) adlı anlatısı bu örgelerin uygulaması, bir tür keşif olarak da görülebilir.

************

Amerika adlı roman, Amerikada yaşamak zorunda kalan genç bir masumu anlatmaktadır. Hizmetçi kız tarafından baştan çıkartıldığı için... oraya sürgüne gönderilmişti. Yüzeysel olarak Şato ve Duruşmaya fazla benzemez. Ama Kafka, tipik inatçılığıyla, ne kadar çok gerçekçi bir betimlemeye başlarsa, gemilerin, otellerin, büroların dünyası o kadar çok garip, komik ve şaşırtıcı bir hal almaktadır.Amerika adlı eserde temel endişeler belirir ve bu endişeler kendisini çok küçük bir nesneye çevirerek güçten uzaklaşma veya tamamen gözden kaybolma arzusu ve sanat yaşamdaki sonsuz belirsizliğe karşı olan inancı bunu körükler. Romandaki boşluklar önemsizdir- eğer Kafka onları doldurmuş olsaydı, başka boşlukları hemen fark ederdik...

******

Amerika adlı roman, Amerikada yaşamak zorunda kalan genç bir masumu anlatmaktadır. Hizmetçi kız tarafından baştan çıkartıldığı için oraya sürgüne gönderilmiştir. Yüzeysel olarak Şato ve Duruşmaya fazla benzemez. Ama Kafka, tipik inatçılığıyla, ne kadar çok gerçekçi bir betimlemeye başlarsa, gemilerin, otellerin ve büroların dünyasına o kadar çok garip, komik ve şaşırtıcı bir hal almaktadır.Amerika adlı eserde temel endişeler belirir ve bu endişeler kendisini çok küçük bir nesneye çevirerek güçten uzaklaşma veya tamamen gözden kaybolma arzusu ve sanat ve yaşamdaki sonsuz belirsizliğe karşı olan inancı bunu körükler. Romandaki boşluklar önemsizdir -eğer Kafka onları doldurmuş olsaydı, başka boşlukları hemen fark ederdik...

******

Amerika, yapıtlarında 20. yüzyıl insanının korkularını, yalnızlığını, kaygı ve saplantılarını, kendi kendine yabancılaşmasını dile getiren Franz Kafkanın ilk romanı. Kafkanın 1912de yazmaya başladığı ve Kayıp adını verdiği bu yapıt, yazarın ölümünden sonra arkadaşı Max Brod tarafından Amerika adıyla ilk kez 1927de yayınlandı. Ailesinden 16 yaşında ayrılarak Amerikaya, zengin amcasının yanına giden Praglı delikanlının yaşantısını kendi ağzından anlatan bu roman, iyimser tutumuyla, Kafkanın öbür iki romanı Dava ve Şatodan belirgin ölçüde ayrılır. Amerikadaki labirent görünümlü merdiven ve koridorlar, yazarın sonraki romanlarının temel atmosferinin ipuçları sayılır. Yapıtlarıyla bütün bir çağdaş edebiyatı etkileyen Kafkanın bu romanını Ayça Sabuncuo... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
7 puan

Amerika, yapıtlarında 20. yüzyıl insanının korkularını, yalnızlığını, kaygı ve saplantılarını, kendi kendine yabancılaşmasını dile getiren Franz Kafka’nın ilk romanı.

7 puan

Franz Kafka'nın 1912 de yazmaya başladığı ve Kayıp adını verdiği bu ilk romanı. Yazar vefatından üç yıl sonra 1927 yılında Amerika adı ile ilk kez yayınlanmıştır.
Roman Karl Rossmann adlı 17 yaşındaki bir gencin mecburi olarak Almanya'dan Amerika'ya gidişini ve orada başından geçenler çevresinde Amerika'nın zor şartlarını ve kapitalizmin acımasız dişlilerine vurgu yapıyor.
Çok sürükleyici yazmış Kafka bu ilk romanını nefis tiplemeler var yalnız kitabın sonunda biraz şaşırdım tamamlanmamış yarım bırakılmış gibi geldi bana. Hele sonunda fragmanlar diye bir bölüm var ana konudan oldukça kopuk ama yinede bomba gibi bir kitap.

6 puan

Kafka nasıl bilinir; karamsarlığı, çekingenliği ve yalnızlığa zorunlu bırakılmış gibi de çevresine yabancılaşmış haliyle. Bir de hamam böceğiyle edebiyat arasında saf bir bağlantı kurmasıyla tabi ki.

Ezber aynıdır, hatta kitabı bitirdikten sonra Amerika adındaki eseri için de aynı şeylerden bahsedilmiş. Evet ülkemizde kesinlikle ezberci eğitim var ve bu o kadar normalleşmiş ki aynı şeylerden bahsedip farklı olay ve durumları hep aynı şekilde değerlendiriyoruz. Fazla ekşi okumayın arkadaşlar size naçizane tavsiyem ya da okuyun ama çoook etki altında kalmayın.

Neyse gelelim Kafka'nın Amerikasına. Dönüşüm ve Dava gibi yapıtlarının aksine Kafka, o kesin çizgilerle çizdiği yaşam ve kişi tasvirlerinden uzak bir bilinçle yazmış bu eserini. Yani burada diğer kitaplarında kullandığı yabancılaşma, ötekileşme, yalnızlık gibi durumları yalın bir şekilde vermemiş. Aynı mesajları geri plana alarak daha çok yabancı kalma(yabancılaşma değil), çaresizlik ve zamanın ekonomik durumuna atıfta bulunarak fukaralık daha göz alıcı bir şekilde işleniyor. Yalnızlık ise diğer yapıtlarına göre kişinin somut yalnızlığıyla ilintili.

Olayımız ise şöyle başlıyor, ülkesinde hizmetçisiyle birlikte olduğu için ailesi tarafından Amerika'ya yollanan Karl adlı henüz 15 yaşındaki karakterimiz yeni kıtaya adım atar atmaz dalgınlığıyla nam salacağa benzer ilerleyen sayfalarda. Neden peki, gemi limana demirlendikten sonra gemiden ayrılmak için bavuluyla hareket eden yaşı küçük aklı büyük karakterimiz Karl şemsiyesini unuttuğu için telaşa kapılır ve bavulunu orada tanıştığı birine bırakarak gemiye tekrar girer. Bu esnada gemi de çalışan ateşçi ile tanışır ve sohbet edip dertleşirlerken ateşçinin iş ile ilgili bir problemini çözmek için idareye giderler (ahh, Kafka ve bürokrasi olmazsa olmaz değil mi). Bu esnada geminin kaptanı ile zor da olsa girişilen bir yakınma esnasında oda da bulunanlardan biri Karl'ın dayısı olduğunu söyler ve orada bulunuşunu da Karl'ın yasak ilişkiye girdiği kızcağızımızdan gelen bir mektup sonrasında tesadüfen olmadığını net bir şekilde belirtir.

Dayısıyla karşılaştıktan sonra ateşçiyi istemeye istemeye geride bırakan Karl yine de onu unutur. Artık yeni geldiği kıta da kimsesiz değil üstüne üstlük bir hayli servet sahibi olan dayısının himayesi altındadır. Böylece Amerikan rüyası gerçekleşir karakterimizin, İngilizce dersler alır, binicilikle uğraşır ve son derece pahalı olan piyanosuyla eşe dosta piyano çalmaktadır. Her şey çok güzel giderken bir gün dayısının tanıştırdığı Bay Pollunder, genç Karl'ı çok beğeniyor ve şehirden uzaktaki evde çok sıkılan kızıyla tanıştırmak için evine davet ediyor. Pollunder'ın teklifiyle şaşıran Karl, dayısının itirazına karşın gitmek konusunda ısrarcı olur ve nitekim gider. Pollunder'ın gayet büyük olan evinde ilk andan itibaren huzursuz olan Karl ev ahalisinin de davranışlarından hoşnutsuz olmaya başlar. Ayrıca eve kendisi dışında gelen diğer misafir olan Green'in tavırlarıyla iyice huzuru kaçan Karl gece dayısının evine gitme kararı verdiğinde toz pembe yaşamını aksi yönde değiştirecek bir mektupla geceyi sonlandırır. Dayısının hamiliğinden el çekmesi üzerine yeni kıtada yine yalnız kalan Karl ilk geldiğinde elinde neler varsa yine onlarla Pollunder'ın evinden ayrılır..

Sonrası ise tanıştığı serseri dostlarıyla olan iyi niyetli ilişkisi, iş bulmaya çalışması ve bulması ama hep talihin kendini yaralayacak şekilde işlemesi ile sonlanıyor kitabımız.

Kafka'nın kitaplarında pek fazla rastlanmayacak şekilde grevlerden bahsetmiş Kafka. Ayrıca bir otel de asansörcü olarak çalışmaya başlayan Karl'ın otelde çalışan insanların çektikleri, çalışma zorlukları üzerine izlenimlerini de görüyoruz. Daha önce Amerikan Rüyasını yaşayan Karl için Kafka Amerika'yı tüm vahşetiyle önümüze serer ilerleyen bölümlerde. Kitap da genel anlamda erkeklerin baskısı ve kötü etkilere neden olan kişiler olarak yine sahne alıyorlar. Oteldeki aşçıbaşı kadın Karl'ı gayet severken onunla arkadaşlık kurup Karl'a değer veren küçük yaşlardaki kızımız Therese'de babası tarafından terkedilir, Karl'ın da (özellikle babasının etkisiyle ülkesinden sürülmesi gibi). Karl tüm kötülükleri çevresindeki erkeklerden görecektir hatta şişman şarkıcı Brunelda bile kötü bir kadın değildir sadece yaşam sarhoşluğu içerisindedir.

Amerika kıtasında ilk tanıştığı ateşçiyi savunurken benzer talihsizliklerle işinden olan, yalnızan ve yalnızlaştığında güven duyabileceği insanları arayan Karl'ın hikayesini Kafka'nın en zayıf hikayesi olarak söyleyebilirim. Hikayenin kurgusunda gözle görülür eksikler ve üstüne düşülmemiş noktalar oldukça fazla. Ama bunları burada söylemek ne kadar doğru, işte onu ayırt edemiyorum.

Her neyse, Amerika, hikayenin ilerleyişi açısından dönemine göre bile oldukça kusurlu bir eser ama yazar F. Kafka tabi ki yazar, okunabilir ancak ondan önce tercih edilesi onca eser varken bir süre beklemenizi tavsiye ederim.

Son olarak belki Kafka yazmamıştır bu kitabı, Max Brod arada kaynatmış da olabilir =)


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 286 sayfa
Kasım2006 tarihinde, CAN YAYINLARI tarafından yayınlandı


ISBN
975872253-0
Dil
Türkiye Türkçesi

Diğer baskılar


Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

muratdoganoz morkalem erhanu uğur üyesiz
8 kişi

Okumak İsteyenler

sukaplumbagasi Trillian deryacan
3 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski