Işığın olduğu yerde, karanlık da vardır.
Nina, babasının ölümüyle kendisini Providence'ta varlığından hiç haberdar olmadığı bambaşka bir dünyanın içinde bulur. Babasının cenazesinin olduğu gün otobüs durağında tesadüfen karşılaştığına inandığı çekici, karşı konulamaz Jared ile yakınlaşmasıysa Nina'nın hayatını tamamen altüst eder.
Jared ile Nina'nın birbirlerine âşık olmaları işleri tamamen zora sokar. Jared, Nina'yı sadece babasının düşmanları olan insanlardan değil, kendi soyundan olan yarı meleklerle Cehennem'deki Şeytanlar'dan da korumak zorunda kalır. Jared ile Nina'nın birlikte olabilmek için kaderlerine karşı gelip düşmanlarını alt etmeleri gerekir.
Tatlı Bela ve Ayaklı Bela romanlarıyla olay yaratan Jamie McGuire, bu kez farklı bir seriyle karşımıza çıkıyor.
Providence üçlemesinin ilk romanı Araf, devamını merakla bekleyeceğiniz fantastik bir aşka sahne oluyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Işığın olduğu yerde, karanlık da vardır.
Nina, babasının ölümüyle kendisini Providence'ta varlığından hiç haberdar olmadığı bambaşka bir dünyanın içinde bulur. Babasının cenazesinin olduğu gün otobüs durağında tesadüfen karşılaştığına inandığı çekici, karşı konulamaz Jared ile yakınlaşmasıysa Nina'nın hayatını tamamen altüst eder.
Jared ile Nina'nın birbirlerine âşık olmaları işleri tamamen zora sokar. Jared, Nina'yı sadece babasının düşmanları olan insanlardan değil, kendi soyundan olan yarı meleklerle Cehennem'deki Şeytanlar'dan da korumak zorunda kalır. Jared ile Nina'nın birlikte olabilmek için kaderlerine karşı gelip düşmanlarını alt etmeleri gerekir.
Tatlı Bela ve Ayaklı Bela romanlarıyla olay yaratan Jamie McGuire, bu kez farklı bir seriyle karşımıza çıkıyor.
Providence üçlemesinin ilk romanı Araf, devamını merakla bekleyeceğiniz fantastik bir aşka sahne oluyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Fantastik Jamie'e göre değil :D o travis'e devam etsin :D
Hüsran hüsran hüsran...Nasıl yaparsın böyle bir şeyi Mcguire.Ben ki talı ve ayaklı belanın hastasıydım. Dumur oldum. Sen demi bindin "doğaüstü kahraman romanı yazarsam on ikiden vururum" atına?Neyse neyse isyanımı ve yıkımımı içime atıp serinin ilk romanına bir değineyim en iyisi:(
Kızımız Nina normal bir insan çocuğu (en azından şimdilik) ama bir de Jared'ımız varki melez! Yani yarı melek. Bir de Nina'ya doğduğu gün koruyucu atanmış. Üstelik de ona onun haberi olmadan yıllardır deli divane aşık. Ba ba ba. Ninamızın babası vefat eder ve bizimkiler karşılaşır. Ve başlar sana her çeşit meleğin ve meleklerin kötü olanlarının kullandığı kötü adamların karıştığı bir savaş. Mcguire ne yapmış biliyor musunuz? Azıcık Alacakaranlık serisinden alalım azıcık da Fısıltı serisinden katalım...Hımm bunun biraz da tatlı-ayaklı belası eksik azıcık da ondan ekleyelim. Hah tamam Providence serisi hazııırrr herkes sofraya. Nasıl heyecanla romanı elime aldığımı tahmin edemezsiniz. Ama ne yazık ki karakterleri çok zorlamış. Aşklarını tutkuya döndürmek için kendisini perişan etmiş.Bence seriye başlamayın. Ama illaki diyorsanız da ne diyim kendiniz bilirsiniz.
http://illekitap.blogspot.com/2013/11/jamie-mcguire-araf.html
Kalemiyle "Tatlı Bela" ve "Ayaklı Bela" kitapları ile tanıştığım, akıcı üslubu, güçlü kurgusu ve eğlediren ve kitaba bağlayan kalemini çok sevdiğim yazar Jamie McGuire'nin yeni çıkan kitabı "Araf" bitmiş bulunuyor :)
Kitabı Tüyap'tan almış ve fazla bekletmeden okudum. Fantastik türde olan "Providence Üçlemesi"nin ilk kitabı "Araf".
Yazarın kalemine dair bir yorum yapmayacağım çünkü Tatlı Bela ve Ayaklı Bela kitaplarının yorumlarından yazarın kalemini sevdiğimi anlamışsınızdır. Gerçi onlar günümüz aşk romanıydı fantastik değildi ama şu anlaşıyor ki Jamie McGuire'nin fantastik kalemi de yeterince güçlü :)
Kitap kısacası, Nina adında bir kız ve ona atanan bir meleğin, Jared'ın, tanışmaları, birbirlerinden etkilenmeleri, aşık olmaları, ilişkilerinin imkansızlığı ve buna rağmen beraber oluşlarını konu alıyor. Aile ilişkisi, arkadaşlıklar ve sırların olduğu normal bir hayat ile gizemli meleklerin şeytanların olduğu bir hayatın kapılarını açıyor kitap.Yanlış anlaşılmasın şeytan falan dedim ama kitap kesinlikle korku değil!
İtiraf ediyorum kitaba başlarken kitaptan bu kadar hoşlanacağım ve seriyi merakla bekleyeceğimi tahmin etmemiştim. Beklentilerimin baya üstünde bir kitap çıktı. Klişeleşmiş fantastik kitaplardan farklı olması benim için ayrı bir yere sahip olmasına neden oldu :)
Şimdi buradan sonraki yorumlarımda kitap içeriğine gireceğim :)
Nina ve Jared'in kitabın başlarında devamlı karşılaşmaları ve bunun ardındaki nedenleri öğrenene kadar merakla okuduğumu söylemeliyim. Nina'nın saldırıya uğradığı ve Ryan'ın koruduğu ve buna rağme bıçaklandığı zamanlarda sayfaları soluksuz okudum.
Kitapta favori sahnelerim vardı :) Jared ve Nina'nın ilişkisini onaylamayan Nina'nın annesinin yaptıklarından sonra Jared'ın ayrılık kararı alması ve Nina'nın görüşme taleplerini reddetmesi bunun karşılığında da Nina'nın yagmurun altında donuyor olmasına rağmen Jared'ın gelmesini beklemesi... İşte bu sahne benim favori sahnemdi! Okurken içimde bir şeyler kıpırdadı ve gülümsedim ve o sayfaları tam 3 kere okudum.
Jared'ın evinde akşam yemeğinde saldırıya uğramaları ve Nina'nın ayrılı kararı almasında.. yemin ederim ki Nina'ya aklıma gelen her küfrü saydım! Jared'ın yaşadıkları... insan nasıl kıyar Jared gibi birine ya....
Sonunda Claire'ın gelip Nina'nın aklını başına getirmesi... çok güzeldi!
Ben bu gidişte kendimi tutamayıp bütün kitabı anlatacağım ama onda önce söylemek istediğim bir şey var :) Ryan'a çok üzüldüm. Birini seviyorsunuz ve biliyorsunuz ki o başkasını seviyor onunla mutlu oluyor ve senin hiç şansın yok... Tanrım... cidden çok zor, kalp kırıcı bir durum..
Neyse... Kitabı okurken o kadar çok yere post-it yapıştırdım ki sizlerle paylaşmak istediğim yerleri unutmamak için kitap rengarenk post-it doldu :) Hepsini değil ama birkaçını paylaşacağım. Diğerlerini de ayrı bir alıntı başlığında paylaşacağım :)
***
"Jared?" Bana baktı. "Benden ne istiyorsun?" diye sordum bıkkınlıkla.
Yüzüme bakmıyordu. "Güvende olmanı, mutlu olmanı istiyorum. Gerisini ben hallediyorum."
***
"Benim var olduğumu bile bilmiyorken sen, sana aşıktım ben. Saatelrce etrafında olup seni rahatlatamamak, sana dokunamamak ve hatta seninle konuşamamak çok zordu."
***
"Seni özledim" diye fısıldadım. "Ne yapıyorsun? Birlikte yaşlanmak ve dürüst olmakla ilgili yaptığımız onda konuşmadan sonra... Şimdi onu dinleyip beni bırakıp gidecek misin?"
"Lütfen... sadece..." konuşmak için çabalıyordum. "Lütfen sadece benimle konuşur musun? Lütfen?"
***
Yukarıda paylaştığım alıntı Nina'nın annesi Jared ile konuştuktan sonra Jared, Nina'dan ayrılıyor ve Nina'da bu sözleri odasındaki dinleyiciye karşı söylüyor. Jared'ın kendisini o aletle dinlediğini biliyor.
***
"İstediğim her şey burada, kollarımın arasında."
***
"Eğer bir gün seninle birlikte olma şansına sahip olsaydım, beklediğim bütün zamanların buna değeceğini biliyordum."
***
"Seni bir seçim yapmaya zorlamayacağını söyledi. Ama eğer bir seçim yapmazsan, kaybede ben olacağım. Bu yüzden senden bir seçim yapmanı istiyorum Nina. Beni seç. Lütfen... beni seç. Sensiz yaşayamam ben."
***
"Mucizemiz için kabusla savaşmamız gerekmiyordu. Sen Nina... Benim mucizem sensin. Her zaman sendin."
***
Kitaba dair bir alıntım daha var ama çok uzun göründü gözüme onu da sizinle paylaşacağım ama ilerleyen günlerde :) Şimdilik bu kadar :)
Kitabı cidden çok beğendim ve Yabancı Yayınları'na bugün merakıma yenik düşerek ikinci kitabın ne zaman çıkacağına dair mesaj attım ve öğrendim ki çok fazla beklemeyecekmişiz :)
Ben çok beğendim kitabı ve sizlere de tavsiye ederim okuyun! Bayılacaksınız!
Bu kitabı okurken kesinlikle Jared'e aşık olacaksınız. Nina yıda sevdim.İkisi tam birbirine göre. Serinin devam kitapları umarım bir an önce çıkar ve hemen okuruz.Tekrar okuyacaklarımın arasında. Sizde okuyun pişman olmazsınız :)
Yabancı Yayınları’ndan çıkmış olan , Jamie Mcguire ‘nin Providence Üçlemesinin ilk kitabı olan “Araf’ı” okuyup, bitirmiş bulunmaktayım.
Öncelikle ; kitabın yazı puntosu , kapak tasarımı , iç kapak tasarımı ve çevirisi iyidi . Kitap rahat bir şekilde okunuyordu. Bu benim bir kitapta önem verdiğim kıstaslardan biri /bir kaçıdır.
Kitabımız; paranormal- aşk türünde yazılmış bir kitap. Nina adlı bir kızın günün birinde babasının ölümüyle birlikte hayatının nasıl değiştiğini , onu koruyan – kollayan ve yıllardır onu seven Jared adlı koruyucu meleği ile nasıl tanıştığını ve bu tanışmanın akabinde gelişen olayları , babasının ölümünün arkasında yatan sır perdesini aralamayı çalışmasını , arkadaşlarıyla ve ailesiyle yaşadığı ilişki , aralarında ki diyaloglar, şeytanlara karşı savaşmalarını yazar o kadar güzel bir şekilde anlatmış ki kitabın çoğu yerini soluksuz bir şekilde okudum diyebilirim.
Zaten bu kadar cümleden sonra anlamışsınızdır, kitabımız aynı zaman da bol aksiyonlu bir kitap
Ve en önemlisi şuydu ; ne yaşarlarsa yaşasınlar, Nina Ve Jared’in birbirlerine karşı duydukları aşk ve sevgi. Şahsen onların aşkına gıpta ettim.
Kısacası film tadında bir kitap okumaya hazır olun.Hatta tavsiyem geceleri yatmadan öncede bu kitabı okuyun ki belki rüyanız da okuduğunuz bölümler kendiliğinden senaryolaşıp, Nina ve Jared’in o büyülü dünyasına , rüyanızda da adım atmış olursunuz (hemde görüntülü fena mı )
Okumak isteyenlere bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyor ve kitaba puanımı veriyorum ; on üzerinden dokuz puan .
Yabancı Yayınları’na bu kitabı bizlerle buluşturduğu içinde çok teşekkür ederim.Saygılarımla…
Bu kitap hakkında ne düşüneceğimi bilemez haldeyim. Bir yanım bayıldım, muhteşem demek istiyor; diğer yanımsa hayal kırıklığıyla dolu. Yani şöyle ki; beklentimi çok yükseklerde tutmuşum. Zaten ne zaman bir beklentiyle okusam bir kitabı, sonum hep hayal kırıklığıyla bitiyor. Ama bu benimle ilgili, bu yüzden kitabın hoşuma giden kısımları olduğunu göz ardı etmek istemiyorum.
İlk önce (ne diyeceğimi unutmadan) eleştirilerimle başlayacağım:
Mesela kitaptaki olay örgüsü ve zaman, çok yavaş ilerliyor. Yazar bazı önemsiz yerleri gereğinden fazla uzatmış. Kitabı okudukça "Hadi artık bir olay olsun da renk gelsin, iyice sönükleşti." diye düşündüm. Kitabın son 100 küsür sayfasına kadar tempo sürekli düşüyor, sürekli düşüyor. Bu biraz rahatsız etti.
Bu kitaba başlamadan önce yazarın diğer serisi gibi özgün olacağını düşünmüştüm. Ama karşıma Alacakaranlık vol.2 çıkınca ağzım açık kaldı. Edward, Bella, Jacob aşk üçgeni; Jared, Nina, Ryan aşk üçgeni olmuş. "Ben senin için tehlikeliyim, birlikte olmamalıyız." repliğini de görüyoruz. Nina'nın arkadaşları desen Bella'nın arkadaşlarından farksız. Tabii ki farklılıkları göz ardı etmiyorum ama, birçok kitabın karışımını gördüm bu kitapta. Koruyucu melek olayının diğer kitaplardan farkını da görüyoruz, tam saatlik bir iş mesela. Veya lisede değil üniversitede geçiyor. Bir de şeytanlar var -ki, çoğu melek kitabında şeytanlardan bahsedilmiyor.- o da apayrı bir mesele.
Bir diğer sinir olduğum şey de; yazarın Jared'ı bu kadar acınası göstermesi. Tatlı Bela'da da Travis'i bazı kısımlarda böyle göstermişti ama "adam aşık" deyip geçtik. Burada ise gerçekten çok abartmış. Tamam aşık olması falan çok tatlı ama Nina'nın böyle Jared'a acıması falan çok itici. Yine de bu kısıma fazla takılmadım.
Karakterlere bakacak olursak; yazar iki serisinde de erkek karaktere o kadar odaklanmış ki, diğer karakterlerin betimlemesini es geçmiş. Başlarda Nina kendisinden bir kaç kelimeyle bahsedip geçiyor, arkadaşlarından da kitapta ilk geçtiği zaman görünüşlerini söylüyor, hepsi bu. "Durmadan karakterlerin görünüşünü nasıl anlatsın?" düşüncesi olmasın. Bunun birçok yolu var, mesela der ki "Kırmızı bluzu, mavi gözlerini ortaya çıkarıyordu." falan gibi, gördüğündeki düşünceleriyle bize anlatabilir. Yani bunları en az 2 kez söyleyecek ki kafamıza yerleşsin. Yoksa kafamızda silüet gibi canlandırabiliyoruz sadece.
Eleştirilerim bu kadardı. Bir de anlamadığım bir şey var (Bundan sonra spoiler gelebilir, uyarmadı demeyin : )
Kitabın sonu öyle bir bitti ki tek kitapmış gibi. Serinin devamı kitabın devamımı olacak yoksa Tatlı Bela gibi farklı birinin gözünden ya da serideki farklı birini anlatan nitelikte mi olacak? Çünkü sonunda evleniyorlar, cennetin desteğini alıyorlar, Shax'ten kurtuluyorlar. Bittiiii, mutlu son :) Ama diğer kitapların tanıtım yazısına baktığımda kitabın devamı olacak gibi görünüyor. Bence olmamalı, bu kitap burada tadında bırakılmalıydı.
Bu arada son demişken, kitabın sonuna bayıldım. Son 50 sayfayı ne ara bitirdim anlamadım. Her ne kadar tahmin edilebilir olsa da ben beğendim. Ama bayıldığım sondan kastım bu değildi. Claire ile ilgili olan kısımdı. Zaten en başından beri Claire favorim. Kitap boyunca sıkıldığım kısımlarda bile eğlendirdi beni. Kitabın sonunda ise "İşte benim kızım; pembe çantası ve her şeyiyle." diye düşündüm :D
Ben böyle çok eleştirdim ama kitap aslında gayet güzeldi. Sadece benim tavan yapmış beklentilerimi karşılayamadı. Bir de okurken ön yargı oluşunca, biraz taraflı bir yorum yaptığımı fark ettim. Genelde kız karakterleri severim ama bu kitapta Nina çok itici geldi, nedenini sormayın ben de henüz çözme aşamasındayım.
Bir kitabı da böylece bitirmiş oldum. Serinin bir sonraki kitabı ne zaman çıkacak bilmiyorum ama çıktığında hemen alır okurum herhalde. O zamanki ruh halime bağlı o yüzden kesin bir şey söyleyemeyeceğim. :D
*Yorumum Spoiler içerir.Buna hazırlanarak okumaya başlayın ;)*
Bu kadın nasıl aşık erkek yazacağını biliyor arkadaş!
Önce Travis şimdi de Jared ! Ahh ahh! Zaten beyaz atlı prensinin hayalini bir kız olarak bu yazar kesinlikle hayallerimin çıtasını yükseltti.
"Seni durmadan izleyip,hayatı boyunca neredeyse sana aşık olan bir yarı koruyucu meleğin varsa insan daha ne istesin hayattan be!" diye diye ağladım kitabı okurken.Derdime yandım...Arada sırada gerçek olmasını ümit edip sağıma soluma bakınmadım da değil hani
Çığlıklarıma başlamadan önce kitabın kapağı ve ayracı hakkında bir kaç şey söyleyeyim istiyorum.Öncelikle kapak aslen kitabın kendisiyle pek uyumlu olmasa da,çok güzel görünüyor bence.Bu kesin.Ama ayraç muhteşem tatlı! Benim ayracım gelmedi ancak ne yapıp edip elime bir tanesini geçirmeye bakıyorum.
Devamı:
http://all-about-books-n-books.blogspot.com/2014/01/araf-yorumu.html
Romanda fantastik karakterler yoğun olarak konu alsa da kitabı okurken fark ettim ki bu kitap yazarın bir öceki Tatlı Bela serisini benzeri( çok benzeri). Yani üniversite öğrencileri, yurtta kalmaları sevgilinin evine taşanmalar ve hatta karakterlerin yaşamış olduğu aşkın yoğunluğu hep aynıydı yani.. Ha yine de okunabilir tabii..Ama yazar kendini tekrar etti demeden geçemeyeceğim..
Karton Cilt, 504 sayfa
Ekim2013 tarihinde, Yabancı Yayınevi tarafından yayınlandı