Avrupa Bilimler Akademisi'nin ve Amerikan Bilimler Akademisi'nin ilk Türk üyesi, Rus Bilimler Akademisi'ne Fuat Köprülü'den sonra seçilen ikinci Türk, Türkiye Bilimler Akademisi'nin en genç kurucu üyesi, TÜBİTAK Bilim Ödülü kazanan en genç bilim adamı... İki şeref doktorası, Paris'te Collège de France'da profesörlük, ulusal ve uluslararası otuz bir adet şeref payesi ve ödül. Tüm bu nitelikleri şahsında toplayan Prof. Dr. A. M. Celâl Şengör halen İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü ile Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü'nde görevini sürdürmektedir. Dünyanın en saygın jeolog, bilim adamı ve üniversite hocalarından biri olmasının yanı sıra Prof. Şengör'ün en önemli özelliği hayata bir bütün olarak bilim çerçevesinden bakmasıdır. Bu anlamda kelimenin tam anlamıyla bir "akademisyen"dir. Prof. Şengör'ün yirmi yılı aşkın süreyle çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanan yazıları ve farklı platformlarda yaptığı konuşmalarının metinleri elinizdeki kitapta bir araya getirilmiştir. Prof. Şengör bilimsel birikimini elbette yine başta bilim olmak üzere eğitim, tarih, arkeoloji, coğrafya, edebiyat, toplum ve kültür gibi pek çok alanda okurlarla paylaşıyor. Herkesi Bilgiyle Sohbet'e davet ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Avrupa Bilimler Akademisi'nin ve Amerikan Bilimler Akademisi'nin ilk Türk üyesi, Rus Bilimler Akademisi'ne Fuat Köprülü'den sonra seçilen ikinci Türk, Türkiye Bilimler Akademisi'nin en genç kurucu üyesi, TÜBİTAK Bilim Ödülü kazanan en genç bilim adamı... İki şeref doktorası, Paris'te Collège de France'da profesörlük, ulusal ve uluslararası otuz bir adet şeref payesi ve ödül. Tüm bu nitelikleri şahsında toplayan Prof. Dr. A. M. Celâl Şengör halen İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü ile Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü'nde görevini sürdürmektedir. Dünyanın en saygın jeolog, bilim adamı ve üniversite hocalarından biri olmasının yanı sıra Prof. Şengör'ün en önemli özelliği hayata bir bütün olarak bilim çerçevesinden bakmasıdır. Bu anlamda kelimenin tam anlamıyla bir "akademisyen"dir. Prof. Şengör'ün yirmi yılı aşkın süreyle çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanan yazıları ve farklı platformlarda yaptığı konuşmalarının metinleri elinizdeki kitapta bir araya getirilmiştir. Prof. Şengör bilimsel birikimini elbette yine başta bilim olmak üzere eğitim, tarih, arkeoloji, coğrafya, edebiyat, toplum ve kültür gibi pek çok alanda okurlarla paylaşıyor. Herkesi Bilgiyle Sohbet'e davet ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)
“SİYASETÇİLERİMİZ SIFIR, BIRAKIN TOPLUMU, AİLE DAHİ YÖNETMEMELİLER!”
- Kitaptan bir başka not. Nietzsche'ye dair yazılarınız... Hangi akla karşıdır Nietzsche?
- Kendini beğenen akla karşıdır. “Akıl her şeydir dediğin zaman iş bitiyor, Sokrates gibi oluyorsun. Halbuki akıl da tabiatın kucağında sürekli denenmelidir” diyor. Sokrates dindar bir adam. Çok yanlış biliniyor Sokrates. İşte Batı'ya sorgulamayı getirmiştir falan hiç doğru değil. Sokrates dogmatizmi getirmiştir.
Sokrates Doğu'dan gelen din rüzgârını tekrar Yunan toplumuna pompalamıştır. Nietzsche buna karşı. Onun için Apollon'a karşı doğanın ögelerini yani Dionysius'u müdafaa etmiştir. Doğadan yana, diyor ki “Doğanın içinde oturacağız çünkü onun parçasıyız.” Dolayısıyla Nietzsche çok büyük bir adam. Mesela Yunan felsefesi için diyor ki “Herkes zanneder ki zirve Platon'dur. Hayır değildir. Yunan felsefesinin zirvesi doğabilimcilerdir.”
- Karl Raimund Popper... Sanki Türkiye'yi öngörmüş gibi yazmış Popper. Entelektüellere “modalara kapılmayın” demesi mesela.
- En önemlisi odur. Bilimsel yaklaşın diyor. Bilimin mutlak gerçekleri bularak değil, yanlışları ayıklayarak gerçek avcılığı yaptığının altını çiziyor. “Hiçbir bilgi tartışılmaz kesinliğe sahip değildir” diyor. “Hiç kimse doğruluğu bilinemeyen fikirler, varsayımlar uğruna başkalarının yaşamıyla kumar oynayamaz” diyor. Onun için otorite yoktur bilimde.
- Özellikle siyasetçilerimiz tüm bu irdelemelerden ne kadar uzaklar...
- Uzak bile değil, bu ligde hiç yoklar. Yeterli akılları olmadığı gibi soru soracak kadar dahi bilgileri yok. Sıfırlar! Bırakın toplumu yönetmeyi bir aileyi dahi yönetmemeleri lazım. Türkiye'yi yönetenler çok zavallı insanlar. Silme siyaset dünyası böyle.
[email protected]
Yazarın, Cumhuriyet Gazetesi'nin bilim dergisinde çalıştığını okuyunca merak ettim ve kitabını okumaya başladım. Yıllarca Cumhuriyet yazılarını takip ettiğimden bilirim ama bir bilim adamının siyasi görüşü yüzünden veya o görüşü savunan kişilere şirin görünmek açısından hepside anlaşmışçasına İslam'a, Osmanlılığa ve Türklüğe karşı sürekli bir aşağılama;sürekli bir yıpratma çabası içinde olur mu ? Olur işte. Kendi içinde birbirlerini pohpohlayan bu kişiler kendilerine karşıt görüşteki insanları sürekli sizden adam olmaz, siz kimsiniz ki bizim gibi ilim adamlarına dil uzatırsınız gibi serzenişleriyle yukarıdan bakmalar... Üstelik hür iradesi ile özgür düşüncelerini aktarıyorlarmış . Sevsinler sizi.
Efendim Piri Reis'in haritası başkasından kopyaymış. Kolomb, çizmişmiş. Yahu adam Amerikayı Hindistan zannediyormuş daha bu kadar ayrıntılı nereden çizsin?
Daha sonra yazdıkları her notu kontrol edip yazma dilinin çoğunluğunun İngilizce ve Almanca olduğunu itiraf ediyor. Sonrada neden Türkçe yazmadığını sorguladığında Türkçe eserlerin azlığından ve gerçek anlamda bir bilim adamı olmadığından dem vurup Türkçe yazmadığından bahsediyor. Her fırsatta Osmanlıların sığlığından ve bilim adamlarının olmadığından bahsediyor. Peki efendim kitabından bahsettiğin ve yakından tanıdığın o bilim adamları hangi dönemde yetişmişlerde onları Osmanlıdan kabul etmiyorsun?
Sonra Edgerton'un hasta toplumlarının içersine şimdiki Türkiye'nin de katılabileceğini söylüyor. Neden efendim? Araçlarda kullanılan benzinden dolayı oluşan çevre kirliliğini sebep gösteriveriyor. Yahu uygar devletler dediğin ülkeler bu benzin kaynaklarının başında ve milyonlarca insanı katlederek. İki dünya savaşını çıkaran ve milyonlarca insanların ölümüne sebep olanlar da onlar değil mi? Japonya'ya Atom Bombası'nı patlatanlarda Osmanlı mı? Kızılderilileri katledenler, zencileri(Siyah ırk) köle yapıp sömürenler ve diğer uygarlıkların üzerine silahıyla çöküp tüm zengiliklerini çalanlar bu uygar dediğiniz ülkeler değil mi? Gittikleri her yeri gözyaşı akıtan ve öldüren bu ülkeleri oralara demokrasi ve uygarlık götürdüler masalını bize inanmamımızı bekliyorsunuz?
Bunun dışında Atatürk hakkında süyledikleri şeylerin çoğuna katılıyorum. Lakin halen Şengör'ün Osmanlı'ya ve İslam'a bakışındaki o küçümseme ve ötekileştirme çabası gibi ilkel bir dürtü ile
yaklaşmasına bir bilim adamı sıfatına yakıştıramadım.
Okuması keyifli olmakla birlikte sık tekrarlar içeriyor olması bu keyfi bir miktar azalttı.
Karton Cilt, 2, 792 sayfa
Ocak2014 tarihinde, İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlandı