Ahmed Mithat Efendinin, yazınımızda polisiye romanın ilk örneği sayılan Esrâr-ı Cinâyât (Cinâyetlerin Sırrı) romanı, hem sürükleyici konusu, hem de yazarın kendisine özgü anlatımıyla dikkati çekmektedir. Bir gazetenin cinâyet haberiyle başlayan; zekî ve becerikli müstantik (polis detektifi) Osman Sabri, kılık değiştirme ustası olan yardımcısı Necmi ve kendisini halkın sesi olarak gören *** gazetesi yazarının çabalarıyla, yüksek düzeydeki bir görevlinin koruduğu kalpazan çetesinin ortaya çıkarılmasıyla sonuçlanan yapıt, yayımlandığı dönemde olduğu kadar bu gün de ilgiyle okunacak bir ustalıkla kaleme alınmıştır.Esrâr-ı Cinâyât: Ahmed Mithatın, polisiye roman türünde de usta bir yazar olduğunu kanıtlayan ürünü.
Ahmed Mithat Efendinin, yazınımızda polisiye romanın ilk örneği sayılan Esrâr-ı Cinâyât (Cinâyetlerin Sırrı) romanı, hem sürükleyici konusu, hem de yazarın kendisine özgü anlatımıyla dikkati çekmektedir. Bir gazetenin cinâyet haberiyle başlayan; zekî ve becerikli müstantik (polis detektifi) Osman Sabri, kılık değiştirme ustası olan yardımcısı Necmi ve kendisini halkın sesi olarak gören *** gazetesi yazarının çabalarıyla, yüksek düzeydeki bir görevlinin koruduğu kalpazan çetesinin ortaya çıkarılmasıyla sonuçlanan yapıt, yayımlandığı dönemde olduğu kadar bu gün de ilgiyle okunacak bir ustalıkla kaleme alınmıştır.Esrâr-ı Cinâyât: Ahmed Mithatın, polisiye roman türünde de usta bir yazar olduğunu kanıtlayan ürünü.
eğlenceli ve akıcı bir kitap, zamanına göre ileri fikirleri halka aşılama amacıyla yazılan bölümler o dönemin okurunun ufkunu genişletebilecek türden olsa da 21. yüzyılın okuru olarak ben fazla amatör buldum ve edebiyatta eğitme kaygısının aleni bir şekilde yapılması okur karakterime uymadığından çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. ve kitabın sonundaki yaptıklarının cezasını yeşilçamvari bir şekilde ödeyen karakterler gerçeklikten bayağı uzak geldi. bir cinayet romanı denemesi diyebiliyorum ancak.
331 sayfa