Gorkinin yaşamöyküsünü anlatan üçlemenin bu son kitabı, onun yirmili yaşlarına kadar topladığı hayat deneyimleri üzerine kuruludur. Kunduracı çıraklığından aşçı yamaklığına, kuş avcılığından ikona mağazası tezgâhtarlığına kadar bir tür hayata hazırlanma aşamalarından geçen yazar, hak ettiğini düşündüğü yüksek öğrenime yönelir. Kazandaki üniversiteye girme imkânı bulamayan Gorki, hayat üniversitesinin içinden geçer. Önceki iki özyaşam öyküsü romanındaki doğal, kırsal dünya, burada yerini kentin izbe, içindeki hayatlar gibi yıkık dökük, ama ayakta duran binalarına bırakır. Yazar bizi, ara sıra yorum kattığı bir belgesel sinema tekniğiyle farklı toplumsal katmanları temsil eden renkli tiplerin, karakterlerin dünyasından geçirirken, hayat üniversitesinden mezun oluşunun da ipuçlarını verir. Gorki, kötülüğün, hoşgörüsüzlüğün, tembelliğin ve aptallığın dünyevi ve dinsel kurumların baskısından çok daha belirleyici olduklarını hatırlatır bize; Benim Üniversitelerim, onun bu engellere karşı verdiği mücadelenin üçüncü aşamasını oluşturur. Benim Üniversitelerim: Hayatın üniversitesi.
Gorkinin yaşamöyküsünü anlatan üçlemenin bu son kitabı, onun yirmili yaşlarına kadar topladığı hayat deneyimleri üzerine kuruludur. Kunduracı çıraklığından aşçı yamaklığına, kuş avcılığından ikona mağazası tezgâhtarlığına kadar bir tür hayata hazırlanma aşamalarından geçen yazar, hak ettiğini düşündüğü yüksek öğrenime yönelir. Kazandaki üniversiteye girme imkânı bulamayan Gorki, hayat üniversitesinin içinden geçer. Önceki iki özyaşam öyküsü romanındaki doğal, kırsal dünya, burada yerini kentin izbe, içindeki hayatlar gibi yıkık dökük, ama ayakta duran binalarına bırakır. Yazar bizi, ara sıra yorum kattığı bir belgesel sinema tekniğiyle farklı toplumsal katmanları temsil eden renkli tiplerin, karakterlerin dünyasından geçirirken, hayat üniversitesinden mezun oluşunun da ipuçlarını verir. Gorki, kötülüğün, hoşgörüsüzlüğün, tembelliğin ve aptallığın dünyevi ve dinsel kurumların baskısından çok daha belirleyici olduklarını hatırlatır bize; Benim Üniversitelerim, onun bu engellere karşı verdiği mücadelenin üçüncü aşamasını oluşturur. Benim Üniversitelerim: Hayatın üniversitesi.
" Hayat ; sonsuz bir düşmanlık ve ihanet zinciri , değersiz şeyleri elde etmek için bile türlü pisliklerin yaşandığı iğrenç ve sürekli bir savaş olarak akıp gidiyordu."
Diye belirtmişti son kitabında Gorki. Koca üç kitaptan arta kalanlar özünde burada belirtilenlerdi onun için. Koca bir kafesin içerisindeki kürek mahkumuydu kendisi ve o yazdıkça, aktardıkça benimde düşüncelerim yerinden oynamaya başlamıştı.
Kitap bittikten sonra kafama dank eden düşünce şu oluverdi ;
İnsanın bir amacı ,emeli olmadıktan sonra ; yaşam,hayat anlamsız,tatsız bir yemek gibi oluveriyor. Biz şuanın rahat ve huzurlu koşullarında hiçbir zorluk çekmeden isyan ve sitemlerle bencillik ederken , Gorki ve türevlerinin çektikleri ve yaşadıkları düşünüldüğünde o kadar acı, ıstırap , hayal kırıklığı ve yaşama tutanacak hiçbir şey olmamasına rağmen yaşamaya devam edip mücadelelerini sürdürmüşler.
Düşünmeden edemiyor insan... Hayatımızda gözle görülür bir zorluk yokken ve elimizde her şeyi yapma imkanımız varken neden mücadele etmiyoruz ? Neden kaçıyoruz ?
Gorki'nin anlattıklarından ; annesi vefat ediyor , babası vefat ediyor. Arkadaşsız , sevgisiz , akrabasız , kimsesiz , oradan oraya savruluyor ve hep sorguluyor. Yaşamı , koşulları , insanları , her şeyi... Peki biz ?
Dipnot : Sorgulamak isteyenlere bunun ardından Sol Ayağım'ı da öneririm.
Maksim Gorki hayatını anlattığı üçlü serinin bu son kitabında artık büyümüş, Kazan'ın yolunu tutmuş üniversite için yollara çıkıyor. Yoksulluk, yaşadığı zorlukların üzerine bir de anneannesinin vefatı da eklenince taşınması zor bir yükle ayakta kalmanın mücadelesini verirken; üniversite yerine de fırın işçiliği yaparak hem hayatını idame ettiriyor, hem de devrimci işçilerle tanışarak hayatını üniversite yapıyor!
"Halktan söz edildiğinde üzülerek, kendime bir güvensizlik duyarak, benim bu konuda bu insanların düşündükleri gibi düşünemeyeceğimi hissediyordum. Onlar için halk; mantığın, ruh güzelliğinin, temiz yürekliliğin, neredeyse tanrısallığın ta kendisiydi; halk her türlü güzelliğin, adaletin, yüce dürüstlüğün özünü içinde bulunduruyordu. Oysa ben öyle bir halk görmemiştim. Marangozlar, hamallar, taş ustaları tanımıştım ben; Yakov'u, Osip'i, Grigori'yi tanımıştım, oysa burada bambaşka bir yerlere koyuyorlardı, onun iradesine bağlı olduklarını söylüyorlardı. Bana öyle geliyordu ki, asıl bu insanlardaydı ve onların içinde yanmaktaydı düşüncenin güzelliği de, gücü de... Hayata insan sevgisinin içten iradesi ve yeni bazı yasalara göre onu yaratmasının özgürlüğü de..."
ilk kitap çocukluğum gerçekten çok beğenmiştim... çok yavaş ilerliyordu. varvara,büyükbaba beni sinir etti :( dili akıcıydı mazlum beyhan çevirisiydi :)
ikinci kitap insanlar arasında serinin ilk kitabına göre; daha sinir bozucu,daha hareketliydi.. büyükbabadan biraz daha nefret ettim :( ayakkabı dükkanındakiler ve büyükannenin kız kardeşi ve oğulları gelini beni delirtti!!! bu kadar da olmaz dedirtti!! ilk kitaptan nefret ettiğim üvey babanın maksimiçten özür dilemesi hoşuma gitti :) dil sürükleyiciydi ergin altay çevirisiydi :D
ve ve serinin son kitabı... iki kitaba nazaran sakin, az sinir bozucuydu :) birinci ve ikinci kitaptan tanıdığım ve çok sevdiğim büyükannenin ölmesi beni çok üzdü maksimiçle sanki bende titredim ;(
maksim gorki hayat hikayesini anlattığı bu otobiyografik üçlemesiyle; acıyı,yalnızlığı,kimsesizliği,sevgisizliği,hor görülmeyi bana iliklerime kadar hissettirmekle kalmadı yaşattı adeta..
Ciltsiz, 1. Basım, 226 sayfa
2004 tarihinde, Bordo Siyah Yayınları tarafından yayınlandı