Lübnan asıllı ABDli felsefe yazarı, romancı, mistik şair ve ressam olan Halil Cibran, (1883-1931) çağdaş Arap edebiyatının en güçlü kalemlerinden biridir. Bu eserde, Halil Cibranın 20. yüzyılın ilk yarısında Arap edebiyat dünyasının önde gelen kadın yazarlarından Lübnanlı Mey Ziyâdeye olan mektupları derlenmiştir. Eserde ayrıca, Halil Cibranın Kendi Portresi ve Kronolojik Hayat Hikâyesi gibi bölümler de yer almaktadır.Cibran ile Mey arasındaki yazışmalar 1912de başladı ve 1931 yılına, Cibranın ölümüne kadar devam etti. İlk başlarda, mektupları birer edebi yazışma şeklindeydi; yirminci yüzyıl Arap edebiyat dünyasının iki önemli isminin fikirlerini, beğeni ve eleştirilerini birbirlerine sundukları yazışmalardı. Sonra, yazışmaların içeriği karşılıklı takdirden sıkı bir dostluğa dönüştü, ancak arkadaşlıkları, aşklarını itiraf edene kadar çeşitli safhalardan geçti. Bu çalışma, Cibranın iç dünyasının en derinlerine kadar inmekte ve onun en hassas duygularına ışık tutmaktadır.Edebi açıdan büyük bir ilgi kaynağı olması dışında bu mektuplar, biyografik detayları da açıklığa kavuşturması bakımından önemlidir. Çeviride Cibranın anahtar kelimeleri aynen korunarak Şark Ruhunun zenginliği yansıtılmaya çalışılmıştır.
******
Güneş ufukta kayboldu, harika şekilli güzel bulutlarını arasından parlak tek bir yıldız belirdi, Venüş, Aşk Tanrıçası bu yıldızda bizim gibi aşk ve arzuyla dolu insanlar mı oturur acaba? Acaba Venüs de benim gibi mi ve kendi Cibranı mı var kendi uzakta ama aslında çok yakında olan güzel varlık ve acaba o da şu anda, ufukta titreyene alacakaranlıkta, alacakaranlığı karanlığın izleyeceğini ve karanlığı ışığın izleyeceğini ve günü gecenin izleyeceğini ve geceyi günün izleyeceğini ve sevdiğini görmeden önce bunun defalarca tekrarlanacağını bilerek ona mektup mu yazıyor? Ve böylece alacakaranlığın ve gecenin bütün yalnızlığı hiç sezdirmeden ona yanaşıyor. O zaman o da elindeki kalemi alacak ve karanlıktan, bir adım kalkanına sığınacak: Cibran.(May Ziyadenin Cibrana 15 Ocak 1924 tarihli mektubundan)Bu mektup albümü Cibranın gizli duygularına tamamen yeni bir ışık tutmakta, yirminci yüzyılın en ünlü birkaç kitabının yazarının zihnine alışılmadık yüzyılın en ünlü birkaç kitabının yazarının zihnine alışılmadık bir açıdan bakılmasını sağlamaktadır. Kitap Cibranı orijinal çizimleri ve mektup örnekleriyle zenginleştirilmiştir.
******
Lübnan asıllı ABDli felsefe yazarı, romancı, mistik şair ve ressam olan Halil Cibran, (1883-1931) çağdaş Arap edebiyatının en güçlü kalemlerinden biridir. Bu eserde, Halil Cibranın 20. yüzyılın ilk yarısında Arap edebiyat dünyasının önde gelen kadın yazarlarından Lübnanlı Mey Ziyâdeye olan mektupları derlenmiştir. Eserde ayrıca, Halil Cibranın Kendi Portresi ve Kronolojik Hayat Hikâyesi gibi bölümler de yer almaktadır.Cibran ile Mey arasındaki yazışmalar 1912de başladı ve 1931 yılına, Cibranın ölümüne kadar devam etti. İlk başlarda, mektupları birer edebi yazışma şeklindeydi; yirminci yüzyıl Arap edebiyat dünyasının iki önemli isminin fikirlerini, beğeni ve eleştirilerini birbirlerine sundukları yazışmalardı. Sonra, yazışmaların içeriği karşılıklı takdirden sıkı bir dostluğa dönüştü, ancak arkadaşlıkları, aşklarını itiraf edene kadar çeşitli safhalardan geçti. Bu çalışma, Cibranın iç dünyasının en derinlerine kadar inmekte ve onun en hassas duygularına ışık tutmaktadır.Edebi açıdan büyük bir ilgi kaynağı olması dışında bu mektuplar, biyografik detayları da açıklığa kavuşturması bakımından önemlidir. Çeviride Cibranın anahtar kelimeleri aynen korunarak Şark Ruhunun zenginliği yansıtılmaya çalışılmıştır.
******
Güneş ufukta kayboldu, harika şekilli güzel bulutlarını arasından parlak tek bir yıldız belirdi, Venüş, Aşk Tanrıçası bu yıldızda bizim gibi aşk ve arzuyla dolu insanlar mı oturur acaba? Acaba Venüs de benim gibi mi ve kendi Cibranı mı var kendi uzakta ama aslında ... tümünü göster
'Aşk Mektupları' adlı kitabında; Halil Cibran'ın "Gönlümün Sevgili Eşi" dediği Mary'sine 1919 ve 1929 yılları arasında, Amerika'dan yazdığı mektuplardan bazıları bulunmakta. Her mektubun başında, yazarın kendi fotoğrafı ya da aynı zamanda ressam olan Cibran'ın yaptığı resimlerin fotoğrafları var. Ayrıca kitapta, mektuplardan sonra yine yazara ait olan şiirler yer almakta.
Yazarın Lübnan da yaşayan sevdiğine yazdığı mektuplar; ne uzaklarda diye iç karartıcı ve kasvetli, ne de sıkıcı derecede aşka boğulmuş. Halil Cibran sevgisini, aşkını çok incelikli anlatmış, yazmış. Gelin görün ki, Mary arkadaşlıktan ve mektupların ötesinde bir aşkı kabul etmemiş. Paulo Coelho' un dediği gibi: "Cibran’ın mektuplarına bakınca, Mary’nin ona nasıl direnebildiğini anlamak zor!"
Nedendir bilmiyorum, 'Halil Cibran' ismini ilk duyduğumda çok sevmiştim. Hâlâ da söylerken çok hoşuma gidiyor. Şimdi artık, yalnız ismini değil kalemini de beğeniyorum.