İnsanlar, hiçbir zaman içinde bulundukları zamandan hoşnut olmamışlardır. Bazıları geçmişe, bazıları da geleceğe kaçmış ve böylece kendilerini ve hayal dünyalarını tatmin yollarını araştırmışlardır. Materyalist ve pozitivistler, geleceği düşünüp geleceğin pembe dünyalarının hayaliyle, hâli değerlendirmeye çalışırken, biraz inancı olanlar da, hâli geçmişin sağlam temelleri üzerine bina ederek, ümitle azmin verdiği enerji ve kuvvetle geleceğin hülyalı maviliğine doğru koşmuşlardır. İşin en realistçesi ve dengeli olanı da bu olsa gerek. Zira biz, ne geçmişten, ne de gelecekten kopuk tek taraflı bir dünya kuramayız. Gelecek çok önemlidir ve onun bu önemine binaen, hâlin değerlendirilmesi de ayrı bir önem kazanır. Fakat geçmişi olmayan milletler için bunların ikisinin de önemi kalmaz, hatta söner-gider.
İnsanlar, hiçbir zaman içinde bulundukları zamandan hoşnut olmamışlardır. Bazıları geçmişe, bazıları da geleceğe kaçmış ve böylece kendilerini ve hayal dünyalarını tatmin yollarını araştırmışlardır. Materyalist ve pozitivistler, geleceği düşünüp geleceğin pembe dünyalarının hayaliyle, hâli değerlendirmeye çalışırken, biraz inancı olanlar da, hâli geçmişin sağlam temelleri üzerine bina ederek, ümitle azmin verdiği enerji ve kuvvetle geleceğin hülyalı maviliğine doğru koşmuşlardır. İşin en realistçesi ve dengeli olanı da bu olsa gerek. Zira biz, ne geçmişten, ne de gelecekten kopuk tek taraflı bir dünya kuramayız. Gelecek çok önemlidir ve onun bu önemine binaen, hâlin değerlendirilmesi de ayrı bir önem kazanır. Fakat geçmişi olmayan milletler için bunların ikisinin de önemi kalmaz, hatta söner-gider.