Göze Takılanlar

Aldanmak, biz Âdemoğullarının şifa bulmaz yaralarındandır. Ve ne gariptir, bizi en çok aldatan hep gözümüzün önünde olup bitenlerdir. Ben gördüğüme inanırım diyenlerin, inanmaları gereken şeyleri bir türlü göremediklerine şahit oluruz. Görmek göz kapaklarını aralamaktan çok daha karmaşık bir şeydir yani..Bir salkım söğütün, altın kalpli bir papatyanın, uçuşan güvercinlerin, toz toprak içinde misket oynayan pasaklı bir yumurcağın, turnaların, kâh yürüyen, kâh koşan, kâh bir meydanda öylece duran insanların, bir fotograf makinesinin objektifine düşen görüntüsü ile, bizim onları görmemiz arasındaki fark, görünenden ötesini görebilmektir. Gözümüze takılan herşeyden, bir pencere açıp; tıpkı, şu sayfalarda okumakta olduğunuz, kara ve eğri büğrü lekelerden, onların ifade ettiği mânâlara sızmak gibi gördüklerimizi okumaktır. Abdullah Aymaz, gözüne takılanları, gözüne takılıp kalmadan okumayı bilenlerden. Dalgadan önce kıyıya çarpan yakamozu, tepeden tırnağa giyinmeden önce, çiçeğe durduğunu ağaçların ve güneşi kapatmadan önce küçük bulutları gören birisi... Üstelik bununla da kalmayıp, okuduklarını yazıyor da. Onu Zaman Gazetesindeki köşesinden hepimiz tanıyoruz. Senelerdir, yazdığı, makaleler ve gezi notları, öyle sıradan gazete yazıları gibi, birkaç gün içinde rüzgâra binip toza toprağa karışacak cinsten değil. Bu yazıları gazete küpürleri olarak arşivimizin bir köşesinde de saklayamazdık. Okuyucularımıza iyi kitaplar sunabilmenin dışında, başka görevleri de yerine getirdiğimize inanıyoruz.

Aldanmak, biz Âdemoğullarının şifa bulmaz yaralarındandır. Ve ne gariptir, bizi en çok aldatan hep gözümüzün önünde olup bitenlerdir. Ben gördüğüme inanırım diyenlerin, inanmaları gereken şeyleri bir türlü göremediklerine şahit oluruz. Görmek göz kapaklarını aralamaktan çok daha karmaşık bir şeydir yani..Bir salkım söğütün, altın kalpli bir papatyanın, uçuşan güvercinlerin, toz toprak içinde misket oynayan pasaklı bir yumurcağın, turnaların, kâh yürüyen, kâh koşan, kâh bir meydanda öylece duran insanların, bir fotograf makinesinin objektifine düşen görüntüsü ile, bizim onları görmemiz arasındaki fark, görünenden ötesini görebilmektir. Gözümüze takılan herşeyden, bir pencere açıp; tıpkı, şu sayfalarda okumakta olduğunuz, kara ve eğri büğrü lekelerden, onların ifade ettiği mânâlara sızmak gibi gördüklerimizi okumaktır. Abdullah Aymaz, gözüne takılanları, gözüne takılıp kalmadan okumayı bilenlerden. Dalgadan önce kıyıya çarpan yakamozu, tepeden tırnağa giyinmeden önce, çiçeğe durduğunu ağaçların ve güneşi kapatmadan önce küçük bulutları gören birisi... Üstelik bununla da kalmayıp, okuduklarını yazıyor da. Onu Zaman Gazetesindeki köşesinden hepimiz tanıyoruz. Senelerdir, yazdığı, makaleler ve gezi notları, öyle sıradan gazete yazıları gibi, birkaç gün içinde rüzgâra binip toza toprağa karışacak cinsten değil. Bu yazıları gazete küpürleri olarak arşivimizin bir köşesinde de saklayamazdık. Okuyucularımıza iyi kitaplar sunabilmenin dışında, başka görevleri de yerine getirdiğimize in... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9756836229

Etiketler: deneme-inceleme

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

iamemre a.erden
2 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski