Çocukluğumun Ada'daki köşkte geçen yaz tatilleri dışında, ben hep bu beton apartmanların odalarında yaşamıştım. Beton odaların tavanları, önceleri çok yüksek ve kartonpiyerli iken giderek alçalıp, sadeleşmiş, odaların boyutları giderek küçülmüştü. Anneanneme ailesinden kalan avizelerin önce zincirleri kısaltılmış, sonra da onları dar odalardan, daha geniş ve yüksek tavanlı evlere terfi ederek bizimle yer değiştiren kişilere satmıştık. Anneannem, bizden eşyalarımızı satın alacak güce sahip o kişileri hep küçümsemişti nedense. O baygın yeşil gözleri ile bir devrin tüm ihtişamını görmüş ve yaşamıştı. Ben sadece ondan duyarak imrenmiş, özenmiş ve hayal etmiştim.
Türk öykücülüğünün en önemli iki ödülünü, 1995 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü'nü, 1996 yılında ise Sait Faik Öykü Ödülü'nü kazanmış bir başyapıt: Foto Sabah Resimleri...
Çocukluğumun Ada'daki köşkte geçen yaz tatilleri dışında, ben hep bu beton apartmanların odalarında yaşamıştım. Beton odaların tavanları, önceleri çok yüksek ve kartonpiyerli iken giderek alçalıp, sadeleşmiş, odaların boyutları giderek küçülmüştü. Anneanneme ailesinden kalan avizelerin önce zincirleri kısaltılmış, sonra da onları dar odalardan, daha geniş ve yüksek tavanlı evlere terfi ederek bizimle yer değiştiren kişilere satmıştık. Anneannem, bizden eşyalarımızı satın alacak güce sahip o kişileri hep küçümsemişti nedense. O baygın yeşil gözleri ile bir devrin tüm ihtişamını görmüş ve yaşamıştı. Ben sadece ondan duyarak imrenmiş, özenmiş ve hayal etmiştim.
Türk öykücülüğünün en önemli iki ödülünü, 1995 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü'nü, 1996 yılında ise Sait Faik Öykü Ödülü'nü kazanmış bir başyapıt: Foto Sabah Resimleri...
Hikaye okumayı roman kadar çok sevmiyor olsam da Foto Sabah Resimleri bu fikri kolaylıkla yerle bir edebildi :) Pek çoğumuzun bildiği Bir Kırık Bebek filminin hikayesini okumak izlemekten çok daha keyifliydi.. 2 hikayeye çok fazla bağlanamadan okumuş olsam da elbette ki Ayşe Kulin bu işi biliyor demekten kendimi alamıyorum.
İlk öyküyü okur, gece devam ederim diye elime aldığım kitabı, hangi ara bitirdiğimi anlayamadım. Dili çok akıcı, okurken zorlanmadım, sıkılmadım. Üç öykü ötekilerden açık ara sıyrılarak beni cezbetti. ''Foto Sabah Resimleri'' öyküsündeki gibi bir ananem olmasını o kadar çok isterdim ki. Öyle olmasa bile en azından beni önemsediğini hissettiren bir anneannem. Sanırım bu sebep, bu minik öyküye sıkıca tutunmamı sağladı. '' Duruşma'' başlığı altındaki hikaye ise ''herkes için adalet'' kavramının, arkasını sağlama alana adalet'e nasıl evrildiğinin kanıtı. 1996 yılında yazılmış ''Adil Düzen'' öyküsü ise çok ilginç. Şu an içinde bulunduğumuz keşmekeşliğin adeta ayak sesi. Adil Düzen öyküsü için bile olsa bu kitap okunmalı.
Kitabı hatırlamıyorum ama çok beğenmediğim aklıma geliyor...
http://hayaletkitaplar.blogspot.com/2013/02/ayse-kulin-foto-sabah-resimleri.html
Güzel öyküler.Sevdim hepsini.Zaten kalem güzeldi.En çok hoşuma gideni Çaya Gelen Konuk:)))
Hikaye okumak pek hoşuma gitmese de özellikle Kupon çılgınlığının olduğu 90 lı yılları anlatan hikayeyi beğendim
Kitap, ödülünü aldığı iki ustanın tarzını hatırlatırcasına Sait Faik’in sürrealizmi ve Haldun Taner’in yalın varoloşçuluğundan tatlar barındırıyor. İnsani duygulara ve hallere sadelikle dokunduran öykülerin fonunda Türkiye’nin yakın tarihi de kendini hissettiriyor.
Karton Cilt, 143 sayfa
Nisan2014 tarihinde, Everest Yayınları tarafından yayınlandı