Fransa Basın Ajansı muhabiri Kadri Gürsel ve arkadaşı Reuters foto muhabiri Fatih Sarıbaş, 1995 baharında PKKlılar tarafından kaçırılmış ve 26 gün sonra bırakılmışlardı. İki gazeteci bu süreyi Bagok-Gabar bölgesinde dağlarda dolaştırılarak geçirdiler.Dağdakiler, kentli, dağdaki yaşama yabancı bir gazetecinin kaleminden bu kaçırılmanın ve 26 günün hikâyesi...Yıllardır en az otuz bin cana, benzersiz acılara, kitlesel göçlere sebep olan bir çatışmanın bir tarafındaki insanlar... Onlar medyada ya teröristtiler ya itirafçı, ya da ölü ele geçirilmişlerdi... Dağdakilerde anlatılan hikâye ise dağa çıkmış, dağlarda yaşayan, etten kemikten insanlara dair bir hikâye... Dağdakiler kim? Nasıl yaşıyorlar, ne düşünüyorlar?Kadri Gürsel kitabı için şunları söylüyor:Dağdaki ikinci gün bir kitap yazmak kafamda fikir olarak vardı; bu ilerleyen günlerde bir karara dönüştü. Çünkü dağda yaşadıklarım, orada tanıdığım çok sayıda PKKlı ve onlarla aramızda kurulan diyaloğun derinliği, dolaştırıldığımız geniş coğrafya ve çatışmalar, eylemler, bir kitabın oluşmasına yetecek boyutta ve zenginlikteydi. Serbest bırakılıp İstanbula döndükten sonra dağdakiler hakkında bana sorulan sorular da bu kitabı yazmamın doğru bir karar olduğunu gösterdi. Oturduğum semtteki esnaftan en yakınımdaki insanlara kadar herkes onlar hakkında büyük bir merak içindeydi. Gündelik hayatlarından, duygu ve düşünce dünyalarına kadar uzanan bir merak, bir bilgi açlığı... Gerçekten kazanabileceklerine inanıyorlar mı?, Moralleri nasıl?, Ne yiyip içiyorlar?, Seks yapıyorlar mı?, Uyuşturucu kullanıyorlar mı? gibi birçok soru soruldu bana. Demek ki insanlar içine hapsoldukları Şu kadar terörist ölü ele geçirildi parantezinin dışına çıkmak istiyorlardı. İşte Dağdakilerin yazılış amacı, bu bilgi açlığını mümkün olduğunca doyurmaktı. Çalışmanın adından da anlaşılacağı gibi sorunun sadece bir tarafındakileri, dağdaki PKKlıları konu edindim. Dağda 26 günü onlarla geçirdik, tanıklığımız onların dünyasıyla sınırlı kaldı.Dağdakiler üzerinde çalışırken amacım metni hemen her siyasi görüşten, toplumun hemen her kesiminden okur için hazmedilebilir kılmaktı. Bu nedenle nesnellikten uzaklaşmamaya gayret ettim. İstanbula döndüğümde, artık onları yakından tanıyan biri olduğum düşüncesiyle sanırım, bana bir de şu soru çok soruldu: Bu işin sonu nereye varacak? Bu kitap bu soruya cevap verme, nokta koyma iddiasında değil. Dağdakiler, sorunun cevabı üzerine kafa yoranlara düşünce gıdası sağlayabilmişse, amacına ulaşmış sayılır.
Fransa Basın Ajansı muhabiri Kadri Gürsel ve arkadaşı Reuters foto muhabiri Fatih Sarıbaş, 1995 baharında PKKlılar tarafından kaçırılmış ve 26 gün sonra bırakılmışlardı. İki gazeteci bu süreyi Bagok-Gabar bölgesinde dağlarda dolaştırılarak geçirdiler.Dağdakiler, kentli, dağdaki yaşama yabancı bir gazetecinin kaleminden bu kaçırılmanın ve 26 günün hikâyesi...Yıllardır en az otuz bin cana, benzersiz acılara, kitlesel göçlere sebep olan bir çatışmanın bir tarafındaki insanlar... Onlar medyada ya teröristtiler ya itirafçı, ya da ölü ele geçirilmişlerdi... Dağdakilerde anlatılan hikâye ise dağa çıkmış, dağlarda yaşayan, etten kemikten insanlara dair bir hikâye... Dağdakiler kim? Nasıl yaşıyorlar, ne düşünüyorlar?Kadri Gürsel kitabı için şunları söylüyor:Dağdaki ikinci gün bir kitap yazmak kafamda fikir olarak vardı; bu ilerleyen günlerde bir karara dönüştü. Çünkü dağda yaşadıklarım, orada tanıdığım çok sayıda PKKlı ve onlarla aramızda kurulan diyaloğun derinliği, dolaştırıldığımız geniş coğrafya ve çatışmalar, eylemler, bir kitabın oluşmasına yetecek boyutta ve zenginlikteydi. Serbest bırakılıp İstanbula döndükten sonra dağdakiler hakkında bana sorulan sorular da bu kitabı yazmamın doğru bir karar olduğunu gösterdi. Oturduğum semtteki esnaftan en yakınımdaki insanlara kadar herkes onlar hakkında büyük bir merak içindeydi. Gündelik hayatlarından, duygu ve düşünce dünyalarına kadar uzanan bir merak, bir bilgi açlığı... Gerçekten kazanabileceklerine inanıyorlar mı?, Moralleri nasıl?,... tümünü göster
Kitabın varlığından tamamen şans eseri haberim oldu. Hep merak ettiğim bir konuyu aydınlatması bakımından çok faydalı oldu benim için. Örgütün dağlarda nasıl yaşadığını, nasıl varolduğunu, siyasi ve askeri emellerini, terörist diye üstünkörü geçiştirdiğimiz kişilerin aslında birer insan olduğunu gözlemlediği kadarıyla aktarmış Kadri Gürsel. Kendisinin de dediği gibi herkesin okuyabilmesi için olabildiğince nesnel de yazmış. En acısı da kitabın 20 sene önce yazılmasına karşın hiçbir şeyin değişmemiş olması. Savaşın, sürgünün ve ayrımcılığın izleri, dağdakilerin dağda "varolma" sebepleri...
Aynanın diğer tarafını da merak ediyorsanız okumanız gereken bir kitap.
34 sayfa