“Girdiği kabın şeklini alan su, geçtiği yolların rengini de çalarmış…”
Mine Söğüt’ten Unutulmayacak Delilik Hikâyeleri
Beş Sevim Apartmanı – Rüya Tabirli Cinperi Yalanları, Kırmızı Zaman, Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979, Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey gibi romanları ve çeşitli biyografi, monografi, söyleşi kitaplarıyla okurların yakından tanıdığı Mine Söğüt bu defa hikâyeleriyle karşımızda.
“…kendini öldürme fikrini bu kadar çok seven biri kendini de çok seviyor demektir... kendini ve deliliğini” diyen yazar, Deli Kadın Hikâyeleri kitabında, aklın kıyısında gezinen, kadınlıklarını bir lanet gibi sırtlarında taşıyan, hepsi “kaybetmeye” yazgılı, içe işleyen yalnızlıklarıyla kalp burkan hayatları, varoluş kâbuslarını anlatıyor. Kitapta ayrıca, Bahadır Baruter’in bu hikâyelerin izlenimleriyle yaptığı on resmi de yer alıyor.
Kalemini zehire, kana, cinnete, ölüme ve hayata aynı lezzetle batıran Mine Söğüt’ten unutulmayacak yirmi bir delilik hikâyesi…
“Girdiği kabın şeklini alan su, geçtiği yolların rengini de çalarmış…”
Mine Söğüt’ten Unutulmayacak Delilik Hikâyeleri
Beş Sevim Apartmanı – Rüya Tabirli Cinperi Yalanları, Kırmızı Zaman, Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979, Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey gibi romanları ve çeşitli biyografi, monografi, söyleşi kitaplarıyla okurların yakından tanıdığı Mine Söğüt bu defa hikâyeleriyle karşımızda.
“…kendini öldürme fikrini bu kadar çok seven biri kendini de çok seviyor demektir... kendini ve deliliğini” diyen yazar, Deli Kadın Hikâyeleri kitabında, aklın kıyısında gezinen, kadınlıklarını bir lanet gibi sırtlarında taşıyan, hepsi “kaybetmeye” yazgılı, içe işleyen yalnızlıklarıyla kalp burkan hayatları, varoluş kâbuslarını anlatıyor. Kitapta ayrıca, Bahadır Baruter’in bu hikâyelerin izlenimleriyle yaptığı on resmi de yer alıyor.
Kalemini zehire, kana, cinnete, ölüme ve hayata aynı lezzetle batıran Mine Söğüt’ten unutulmayacak yirmi bir delilik hikâyesi…
"Ben orospu değil şairim
o kutuyu bana verirsen
seni bir kere öperim."
Hikayeler de kitabın içindeki çizimler de çok etkileyici. Beğendiğim birçok cümlesi oldu ama favorim şu iki cümle:
- Bana ait tek odanın penceresi hep karanlığa bakar. O yüzden geçmişimi de göremem geleceğimi de. Zifiri bir hayatın içinde hem kalabalık, hem yalnızlık.
- Bu şehir yüzyıllardır erkektir ve kadınları sevmeyi bilmez.
Kadın yazarlar artsın hepsi de Mine Söğüt gibi olsun
"Şehri avucumun içine alsam, elimde bir bez, her yanını ovalayıp parlatsam...şehir tehditten arınır mı?...binbir çeşit kadınlık hali yepyeni bir kadere kavuşur mu?
Bu şehir yüzyıllardır erkektir ve kadınları sevmeyi bilmez. İşte bu yüzden, bu şehirde ben her gün kendimi defalarca öldürürüm. Bomba olur patlarım; kulesinden, köprüsünden aşağı atlarım. Elimde bir bıçak her yerime saplarım. Tavandaki bütün ipler kendimi asmam için sallanır. Arabalar önlerine atlamam için yol alır. Denizinde, lağımında, çöpünde kimliksiz cesedim. Kimsesizler mezarlığında daracık çukurlara sığar dev cesaretim."
MİNE SÖĞÜT... NE MUHTEŞEM BİR KADINSIN SEN!
farkli bir soluk arayan ve kadin dünyasinin farkli köselerini görmek isteyenler mutlaka okumali !
Okurken içim daraldı kaç kere elimden bıraktım bilmiyorum. İçim daraldı derken kitaptan değil yanlış anlaşılmasın. O kadar gerçek, o kadar derinden etkileyen hikayelerdi ki canınız yanmadan okuyamayacaksınız.
hevesle aldığım ama beklentilerimi karşılamayan kitap:(
insanı boğan ağır hikayeler barındıran bir kitaptı.
"Çocuğum benim sokaklarına bile çıkmaya cesaret edemediğim bu memlekette yaşasın diye… Onu doğurdum ve öldüm. Yirmimde.
Şimdi mütemadiyen gömüyorlar beni. Derine..derine.. Hep daha derine. “
Deli Kadın Hikayeleri, Mine Söğüt, Syf. 125
Durup durup okuduğum, okurken tamamını ezberlemek istediğim kitap.
Kadın olmak, kadın olabilmek, kadın olarak yaşamak ne kadar iyi anlatılabilir ki? sorusunun cevabı olan kitap.
Mutlaka okuyun!
Karton Cilt, 176 sayfa
Kasım2011 tarihinde, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı