Boris Kagarlitski Düşünen Sazlıkta Rus aydınlarının öyküsünü anlatıyor. 1825te Çarlık sarayına ilk kurşunu atan Dekambristler, Kagarlitskiye göre ilk gerçek Rus aydınları. Çünkü Kagarlitskide aydın olmanın ölçüsü, her şeye gücü yeten, toplumsal hayatın tüm alanlarını, kültürü, dini, mülkü ve insan hayatını denetimi altında tutan devlete karşı, demokrasiyi, aydınlanmayı ve özgürlüğü savunmaktır. Kagarlitski devlete karşı aydının tarihini anlatırken, Asyagil despot Rus devletinin, sosyalist aydınların öncülüğündeki bir devrimin ardından nasıl statokratik bir devlete dönüştüğünü irdeliyor. Düşünen Sazlık, gerçekte varolan sosyalizmin büyük bir hızla çözüldüğü günümüzde, Rus Devriminin ve onu izleyen toplumsal sistemin gerçekte ne olduğu konusunda önemli saptamalar yaparak bu devrimin tarihine yeni bir bakış getiriyor. Devrim düşüncesini, Rus Devriminin uzun vadede doğurmuş olduğu despotik devlet yapısından ayırarak, bu yapının çöktüğü günümüzde de devrimin hâlâ güncelliğini koruduğunu vurguluyor. Tıpkı Rusya gibi, Asyagil despotizmden kurtulmanın yolunu Batılılaşmakta, modernleşmekte görmüş olan Türkiyenin tarihine, devlet-toplum yapısına ve aydınlarına yeni bir gözle bakmak için de son derece önemli ipuçları veriyor. Düşünen saz. Ben değerimi mekânda değil, düşüncelerimin düzeninde aramalıyım. Geniş topraklara sahip olmak da bir yarar sağlamaz. Evren, beni mekân aracılığıyla kavrar ve bir nokta gibi yutar: ben de düşünce aracılığıyla kavrarım onu. İnsan bir saz gibidir, doğadaki en güçsüz şey; ama düşünen bir saz. İnsanı ezmek için evrenin tümüyle silahlanması gerekmez; onu öldürmeye hafif bir rüzgâr esintisi ya da bir damla su yeter. Evren insanı ezdiğinde bile, insan kendisini yokeden evrenden daha soylu olurdu; çünkü insan öldüğünü de bilir, evrenin onun üzerindeki üstünlüğünü de. Oysa evren bunların bir tekini bile bilmez. Öyleyse bütün değerimiz düşünceye bağlıdır. Başımızı dik tutabilmemiz için gereken destek noktası düşüncedir, bütünüyle doldurmayı hiçbir zaman başaramayacağımız zaman ve mekân değil. Öyleyse iyi düşünmeye çalışalım: ahlakın ilkesi budur işte. Blaise Pascal, Pensées (Düşünceler), 1670.
Boris Kagarlitski Düşünen Sazlıkta Rus aydınlarının öyküsünü anlatıyor. 1825te Çarlık sarayına ilk kurşunu atan Dekambristler, Kagarlitskiye göre ilk gerçek Rus aydınları. Çünkü Kagarlitskide aydın olmanın ölçüsü, her şeye gücü yeten, toplumsal hayatın tüm alanlarını, kültürü, dini, mülkü ve insan hayatını denetimi altında tutan devlete karşı, demokrasiyi, aydınlanmayı ve özgürlüğü savunmaktır. Kagarlitski devlete karşı aydının tarihini anlatırken, Asyagil despot Rus devletinin, sosyalist aydınların öncülüğündeki bir devrimin ardından nasıl statokratik bir devlete dönüştüğünü irdeliyor. Düşünen Sazlık, gerçekte varolan sosyalizmin büyük bir hızla çözüldüğü günümüzde, Rus Devriminin ve onu izleyen toplumsal sistemin gerçekte ne olduğu konusunda önemli saptamalar yaparak bu devrimin tarihine yeni bir bakış getiriyor. Devrim düşüncesini, Rus Devriminin uzun vadede doğurmuş olduğu despotik devlet yapısından ayırarak, bu yapının çöktüğü günümüzde de devrimin hâlâ güncelliğini koruduğunu vurguluyor. Tıpkı Rusya gibi, Asyagil despotizmden kurtulmanın yolunu Batılılaşmakta, modernleşmekte görmüş olan Türkiyenin tarihine, devlet-toplum yapısına ve aydınlarına yeni bir gözle bakmak için de son derece önemli ipuçları veriyor. Düşünen saz. Ben değerimi mekânda değil, düşüncelerimin düzeninde aramalıyım. Geniş topraklara sahip olmak da bir yarar sağlamaz. Evren, beni mekân aracılığıyla kavrar ve bir nokta gibi yutar: ben de düşünce aracılığıyla kavrarım onu. İnsan bir sa... tümünü göster