GALAPAGOS, okuyucuyu bir milyon yıl geriye, İS 1986ya götürüyor. Basit bir gemi yolculuğu, aniden bir evrim macerasına dönüşmüştür. İnsanlığı yok oluşun eşiğine sürükleyen korkunç bir felaketten sağ çıkan küçük bir insan topluluğu Galapagos Adalarında mahsur kalır. Bu insanlar yepyeni ve tamamen farklı bir insan ırkının ataları olmak üzeredirler. Amerikanın büyük satiristi Vonnegut, dünyamıza baktığı zaman gördüğü hazin çarpıklıkları ve kurtarılmaya değen her şeyi bize eşsiz bir ustalıkla gösteriyor.
GALAPAGOS, okuyucuyu bir milyon yıl geriye, İS 1986ya götürüyor. Basit bir gemi yolculuğu, aniden bir evrim macerasına dönüşmüştür. İnsanlığı yok oluşun eşiğine sürükleyen korkunç bir felaketten sağ çıkan küçük bir insan topluluğu Galapagos Adalarında mahsur kalır. Bu insanlar yepyeni ve tamamen farklı bir insan ırkının ataları olmak üzeredirler. Amerikanın büyük satiristi Vonnegut, dünyamıza baktığı zaman gördüğü hazin çarpıklıkları ve kurtarılmaya değen her şeyi bize eşsiz bir ustalıkla gösteriyor.
Uzun süredir böyle elimden düşüremeden kitap okuyamıyordum. Ah ne desem hiç bilmiyorum, kelimeler kifayetsiz.
azar bize evrimi tersten anlatmış. İktisadi kıyametin eşiğindeki dünyadan Galapagos adalarına yolculuk etmesi beklenen kişiler hariç insan ırkının topyekün yok olduğu bir dünyadayız. Ama önce 1 milyon yıl önceye gidip artık suda yaşayan insanlardan çok farklı olan bu kara canlılarının sorunlarını ne oluşturuyor olabilirdi diye baksak? Koca beyinleri elbette.
Kült karakter Kilgore Trout'un oğlu Leon'un ağzından tanık oluyoruz hikayeye. Tüm detayları bir hayalet olduğu için biliyor Leon. Evrim mizahın esas unsuru ve bağlantılar yanlışlıklar komedisi tadında verilmiş okurlara. Ancak yeni bir ırkın ataları olacak insanlar bilgiden yoksun değiller, otomatik çevirmen ve alıntı makineleri olan Mandarax sıkılmalarını engelliyor. Trajikomik ironilerle, ördüğü kurgusunda kullanılan alıntılar gerçekten tam oturmuş ve göz dolduruyor. Çıkarımlar beton kadar sağlam, yazar hicviyle gövde gösterisi yapmış resmen. Freudyen çağrışımları bu kadar ustaca kullanması da ayrı bir tat katıyor kurgu katmanlarına.
İnsan ırkını evrim teorisi üzerinden eleştiren yazar, kolektif bilinçaltının dayatmalarını, evlilik, para hırsı, hoşgörüsüzlük, ırkçılık, konformizm ve elitizmi yerden yere vurmuş ama insan ırkının güzel yanlarını da verdiği alıntılarla yüceltmekten geri durmamış. İnsanın vahşiliğiyle, doğaya karşı duyduğu hınçla öyle güzel dalga geçmiş ki...
Eseri isterseniz fantezi ,( hayalet anlatıcımız dolayısıyla ) isterseniz bilim - kurgu, isterseniz insanlık eleştirisi, isterseniz hiciv yada eğer isterseniz hepsini birden bulabileceğiniz çok güçlü bir yazın olarak alabilirsiniz.
Arada güzel aktarılmış satırlar dışında nereye gittiği belli olmayan bir hikaye. Anlatımı keyifli, karakterler ilginç ama iz bırakacak kadar değil.
291 sayfa