Tecavüz, kadınların en çok korktuğu saldırıların başında geliyor. Bu korku, kadınların hayatlarını derinden etkiliyor, kısıtlıyor. Nedense tecavüz, hep "kadınların sorunu" olarak ele alınıyor. Saldırganlarsa "normal dışı", hasta, sapık erkekler, toplumsal normların dışında kalan kişiler olarak görülüyor.
Oysa yazar Diana Scully'nin tutuklu tecavüzcüler üzerine yaptığı araştırma, cinsel şiddetin, kökeni erkek egemen kültürde yatan yaygın bir sorun olduğu sonucuna varıyor. Kısacası cinsel şiddetin sona erdirilmesi için kendini değiştirmesi gereken kadınlar değil, erkeklerdir. Tecavüz, erkeklerin sorunudur.
Tecavüz, kadınların en çok korktuğu saldırıların başında geliyor. Bu korku, kadınların hayatlarını derinden etkiliyor, kısıtlıyor. Nedense tecavüz, hep "kadınların sorunu" olarak ele alınıyor. Saldırganlarsa "normal dışı", hasta, sapık erkekler, toplumsal normların dışında kalan kişiler olarak görülüyor.
Oysa yazar Diana Scully'nin tutuklu tecavüzcüler üzerine yaptığı araştırma, cinsel şiddetin, kökeni erkek egemen kültürde yatan yaygın bir sorun olduğu sonucuna varıyor. Kısacası cinsel şiddetin sona erdirilmesi için kendini değiştirmesi gereken kadınlar değil, erkeklerdir. Tecavüz, erkeklerin sorunudur.
Cinsel Şiddeti Anlamak. hani anlayış göstermek anlamında değil yani NEDENİNİ ANLAMAK. Yani bunu bir kavrayalım da bu suça sebep olan olguları, temelde yatan patolojik,sosyolojik,psikolojik ve bilumum her türlü etkiyi ortadan kaldıralım bunu yasayla, söylemlerle insanı eğitmekle tecavüzü önleme ve kadını koruma kurumlarının kurulmasıyla desteklemeliyiz. daha kaç can yanacak kaç kişi kadın ya da erkek birinin zorla sahip olma dürtüsüyle saldırısına kurban gidecek? BİRİ NEDEN TECAVÜZ EDER Kİ?? NEDEN?? yazar tecavüzün hep bir kadın problemi olarak ele alındığını aslında bir erkek problemi olduğunu söylüyor. cinsel şiddetin sona erdirilmesi için hep kadın uyarılır, hep onun dikkat etmesi onun kontrollü olması gerektiği vurgulanır bazı çarpık zihniyetlerce. halbuki yazarın da dediği gibi tecavüz erkeklerin sorunudur aslında. bu şiddetin sona ermesi için de değiştirilmesi gerekenler kadınlar değil erkeklerdir. sorunun çözümü için de bu sorunu yaratan ve devam ettiren erkeklerin bu iğrenç eylemi gerçekleştirme neden ve amaçlarını incelemektir. sinirleriniz kaldırmasa da okumanız gerek. çünkü yaşıyoruz çünkü kadın olarak sürekli tedirgin ve korkuyla hareket etmek zorunda kalıyoruz çünküü İNSANLARIMIZI KADINLARIMIZI BAZEN ÇOCUKLARIMIZI bu hastalıklı suç yüzünden kaybediyoruz...
Psikopatolojik model tecavüzü, tek tek bireylerin yaşadığı, kendine özgü bir dizi sorun olarak görme eğilimindedir. Bu ise,' karmaşık bir toplumsal sorunun sebebinin ve çaresinin bireyde aranmasına ve tecavüz olayının içinde yer aldığı kültürel ve yapısal bağlamın gözardı edilmesine yol açmaktadır. Bireyci açıklamaların belirgin etkisi, soruna hiçbir zaman bireysel saldırganın ötesine gitmeyen bir yaklaşım getirmesinde görülür. Cinsel şiddet içeren davranışın birkaç "hasta" erkekle sınırlı olduğu varsayıldığında, çare, sorun yaratan bu birkaç bireyi "tedavi etmek" üzere, ilaçlarda, ameliyatta, şok terapisinde ya da psikoterapide aranacaktır. Kadınlar ise, "kendi sorunlarına", bu "bir avuç akıl hastasından" uzak durmakla çare bulabileceklerdir. Görüldüğü gibi, tecavüze ilişkin psikopatolojik model, toplumda kadınlara karşı cinsel şiddeti harekete geçirmiş olabilecek unsurları inceleme ve değiştirme gereğini ortadan kaldırmaktadır. Sorumluluğun bu şekilde tanımlanmasının bir sonucu da, erkeklerin tecavüzle kendi sorunları olarak yüzleşmekten kurtarılmalarıdır. Mesele tecavüz eden üç beş erkeğin zaafından ibaretse ya da asıl suçlular kadınların kendileriyse, o zaman erkekler neden tecavüzle ilgilensinler ki! Statü ve iktidarın erkeklere ait olduğu bir toplumda bu ideoloji hiç de şaşırtıcı değildir. Buna ek olarak, psikopatolojik model, kadınların bazı toplumlarda neden sadece erkeklerin yakalandıktan bir "hastalığın" hedefi olduklarını açıklamamaktadır.
Weis. Ve Borges (1973) toplumsallaşmanın kadınları "meşru" kurbanlar, erkekleri de potansiyel saldırganlar olmaya hazırladığına dikkat çekmektedirler.
Kadınlar tecavüzden ve yabancıların saldırısına uğramaktan korktukları için yaşam biçimlerini buna göre düzenliyorlar. Dolayısıyla Warr'un belirttiği gibi, tecavüzün toplumsal sonuçları doğrudan tecavüz kurbanı olmuş kadınlarla sınırlı değildir.. Gerçekte tecavüz korkusu kadınların yaşam biçimini, suç korkusunun erkeklerin yaşamlarım kısıtladığından çok daha köklü biçimde kısıtlamaktadır, örneğin Warr’un araştırmasına katılan erkeklerden pek azı suç riski nedeniyle yaşam biçimini değiştirdiğini söylemiştir. Gerçekte bu araştırma, cinsel şiddet içeren toplumlarda tecavüzün kadınlar üzerinde son derece etkili bir toplumsal denetim işlevi gördüğünü ve feministlerin ileri sürdükleri gibi, şiddete başvursun ya da başvurmasın bütün erkeklerin yararına sonuçlar doğurduğunu göstermektedir.
Tecavüzcü, tarihsel olarak kadına tanınmış tek güç kaynağı olan bedeni üzerinde mutlak bir denetim kurmaktadır.
216 sayfa
2014 tarihinde, Metis Kitap tarafından yayınlandı