İyi ve kötünün bitmez tükenmez mücadelesini gizemli ve fantastik bir “Osmanlı” dünyası kurarak anlatan Azraa-Eel Menkıbeleri: “Osmanlının Mahzeninden Hayal Et Kıssaları”, Batı fantastik romanlarının ötesinde yerel unsurlarla çok zengin bir hayal dünyası sunuyor. Doğunun hikmetler âleminde varoluşçu bir hassasiyetle evrendeki oluşun sırrı ve anlamını takip ediyor. Tarihle efsanelerin, kurguyla gerçeğin birleşimindeki kitapta, oturma odanıza Ork’lar, Elfler değil, Hüddam cinleri, Deccal, gulyabaniler giriyor.
Kitap, Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’nin iblisvari kötülüklerin tam tezahüründe olduğu, tâbire değmeyen rüyâların görüldüğü zamanlarda geçiyor. Bunlar zor zamanlar:
Azrail’in ıslıklarının Dersaadeti örttüğü yıllar. Osmanlı Sultanının canı sıkılır, sevgili vezirini cellatlarına emanet eder. Müneccimbaşı bir şey yumurtlar, batakhaneden onlarca adam alınır, küfelerde yakılıp denize atılır... Haremdeki cariyeler, âşıklarını gizlice odalarına alıp bir şey olmazken, sokakta kem gözle baktı diye 15’lik bir genç fidan, en yakın sedir ağacında sallandırılır. İsyankâr yeniçeriler, İslambol’daki tütün yasağına karşın cigaralarını rahat rahat tüttürürken; Cibali’nin arkalarında kocakarı ilacı yapıp çocuğu iyileştireceğim diyen hekimin dili kesilir... Ne de olsa her şey aşinadandır! Velhasıl, batakhane, tımarhane, hapishane ve piçhane dörtgeniyle çevrilmiş bu delişmen kentte hiçbir şey yolunda gitmez ki, Osmanlının kalanında gitsin. Trablus-ı Şam, Acem Şehri İsfahan, Tırnava, Eflak ve Boğdan, Erdel, Buhara, El-Ruha, Şehr-i Kayrevan, Wallachia, Belgrad, Hatukay ve daha pek çok Osmanlı memleketinde cinler, periler, gulyabaniler, vampirler, kurtadamlar kol gezip, baş kesmekte… Lanetli gömülerden hazineler yerine hortlaklar çıkar, tılsımlı fermanlar sağda solda cirit atar, mezarlarda ruhlar kol gezer, terk edilmiş virane kiliselerden kendiliğinden çalan çan gürültüleri duyulur. Yani civar etraf bildiğin şeytana çalmakta!
Bir Ahir Zaman Kitabı Azraa-Eel Menkıbeleri
İşte Azraa-Eel Menkıbeleri bu zamanda devreye giriyor. Âlemin kendi sırlarıyla örülü olduğu zamanlarda, kimilerine göre hiç var olmayan, birilerine göre ise her yerde olan bir kitaptan bahsediliyor. Adı; Azraa-Eel Menkıbeleri… Bilenler bu kitabın bir hakikatler kitabı olduğunu iddia ediyorlar. Bilip de bilmeyenler ise ne iddia edeceklerini bilmiyorlar. Bunun bir büyü kitabı olduğunu da söyleyenler de var, melekler tarafından kaleme alındığı da rivayet ediliyor. Âdemoğlunu korkutmak için yazıldığını diyenler de var. Kitabın adı çağlar boyunca farklı adlarla anılıyor. Ölüler Kitabı diyen de oluyor, Kâhinlerin Kitabı diye adlandıran da çıkıyor. Kitabı hayal edilmiş olanın ilmi anlamında Ulum-u Muhayyelat olarak çağıran da var. Kitap ekseriyetle devr-i batıl ürünü diye biliniyor. Kitap bir muharrinin ağzından, yani gizemli Amr Bin Azraa-Eel ağzından Osmanlı iblislerinin korkunç mücadeleleri, iyi ve kötünün sonsuz mücadeleleri anlatılıyor.
İyi ve kötünün bitmez tükenmez mücadelesini gizemli ve fantastik bir “Osmanlı” dünyası kurarak anlatan Azraa-Eel Menkıbeleri: “Osmanlının Mahzeninden Hayal Et Kıssaları”, Batı fantastik romanlarının ötesinde yerel unsurlarla çok zengin bir hayal dünyası sunuyor. Doğunun hikmetler âleminde varoluşçu bir hassasiyetle evrendeki oluşun sırrı ve anlamını takip ediyor. Tarihle efsanelerin, kurguyla gerçeğin birleşimindeki kitapta, oturma odanıza Ork’lar, Elfler değil, Hüddam cinleri, Deccal, gulyabaniler giriyor.
Kitap, Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’nin iblisvari kötülüklerin tam tezahüründe olduğu, tâbire değmeyen rüyâların görüldüğü zamanlarda geçiyor. Bunlar zor zamanlar:
Azrail’in ıslıklarının Dersaadeti örttüğü yıllar. Osmanlı Sultanının canı sıkılır, sevgili vezirini cellatlarına emanet eder. Müneccimbaşı bir şey yumurtlar, batakhaneden onlarca adam alınır, küfelerde yakılıp denize atılır... Haremdeki cariyeler, âşıklarını gizlice odalarına alıp bir şey olmazken, sokakta kem gözle baktı diye 15’lik bir genç fidan, en yakın sedir ağacında sallandırılır. İsyankâr yeniçeriler, İslambol’daki tütün yasağına karşın cigaralarını rahat rahat tüttürürken; Cibali’nin arkalarında kocakarı ilacı yapıp çocuğu iyileştireceğim diyen hekimin dili kesilir... Ne de olsa her şey aşinadandır! Velhasıl, batakhane, tımarhane, hapishane ve piçhane dörtgeniyle çevrilmiş bu delişmen kentte hiçbir şey yolunda gitmez ki, Osmanlının kalanında gitsin. Trablus-ı Şam, Acem Şehri İsfahan, Tırnava, Efla... tümünü göster
24 ayrı hikâye, tek bir sonda bağlanmış. Yerel kahramlar, pek özgün bir fantastik roman. İyi ve kötünün bitmez tükenmez mücadelesini anlatıyor kitap. Düşündüğüm şey şu oldu, Batı fantastik romanlarının ötesinde yerel unsurlarla çok zengin bir hayal dünyası var.
Karton Cilt, Suat Koyuncu, 416 sayfa
5Mart2016 tarihinde, Everest Yayınları tarafından yayınlandı