Hayatın yıkıcılığı karşısında kendi iç dünyalarına sığınan sıradan insanların hikâyesini, komik ve hüzünlü bir dille yazan Cem Yılmaz Turanın ilk romanı, Aşkın Sen Hali...Gerçekle iç içe geçmiş hayaller, uzaktan sevmenin kederi, annesinden yaralı ruhlar devralan çocuklar, şizofreni, aldatışlar ve onlarca, aşk şudur benzetmesi... Daha derinlerde ise, aşkın insan kimyası üzerindeki kudretine ilişkin ürkütücü bir tez var: Her aşk zaten bir aldatılıştır, insanın kendini aldatması...Bir aşkın hikâyesi... Üstelik aşkın en tutkulu, en ele avuca sığmaz haliyle, sen haliyle yazılmış bir hikâye.Yanı başımızdan her gün geçen hikâyelerden biri. Karşı masanızda oturan kız Bahara ne kadar da benziyor. Öğle yemeklerinde her gün karşılaştığınız çocuk sanki Naim. Aşk da aşksızlık da bizi birbirimize benzetmiyor mu zaten? Rahat okunan bir dil ve sürükleyici bir kurgu, tıpkı aşktaki gibi hazırlıksız yakalanacağınız bir son.. Aşk yerçekimini alt ettiğin bir düştür; âlemi yukarıdan seyrederken küçük ve anlamsız görünen şeyler gözünde gittikçe büyüyorsa o artık düş değil, düşüştür!
Hayatın yıkıcılığı karşısında kendi iç dünyalarına sığınan sıradan insanların hikâyesini, komik ve hüzünlü bir dille yazan Cem Yılmaz Turanın ilk romanı, Aşkın Sen Hali...Gerçekle iç içe geçmiş hayaller, uzaktan sevmenin kederi, annesinden yaralı ruhlar devralan çocuklar, şizofreni, aldatışlar ve onlarca, aşk şudur benzetmesi... Daha derinlerde ise, aşkın insan kimyası üzerindeki kudretine ilişkin ürkütücü bir tez var: Her aşk zaten bir aldatılıştır, insanın kendini aldatması...Bir aşkın hikâyesi... Üstelik aşkın en tutkulu, en ele avuca sığmaz haliyle, sen haliyle yazılmış bir hikâye.Yanı başımızdan her gün geçen hikâyelerden biri. Karşı masanızda oturan kız Bahara ne kadar da benziyor. Öğle yemeklerinde her gün karşılaştığınız çocuk sanki Naim. Aşk da aşksızlık da bizi birbirimize benzetmiyor mu zaten? Rahat okunan bir dil ve sürükleyici bir kurgu, tıpkı aşktaki gibi hazırlıksız yakalanacağınız bir son.. Aşk yerçekimini alt ettiğin bir düştür; âlemi yukarıdan seyrederken küçük ve anlamsız görünen şeyler gözünde gittikçe büyüyorsa o artık düş değil, düşüştür!