İlk bakışta, Richard Amrstrong ve Keith Townsend arasında hiçbir benzerlik yoktu. Biri savaşın şiddetle sürdüğü Doğu Avrupada, yoksul bir köylünün çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Diğeri ise, savaşın sadece haberlerde izlediği, dünyanın uzak bir köşesindeki bir malikanede büyümüştü. Birbirinden çok farklı koşullarda yetişmiş bu iki kişinin tek bir ortak noktası vardı: ikisini de birbirini geçmek ve tek başına dünyanın en büyük gazete imparatoru olmak için her türlü riski göze almaya hazırladı.
İlk bakışta, Richard Amrstrong ve Keith Townsend arasında hiçbir benzerlik yoktu. Biri savaşın şiddetle sürdüğü Doğu Avrupada, yoksul bir köylünün çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Diğeri ise, savaşın sadece haberlerde izlediği, dünyanın uzak bir köşesindeki bir malikanede büyümüştü. Birbirinden çok farklı koşullarda yetişmiş bu iki kişinin tek bir ortak noktası vardı: ikisini de birbirini geçmek ve tek başına dünyanın en büyük gazete imparatoru olmak için her türlü riski göze almaya hazırladı.
Yasama, yürütme ve yargıdan sonra 4. güç olarak kabul edilen medyanın günümüzde artık nasıl gizliden gizliye birinci güç haline geldiğini gözler önüne seren akıcı bir roman. Kitabın baş karakterleri farklı isimlerle geçseler de gerçek hayattaki iki büyük medya baronunu, Rupert Murdoch ve Robert Maxwell’ı temsil ediyor. Romanın başarılı kurgusu kadar gazete mantığıyla düzenlenmiş içeriği de dikkat çekici. Ana bölümlerin baskı, alt bölümlerin ise ilgili dönemin gazete başlıkları olarak ayrılması çok şık durmuş. Büyük hırsların zamanla nasıl önüne geçilemez büyük güçler haline geldiğini gösteren ibretlik bir eser.
568 sayfa