Çağımızın Nevrotik Kişiliği

Bu kitapta, ne anlama geldiğine ilişkin her zaman net bir görüş olmasa da sık sık kullanılan nevroz kavramı ve çatışmalarıyla, kaygılarıyla, acılarıyla ve kendisiyle olduğu kadar başkalarıyla olan ilişkilerinde de varolan birçok güçlükle birlikte aramızda yaşayan nevrotik insan anlatılıyor.Onun varolan kaygıları ve bunlara karşı geliştirdiği savunma mekanizmaları üzerinde odaklanılıyor.Basit bir dille yazılan ve oldukça net açıklamaların yer aldığı kitap, nevrotik insanlarla mesleki açıdan uğraşmak zorunda olan ve konunun içerdiği sorunları tanıyanlara olduğu kadar, konuya ilgi duyan amatörlere de seslenmektedir.Karen Horneyin nihai amacı ise kitabının nevrotik kişinin kendisi için bir önem taşımasıdır.

Bu kitapta, ne anlama geldiğine ilişkin her zaman net bir görüş olmasa da sık sık kullanılan nevroz kavramı ve çatışmalarıyla, kaygılarıyla, acılarıyla ve kendisiyle olduğu kadar başkalarıyla olan ilişkilerinde de varolan birçok güçlükle birlikte aramızda yaşayan nevrotik insan anlatılıyor.Onun varolan kaygıları ve bunlara karşı geliştirdiği savunma mekanizmaları üzerinde odaklanılıyor.Basit bir dille yazılan ve oldukça net açıklamaların yer aldığı kitap, nevrotik insanlarla mesleki açıdan uğraşmak zorunda olan ve konunun içerdiği sorunları tanıyanlara olduğu kadar, konuya ilgi duyan amatörlere de seslenmektedir.Karen Horneyin nihai amacı ise kitabının nevrotik kişinin kendisi için bir önem taşımasıdır.


Değerlendirmeler

değerlendirme
10 puan

Zamanının çok ötesinde yazılmış, akılcı ve pozitif yaklaşımları ile çok tuttuğum kitap.

10 puan

Keşke herkes bu kitabı okusa...

8 puan

Yeni Freudcular akımının kara koyunu Karen Horney'in 1937 basım tarihli kitabı.

Yazar, metnini açarken rekabet güdü üzerinden kültürel ön kabul ve referanslara vurgu yapmış. Nevroz teriminin kültürel içeriği olmadan kullanılamayacağı ifaed eden yazar, her kültürün kendi duygu ve dürtülerinin insan doğasının normal ifadesi olduğu yanılgısına saplandığını belirtmiş. Olanaklar ve başarılar arasındaki uyumsuzlukların nevrozları betimlediğini, Anksiyetenin süreci başlatan ve devam ettiren motor görevini üstlendiğini; tabular, ritüeller, geleneklerin korkudan korunmak adına özerkleşmiş ve kurumsallaştırılmış kollektif savunma mekanizmaları olduğuna değinmiş. Nevrozların ve bunların arasındaki benzerlikler içinde bulunulan çağ ve kültür tarafından yaratıldığını vurgulamış.

Yazar eserinde nevrotik davranışların kökenlerine dair bir ayrım yaparken şu sırayı gözetmiş : duygusal yakınlık göstermeye ve görmeye yönelik tutum, benlik değerlendirmesine yönelik tutum, kendini ortaya koymaya ilişkin tutum, saldırganlık ve cinsellik.Yazarın, hayali bir tehlikeye gösterilen tepki olarak tanımladığı kaygının, mantıksızlığı itibariyle kişinin içinde bozuk olan şeylere dair üzeri örtük bir ihtar sunduğunu; nevrozların merkezinin çözümsüz çatışmalar olduğunu ifade ettiği pasajlar literatür adına yeni bir soluk. "Catharsis" vurgusunu sıklıkla kullanan yazar, Adlerci tersinebilir bileşenlere de başvuruyor, eşcinselliği bir çeşit nevroz olarak ele alıyor.

Açgözlülük ve oral fiksasyon benzeşmelerini açılımlayan yazar, kıskançlık ve koşulsuz sevgi talebini nevroz başlığı altında incelemiş. Öznel aşk ve acı kavramlarının talepte bulunmak adına bir gerekçe hizmeti gördüğünü ifade etmiş, psikosomatik tepkilerin bilinçli olarak uyarılabileceğini savunmuş. Cinsellik olarak görünen şeyin büyük kısmının güvence arzusunun bir ifadesi olduğunu, nevrotik kişilerin irrasyonel bir güç ideali geliştirerek bunu gururu ile bağlantılandırdığını, zayıflığı tehlike ve itibar kaybı olarak algıladığını ve insanları " güçlü" ve "zayıf" olarak sınıflandırdığını ifade etmiş. konformist yeniden programlamanın psikanalizdeki rolünü savunan Horney, Adlerci bir narsisizm tanımı yapmış.

Prestij ve güç peşindeki nevrotiklerin ironik bir şekilde kaderci bakış açılarına sahip olduğunu, nevrotik kimselerin değişim zorunluluğunda kaçınmak adına sorunlarını enttelleştridiklerini, kendilerine dair bilgiyi içeren psikolojik bilgiyi edinmede büyük bir entellektüel haz duyduklarını belirtmiş. Mazoşizmi ikiye ayıran yazar, cinsel mazoşizmde doyum arayaşı ve doyumun bilinçli olduğunu, ahlaki mazoşizm de ise her iki öğenin de bilinçsiz olduğunu savunmuş. "Thanatos" metaforunu yüceltmiş, Freudyen akımdan bir kopuşu temsil etmesine karşın ruh ekonomisi kavramından uzaklaşamadığını sergilemiş.

Mazoşistler için acı çekmenin istediğini elde etmenin, taleplerini kabul ettirmenin ve haklı bir temele yerleştirmenin aracı olduğunu söylemiş, Nietzsche'den alıntılıyarak " bireyleşme ilkesi" nin yıkımını açılımlamış: benliği daha büyük bir şey içinde kaybederek, bireyselliği eriterek, benlikten kurtularak doyum bulma. kayıtsızlık ve boş vermişlik doyumunu ilişkilendirmiş. Kültürün, kendinden vaz geçmeye yönelik eğilimleri aforoz ederek yapısını koruduğunu, nevrozların kültürel gelişim adına ödenmesi gereken bir bedel olduğunu ifade etmiş. Modern kültürü şu başlıklar altında irdelemiş: Rekabetçilik, gizil düşmanlık, özsaygı-başarı, duygusal yalnızlık.

hayati bir ihtiyaca karşılık geldiği için kültürün aşka aşırı değer verdiğini, tıpkı başarı gibi hayalete döndürüldüğünü, beraberinde tüm sorunlar için çözüm olduğu yanılgısını da taşıdığını belirtmiş, kültürün bireyleri " sözde özgürlük" ile kandırdığını, sınırsız güç ve çaresizliğin arasına mahkum ettiğini söyleyerek metnini kapatmış.


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 256 sayfa
2003 tarihinde, Doruk yayınevi tarafından yayınlandı


ISBN
9789755533834

Diğer baskılar


Etiketler: psikoloji

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

selinursavas peribilir frambuazye
3 kişi

Okumuşlar

MeyRA milenka lalca HankR mudugjo
27 kişi

Okumak İsteyenler

sinatra Godot bahozzz Neenone fabuleux
20 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski