Romanda hikaye bahanedir, kanvastır; önemli olan geride varlığı hissedilen insan, bize seslenen kişidir. Bu güne kadar, edebiyatın daha iyi bir tanımını bulmadım: Edebiyat bize bir insan sesi duyurur. Amaç bir serüven anlatmak değildir, roman kişileri, belki de ağabeyimiz, yakınımız, dostumuz, atamız, tıpatıp benzerimiz olan bir başka insanı dinlememize yardımcı olurlar. (sayfa 118)
Ahlaken yoldan çıkanların tutuklanması diktatörlüğün başlangıcıdır. (sayfa 151)
Kapitalizmin buyruğu (hoşa giden her şey zorunludur), Hıristiyan suçluluk duygusu (hoşa giden her şey yasaktır) kadar budalaca. (sayfa 162)
Romanda hikaye bahanedir, kanvastır; önemli olan geride varlığı hissedilen insan, bize seslenen kişidir. Bu güne kadar, edebiyatın daha iyi bir tanımını bulmadım: Edebiyat bize bir insan sesi duyurur. Amaç bir serüven anlatmak değildir, roman kişileri, belki de ağabeyimiz, yakınımız, dostumuz, atamız, tıpatıp benzerimiz olan bir başka insanı dinlememize yardımcı olurlar. (sayfa 118)
Ahlaken yoldan çıkanların tutuklanması diktatörlüğün başlangıcıdır. (sayfa 151)
Kapitalizmin buyruğu (hoşa giden her şey zorunludur), Hıristiyan suçluluk duygusu (hoşa giden her şey yasaktır) kadar budalaca. (sayfa 162)
Frederic Beigbeder'in tarzını sevenler zaten kaçırmazlar.
223 sayfa
Sel yayıncılık tarafından yayınlandı