Gök kubbenin altında insanın ruhunu soyan kötülükler ve giyindiren aşklar adına...Doğu ak ejder yılında başladı yirmi üç bin yıllık gizem...Uzayın sonsuzluğuna açılan kapıyı keşfe çıkmış bilge rahipler, uğruna topluca can verdikleri bir sırrın, binlerce yıl sonra, bir şair tarafından aşkın derin katmanlarına saklanarak korunacağını bilselerdi...Siruş başlıklı murassa hançerin kabzasına parmak izlerini bırakanlar, daha avuçlarının sıcaklığı gitmeden hançer kınında kan biriktiğini bilselerdi...Bağdat, İstanbul, Roma, Paris ve diğerleri; kıyılarına vuran yeni aşkın, bütün eski tarihlerini dolduracak yoğunlukta olduğunu bilselerdi...Bilgeler, katiller, asiller ve sevgililer; ellerinde tuttukları kitabın alev almaya hazır bir aşk külçesine dönüşmek üzere olduğunu bilselerdi...Şair, ipeksi dizeleri arasına hayaller gibi sakladığı şifrelerin hoyrat ellerde ihtirasla parçalandığını, sonsuzluk şarabına kadeh yaptığı gelincik yapraklarının kinle dağıtıldığını bilseydi... Ve şimdi kim bilebilir neler olacağını, Babil uyandığı zaman?!..
Gök kubbenin altında insanın ruhunu soyan kötülükler ve giyindiren aşklar adına...Doğu ak ejder yılında başladı yirmi üç bin yıllık gizem...Uzayın sonsuzluğuna açılan kapıyı keşfe çıkmış bilge rahipler, uğruna topluca can verdikleri bir sırrın, binlerce yıl sonra, bir şair tarafından aşkın derin katmanlarına saklanarak korunacağını bilselerdi...Siruş başlıklı murassa hançerin kabzasına parmak izlerini bırakanlar, daha avuçlarının sıcaklığı gitmeden hançer kınında kan biriktiğini bilselerdi...Bağdat, İstanbul, Roma, Paris ve diğerleri; kıyılarına vuran yeni aşkın, bütün eski tarihlerini dolduracak yoğunlukta olduğunu bilselerdi...Bilgeler, katiller, asiller ve sevgililer; ellerinde tuttukları kitabın alev almaya hazır bir aşk külçesine dönüşmek üzere olduğunu bilselerdi...Şair, ipeksi dizeleri arasına hayaller gibi sakladığı şifrelerin hoyrat ellerde ihtirasla parçalandığını, sonsuzluk şarabına kadeh yaptığı gelincik yapraklarının kinle dağıtıldığını bilseydi... Ve şimdi kim bilebilir neler olacağını, Babil uyandığı zaman?!..
İşte bize Divan Edebiyatı böyle anlatılmalı dedirten muhteşem bir örnek.Kitabı okuduktan sonra tarih, edebiyat, aşk adını onca şey öğreniyorsunuz.Belki bu gözünüzü korkutabilir ama İskender Pala bu anektotları o kadar zekice vermiş ki siz bir hançerin peşinden sürüklenip giderken tarihten, edebiyattan, aşktan da nasibinizi alıyorsunuz. Zekice kurgulanmış her zerresi aşkla okunacak bir kitap.
Sürekli aynı şekilde ilerliyor. Sürükleyici değil. Zorla okudum ve okurken devamını hiç merak etmedim.
Türk edebiyatını sevdiren adam yine güzel bir iş çıkarmış.Kurguyu çok beğendim.
Sanıyorum ki biraz daha zorlasaydım bitirebilirdim ancak dili mi ağır geldi, konu mu ilgimi çekmedi bilemiyorum. Maalesef yarım bıraktığım bir kitap oldu.
Üniversite sınavına hazırlanırken okumuştum ve edebiyatta bir hayli faydasını görmüştüm. Her yaştan her insana çok şey katacak bir kitap.
Bazen biraz sıkıcı da olsa çok beğenerek okuduğum kitaplardan. Sıkılmamın sebebi de olsa olsa aşırı edebi cümleleri tam anlayamıyor oluşumdur.
10. Sınıf Divan Edebiyatı'nda zorlanmak istemeyenlere özellikle tavsiye ederim...
iskender pala'nın yazılarını çok severim.bu kitabıda harika leyla ile mecnun'u tanıyosunuz babil'e konuk oluyosunuz.divan edebiyatıyla tanışıyosunuz fuzuli nedim gibi...
okunmalı bence :)
Dili biraz ağır olmasına karşın farklı etkiler bırakan harika bir kitap...
Tabiki herkesin tarzi, kitap okumasi farklidir. Ama nereden basladim, yarim birakmayayim diye sikila sikila okudum. Tarihe uzak olmayan hatta tarihi roman okumayi seven biri olmama ragmen zor zahmet bitirdim. Bir kere Fuzuliden baslayip Osmanli'nin yikilisina kadar butun onemli sairleri bulabiliyorsunuz. Ama onlara dalmaktan kitabin konusu kaciyor. Kitabi yakalayim derken o karakterler. Dogrusu ya ben okudum olmadi, ya da bu kitap cok agirdi.
415 sayfa