Mecburiyet’te, ressam Ferdinand eşi Paula’yla birlikte ülkesindeki savaştan kaçarak İsviçre’nin doğasına sığınmıştır. Ne var ki hâlâ içi içini yiyor, her an o malum mektubun gelmesini bekliyordur. İsviçre’de özgürdür, ama bir türlü kendini özgür hissedemiyordur. Günlerden bir gün, ülkesinden gelen askerliğe çağrı tebligatı eline ulaştığında içinde bir mecburiyet hissi belirir. Ülkesinin girdiği bu kirli savaşta o da ölmeye “mecbur” mudur, yoksa İsviçre’de kalıp “özgür” olmaya devam etmeli midir?
Stefan Zweig yine en iyi bildiği şeyi yapıyor ve çelişkilerle dolu insan ruhunu bütün ustalığıyla gözler önüne seriyor. “Mecburiyet” pasifizme dair şimdiye dek yazılmış en güçlü metinlerden biri olmanın yanında, Stefan Zweig’ın kendi hayatıyla da şaşırtıcı paralellikler içermektedir.
Mecburiyet’te, ressam Ferdinand eşi Paula’yla birlikte ülkesindeki savaştan kaçarak İsviçre’nin doğasına sığınmıştır. Ne var ki hâlâ içi içini yiyor, her an o malum mektubun gelmesini bekliyordur. İsviçre’de özgürdür, ama bir türlü kendini özgür hissedemiyordur. Günlerden bir gün, ülkesinden gelen askerliğe çağrı tebligatı eline ulaştığında içinde bir mecburiyet hissi belirir. Ülkesinin girdiği bu kirli savaşta o da ölmeye “mecbur” mudur, yoksa İsviçre’de kalıp “özgür” olmaya devam etmeli midir?
Stefan Zweig yine en iyi bildiği şeyi yapıyor ve çelişkilerle dolu insan ruhunu bütün ustalığıyla gözler önüne seriyor. “Mecburiyet” pasifizme dair şimdiye dek yazılmış en güçlü metinlerden biri olmanın yanında, Stefan Zweig’ın kendi hayatıyla da şaşırtıcı paralellikler içermektedir.
"İnsanın tek bilmesi gereken, insan olduğu ve öyle kalmak istediğidir."
Ülkesinden patlak veren savaş sonrası kaçıp karısıyla İsviçre'de bir köyde yaşamaya başlayan bir ressamın ülkesine askere çağrılması ile başlayan süreç. İçsel çatışmalar , gitsem mi kalsam mi ? İnsanın iradesinin zayıf kaldığı anlar. Güce itiati uygun görüp kendini devlet otoritesi karşısında hiçbir şey sanmak. Ve de en nihayetinde savaşın gerçek yüzünü görüp tüm zincirleri kırmak ve kendini bulmak. Sadece 50 sayfalık olan bu kitap insanın kan ve gözyaşı karşısında , gerçek bir savaştan önce içindeki savaşla bogusmasini ve sonunda gelen galibiyetini anlatti. Sevdim.
Bir günde bitireyim fakat izi kalsın diyorsanız tavsiye edilir.
Kısa ama öz kitapları çok seviyorum. işte bu da onlardan biri. Stefan Zweig incecik kitaplara dünyanın duygularını sığdırmış, süper akıcı anlatım dili ve vermek istediği duyguları okuruna hissettiren bir üslup. Yazarın daha önce okuduğum kitaplarında da en fazla bir kaç karakter olmuştu, bunda da iki karakter var , evli bir çift. Savaş zamanı askere çağrılan ressam bir kocanın , aslında gitmek istememesi ve gitmeye duyduğu mecburiyeti anlatıyor kitap. Bu mecburiyetin ona yaşattığı içsel çatışma, eşinin "ya savaş ya ben" demesiyl iyice çıkmaza giriyor tabi. 56 sayfa hemencecik bitiyor, kesinlikle okunmaya değer.
yine bir Zweig kitabı tabiki yine çok sevdim...
Karton Cilt, 64 sayfa
2017 tarihinde, Zeplin Kitap tarafından yayınlandı