42 DİLE ÇEVRİLEN ULUSLARARASI ÇOKSATAN
2020 GOODREADS YILIN EN İYİ ROMANI
“Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var,” dedi. “Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün…
Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?”
Nora Seed berbat halde. Kedisi öldü. İşinden kovuldu. Abisi onunla konuşmuyor. Kimsenin ona ihtiyacı yok. Art arda alınmış kötü kararların sonucunda bir kütüphanede buluyor kendini. Zamanın hiç akmadığı bir gece yarısı kütüphanesinde, sonsuz sayıda kitabın ortasında... Kitapların her birinde Nora’nın farklı bir hayatı yazılı. Başka kararlar verseydi yaşamış olabileceği hayatlar. Farklı kariyerler, farklı eşler, farklı arkadaşlar, farklı şehirler arasında gidip gelen Nora’nın aklı sorularla doluyor. Mutluluk sadece önemli sandığımız seçimlerde mi gizli? Yanlış giden her detayın sorumlusu gerçekten biz miyiz? Hayatı yaşanılır kılan ne? Yanlış bir karar insanın tüm hayatına mal olabilir mi?
İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden Matt Haig; Nora’nın pişmanlıklara, ihtimallere ve yeniden seçme imkânına dair çıktığı bu yolculukta, ona eşlik edecek okurlara sürükleyici ve insanın en temel sorunlarını konu alan bir kurgu sunuyor.
“Değişmesini istediğimiz bir dünyada hep birlikte sıkışıp kalmışken, tam zamanında yazılmış bir modern çağ masalı, günümüzün Şahane Hayat’ı.”
Jodi Picoult
“Kitapların yaşamı değiştirme gücünü kutlayan, içtenlikle ve mizahla yazılmış, baştan çıkarıcı bir roman.”
Sunday Times
“Matt Haig sözcükleri konserve açacağı gibi kullanıyor. Konserve de biziz.”
Jeanette Winterson
42 DİLE ÇEVRİLEN ULUSLARARASI ÇOKSATAN
2020 GOODREADS YILIN EN İYİ ROMANI
“Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var,” dedi. “Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün…
Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?”
Nora Seed berbat halde. Kedisi öldü. İşinden kovuldu. Abisi onunla konuşmuyor. Kimsenin ona ihtiyacı yok. Art arda alınmış kötü kararların sonucunda bir kütüphanede buluyor kendini. Zamanın hiç akmadığı bir gece yarısı kütüphanesinde, sonsuz sayıda kitabın ortasında... Kitapların her birinde Nora’nın farklı bir hayatı yazılı. Başka kararlar verseydi yaşamış olabileceği hayatlar. Farklı kariyerler, farklı eşler, farklı arkadaşlar, farklı şehirler arasında gidip gelen Nora’nın aklı sorularla doluyor. Mutluluk sadece önemli sandığımız seçimlerde mi gizli? Yanlış giden her detayın sorumlusu gerçekten biz miyiz? Hayatı yaşanılır kılan ne? Yanlış bir karar insanın tüm hayatına mal olabilir mi?
İngiliz edebiyatının önemli isimlerinden Matt Haig; Nora’nın pişmanlıklara, ihtimallere ve yeniden seçme imkânına dair çıktığı bu yolculukta, ona eşlik edecek okurlara sürükleyici ve insanın en temel sorunlarını konu alan bir kurgu sunuyor.
“Değişmesini istediğimiz bir dünyada hep birlikte sıkışıp kalmışken, tam zamanında yazılmış bir modern çağ masalı, günümüzün Şahane Hayat’ı.... tümünü göster
Yazar değişik bir bakış açısı katmaya çalışmış, yer yer güzel örnekleri olsa da hedefi tam olarak 12'den vurmuyor. Özellikle, örnek hayatlara geçiş yapmak, sonradan o hayata entegre olmak o hayatı yaşamakla eş değer olamaz. Yaşayarak, o süreci yaşayarak çıkarımda bulunabilir. Ayrıca, sonda bir anda her şeyin çözülmesi de çok gerçekçi olmamış.
Edebi şaheser? Alıp götüren bir roman? Zaman kaybı?
(Eser miktarda spoyler içerebilir!...)
Gece Yarısı Kütüphanesi'ni okumadan önce ve sonrasında, pek çok inceleme ve değerlendirme okudum. Yerlere göklere sığdıramayanından, zaman kaybı olduğunu söyleyenine kadar. İlk defa bir Matt Haig kitabı okuyan bir okur olarak methiyeler düzmenin veya yerden yere vurmanın cazibesine kapılmadan, elimden geldiğince objektif olmaya çalışacağım.
Kitabın konusu, içinde yaşadığı çevre ve ailesi taradından pek onay görmeyen, geçmişiyle pek barışık olmayan ve bugüne kadar pek çok pişmanlıklarla dolu bir hayat yaşamış olan Nora Seed'in, zaten kedisinin ölümüyle sarsılmışken işinden kovulması ve sosyal çevresinin iyice daralması nedeniyle hayatına son verme girişimi ve bunun sonrasında kendini içinde bulduğu fantastik olaylar zinciri. Bu zincirin merkezi de kitaba ismini veren, saatin hep 24.00 olduğu, içinde tamamı yeşil ciltli olan ve her birisi geçmişte kalan bir ukteyi yeniden yaşatan kitapların yer aldığı bir kütüphane. Kütüphane sorumlusu ise Bayan Elm.
İntihar denemesi sonrasında kendini bu kütüphanede bulan Nora, geçmişte kalan ancak kendisine derin pişmanlıklar yaşatan her bir dönemi, Bayan Elm'den aldığı farklı kitaplarla yeniden istediği gibi yaşamak ve mutsuzluğuna son verecek şekilde şekillendirme çabasına girişir. Ve nihayetinde Nora, tam olarak istediğini elde edemese de yeni farkındalıklar kazanır.
Nihayetinde bu kitabın ne kadar okumaya değer olduğu okuyucunun okuma motivasyonunun ne olduğuna bağlı. Amacınız öngörülemez bir kurgu, okurken sizi hop oturup hop kaldıracak bir akış ise evet, bu kitap beklentinizin altında kalabilir. Yok eğer "önemli olan estetik kalıplar değil, düşünsel ve fikirsel kazanım elde etmek" diyerek okumaya giriştiyseniz illa ki bu kitapta da değerli bulacağınız birtakım mesajlar bulabilirsiniz.
Başka bir dilden çevrilmiş olması, kendi algılama enstrümanlarımız, kitap okuma eylemine bakış biçimimiz (zaman geçirme, farkındalık elde etme, öğrenme, vb.) gibi filtrelerin söz konusu olduğu bir okumada kitabın ruhu tam olarak hissedilememiş veya aranan kıvam bulunamamış olabilir (Bu arada kitabın çevirisini de oldukça güzel bulduğumu ifade etmeliyim).
Gece Yarısı Kütüphanesi'ndeki kurgunun A'mak-ı Hayal adlı kitabı, ve 2006 yapımı Click adlı sinema filmini çağrıştırdığını söyleyebilirim. Amak-ı Hayal'deki Raci ve Aynalı Baba'yı Nora'ya ve Bayan Elm'e benzetmek mümkün. Ancak Amak-ı Hayal'de daha çok düşünce ve inanç sistemleri arasında bir gezinti söz konusuyken, bu kitaptaki hikaye, farklı olarak, zamanda yolculuk ve kelebek etkisi etrafında örüntülenmiş. Click adlı filmde ise bir geleceğe gitme hikayesi yer alıyor; bu açıdan bu filmle Gece Yarısı Kütüphanesi'nin daha çok benzeştiği söylenebilir.
Sonuç olarak; güzel ve okumaya değer bir kitap. Ancak daha güzelini, daha iyisini okumayı tercih ederim diyorsanız tabi ki bu sizin seçiminize ve becerinize kalmış.
Keyifli ve güzel okumalarınız olsun...
Kurgu bakımındanoldukça iyi. Son kısımlarında olay örgüsünü toparlıyor. Sadece Hugo adlı karakterin birden bire ortaya çıkıp ana karakterin paralel evrenleri dolaştığını hemen kavrayıp ortaya çıkartması bana saçma geldi. Bu yüzden akışı bozduğunu düşünüyorum. İntihar edenin geri dönüşünü konu edinen kitabın sonunu iyiye bağlaması oldukça güzel.
Kurgu ve tahmin edilebilirlik açısından zayıf olmakla birlikte güzel mesajlar barındıran ve umut veren tarzda bir roman. Aslında oldukça iyi bir konu ama fazla yüzeysel işlenmiş. Böyle bir ödül alabilecek güçte değil. Sade yazım dili ve basit mantığıyla akıyor. Bir Şey Öğrendim başlıklı kısım hem kitabı gayet güzel özetliyor hem de okuyana iyi geliyor.
Daha akilda kalici ve yapilan reklamdan dolayi daha yogun içerikli ve cilgin bir kitap beklemistim aslinda ben. Vermek istedigi mesaj guzel ama akis o kadar yavan ki o etkiyi tam veremiyor bence.
282 sayfa
domingo tarafından yayınlandı