Kirli işlerin kokusu, İstanbulun havasında yerel esintilere karışarak, ağır ve sinsi, mahalle aralarına dek yayılıyor, sıva deliklerinden, aralıklardan, eşiklerden odalara, mutfaklara, eşyaya, gündelik yaşama siniyordu. Anlayamıyordu Filiz ama kokuyu alıyordu. Olmuş bir kan çıbanında geliyordu sanki koku. Gazeteler çalan çırpanların devlet hazinesini soyanların, komandoların, şeriatçıların, öldürülen gençlerin öyküleriyle doluydu. Kimi insanlar yine eskisi gibi yaşayıp gidiyorlardı. Rakı içiyor, yönetimi eleştiriyorlar, atıp tutuyorlar, sonra geceleri yan gelip sabaha dek horul horul uyuyorlardı. Bu farfaraların başına bir iş gelmediği, gelmeyeceği belliydi. Buna karşılık bir kıyım vardı içten içe ve kimi zaman açıktan açığa. Kimdi, kimlerdi bu kıyıma uğrayanlar!(Bir Kadının Penceresinden)
******
İlk bakışta, birkaç kişinin çevresinde dönüyormuş izlenimini uyandıran bu ilginç roman, ilerledikçe, çetrefil bir iç ilişkiler sürecini geliştirerek, belirli bir toplumun, Türk toplumunun toplumsal dramını somutlaştırıyor: Bu, ileriye doğru bir şeyler yaparak sıçramak isteyen genç kuşakların heyecanlı gözüpekliğiyle; devrimciliği, kişisel başarısızlıklarının çeşitli yanlarını örtbas etmek için soyut, daha çok lafa dayanan bir entelektüel oyun haline getiren aydınların dramıdır.
************
Bir Kadının Penceresinden, 70li yılların önemli yapıtlarından biridir. Toplumsal, siyasi, etik birtakım değerlere odaklanan kitap; evli, üç çocuk sahibi ve soğuk bir genç kadın olan Filizle, Selim adındaki evli ve devrimci bir genç adamın yasak aşk ilişkisini anlatır. Psikolojik bir okumanın da göze çarptığı bu kitapta Oktay Rifat kadın kahramanının sınırlarını zorlamadan, onun dünyasının elverebileceği ölçüde çerçeveyi kurar.
******
Kirli işlerin kokusu, İstanbulun havasında yerel esintilere karışarak, ağır ve sinsi, mahalle aralarına dek yayılıyor, sıva deliklerinden, aralıklardan, eşiklerden odalara, mutfaklara, eşyaya, gündelik yaşama siniyordu. Anlayamıyordu Filiz ama kokuyu alıyordu. Olmuş bir kan çıbanında geliyordu sanki koku. Gazeteler çalan çırpanların devlet hazinesini soyanların, komandoların, şeriatçıların, öldürülen gençlerin öyküleriyle doluydu. Kimi insanlar yine eskisi gibi yaşayıp gidiyorlardı. Rakı içiyor, yönetimi eleştiriyorlar, atıp tutuyorlar, sonra geceleri yan gelip sabaha dek horul horul uyuyorlardı. Bu farfaraların başına bir iş gelmediği, gelmeyeceği belliydi. Buna karşılık bir kıyım vardı içten içe ve kimi zaman açıktan açığa. Kimdi, kimlerdi bu kıyıma uğrayanlar!(Bir Kadının Penceresinden)
******
İlk bakışta, birkaç kişinin çevresinde dönüyormuş izlenimini uyandıran bu ilginç roman, ilerledikçe, çetrefil bir iç ilişkiler sürecini geliştirerek, belirli bir toplumun, Türk toplumunun toplumsal dramını somutlaştırıyor: Bu, ileriye doğru bir şeyler yaparak sıçramak isteyen genç kuşakların heyecanlı gözüpekliğiyle; devrimciliği, kişisel başarısızlıklarının çeşitli yanlarını örtbas etmek için soyut, daha çok lafa dayanan bir entelektüel oyun haline getiren aydınların dramıdır.
************
Bir Kadının Penceresinden, 70li yılların önemli yapıtlarından biridir. Toplumsal, siyasi, etik birtakım değerlere odaklanan kitap; evli, üç çocuk sahibi ve soğuk bir genç kadın olan ... tümünü göster
Şairlerin romanlarındaki doku biraz daha farklı oluyor. Kitabın karakterinin 1975'in Istanbul'unda toplumun dayattığı kadın kimliğinden sıyrılıp kendi kadınlığının arayışı, günümüzde de mevcut iktidarın dayatmalarında aynı şekilde devam ediyor ne yazık ki.
191 sayfa