Flört denince kimimizde belli belirsiz bir tebessüm, kimimizde ise hafif bir kızgınlık ifadesi belirir. Her iki durumda da esas olan, tepkimizdeki hafifliktir; yani flört ya fazla ciddiye alınmayacak, gülünüp geçilecek harcıâlem bir uğraştır ya da kaçınılması gereken, ama ciddi bir mevzi savaşını da gerektirmeyen, hafif bir tehlike. Doğru, hepimizin hayatında, bu arzu edilmeyen oyunun cazibesiyle baş edemeyip kendimizi kaptırdığımız dönemler olmuştur, olmaktadır. Doğru, flört deneyimlerini hep asıl duruma giden yolda yaşanması zorunlu bir geçiş dönemi olarak düşünmüş ve böyle yaşamışızdır. Doğru, yaşarken değil de yaşadıktan sonra, yani geçiş tamamlandıktan ya da hüsranla sonuçlandıktan sonra geriye bakıp flört üzerine düşünmüşüzdür.Daha önce yayınlarımız arasından çıkan Öpüşme, Gıdıklanma ve Sıkılma Üzerinenin yazarı olan Adam Philips, bu kitabında delilik ölüm, öteki gibi ciddi şeylerle de flört ettiğimizin hatırlatarak, bizi bu hafife alma eğilimini sorgulamaya davet ediyor. Yalnızca cinsler arası beraberliklere yönelişte kat edilecek bir yol değil, bir insan, bir ideloji, bir hayat tarzı gibi bütün bağlılıklarımızdan kopuş riski ile yeni bir şeye bağlanma ihtimali arasında hayat boyu oynamak zorunda olduğumuz tehlikeli, ama haz verici bir oyun olarak flört üzerine düşünmeye çağırıyor. Flörtü bir kaza olmaktan çok hayatın asıl durumlarından biri olarak ele almaya, hatta hayatın bütününü yaşamla ölüm arasında bir flört deneyimi olarak yeniden anlamlandırmaya kışkırtıyor. Kısacası, flörte, belirsizlik ve kaos tehlikesinin olduğu kadar, olumsallığın ve özgürlüğün alanı olarak da bakmayı öneriyor.Ama bu kitap, flörtü savunmak için girişilmiş bir çabadan ibaret görülmemeli. Philipsin aşk, başarı, iyi ve kötü, depresyon, sapkınlık, suçluluk, transvestitlik gibi geniş bir etik, felsefi ve psikanalitik sorunlar dizisini pragmatik ve olumsal bir yaklaşımla yeniden ele aldığı bu on dokuz bölümde, kitabın iddiasız adının çok ötesinde, flört teması etrafında bütün bir 20. yüzyıl Avrupasının kültürel tarihiyle psikanalitik bir hesaplaşma çabası beliriyor. Bu tarihin yaşadığı ilk travmadan -Birinci Dünya Savaşı- günümüze, felsefeden psikanalize, resimden roman ve şiire, bu maddi kültüre katkıda bulunmuş onlarca insanın birbirleriyle, hayat tarzlarıyla, ölümle, ötekilerle ve içinde yaşadıkları çağla flörtlerinin bu ustalıklı anlatısında, Philipsin kendi hikayesi kadar kendi hikayenizi de bulacaksınız.
Flört denince kimimizde belli belirsiz bir tebessüm, kimimizde ise hafif bir kızgınlık ifadesi belirir. Her iki durumda da esas olan, tepkimizdeki hafifliktir; yani flört ya fazla ciddiye alınmayacak, gülünüp geçilecek harcıâlem bir uğraştır ya da kaçınılması gereken, ama ciddi bir mevzi savaşını da gerektirmeyen, hafif bir tehlike. Doğru, hepimizin hayatında, bu arzu edilmeyen oyunun cazibesiyle baş edemeyip kendimizi kaptırdığımız dönemler olmuştur, olmaktadır. Doğru, flört deneyimlerini hep asıl duruma giden yolda yaşanması zorunlu bir geçiş dönemi olarak düşünmüş ve böyle yaşamışızdır. Doğru, yaşarken değil de yaşadıktan sonra, yani geçiş tamamlandıktan ya da hüsranla sonuçlandıktan sonra geriye bakıp flört üzerine düşünmüşüzdür.Daha önce yayınlarımız arasından çıkan Öpüşme, Gıdıklanma ve Sıkılma Üzerinenin yazarı olan Adam Philips, bu kitabında delilik ölüm, öteki gibi ciddi şeylerle de flört ettiğimizin hatırlatarak, bizi bu hafife alma eğilimini sorgulamaya davet ediyor. Yalnızca cinsler arası beraberliklere yönelişte kat edilecek bir yol değil, bir insan, bir ideloji, bir hayat tarzı gibi bütün bağlılıklarımızdan kopuş riski ile yeni bir şeye bağlanma ihtimali arasında hayat boyu oynamak zorunda olduğumuz tehlikeli, ama haz verici bir oyun olarak flört üzerine düşünmeye çağırıyor. Flörtü bir kaza olmaktan çok hayatın asıl durumlarından biri olarak ele almaya, hatta hayatın bütününü yaşamla ölüm arasında bir flört deneyimi olarak yeniden anlamlandırmaya kışkırtıyor. Kı... tümünü göster
Karton Cilt, 268 sayfa
Eylül1997 tarihinde, Ayrıntı Yayınları tarafından yayınlandı