Kişilik kırılmalarının alabildiğine özgür dil arayışıyla yansıtıldığı coşkulu bir roman...Usta yazar, yazın adamı Adnan Binyazar bu roman için diyor ki:Güneş Hanım veya Kar, binlerce yıllık masal anlatımıyla beslenen dilsel beğeninin, insan çürümüşlüğüne getirdiği alaycı bir eleştiridir. Armağan Ethemoğlu, kalıplaşmış kurguların, anlatısal kuruluğun karşısına capcanlı bir insanlık dünyası sererek yerine getiriyor bunu...Bu romanda bir yanda gerçek dünya, öte yandan güneşin, bulutların, bibloların ve hayvanların da rol aldığı tuhaf ve oyunlu bir evren ele alınıyor. Her şey bu iki boyut arasında yaşanıyor... Armağan Ethemoğlu, bu gerilimli ve çok yönlü manzarayı; kimi yerde ironik bir anlatıma, kimi yerde ise coşkulu bir şiirselliğe kavuşturuyor.Şebinkarahisarda doğan Armağan Ethemoğlu, bir süre İstanbul Üniversitesinde hukuk ve bir süre de Berlin Teknik Üniversitesinde mimarlık okuduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Halen aynı bölümde dilbilim dersleri veriyor. Yazı yazmaya pek çok tutkunu gibi o da şiirle başladı. Sanatın hammaddesi imge, imgenin de ilk sahibi sözcük olduğuna göre, müzikten yontuya kadar tüm sanat yapıtlarının prototipinin bir proto-şiir olduğu görüşünde. Bu proto-şiire yazınsal alanda en yakın olan tür elbette ki şiir... Öykü biraz uzaklara gidiyor. Roman ise, daha da uzaklara... Bu uzaklaşma, yazarın denetimi altında kimi zaman bir kopma noktasına kadar ulaşsa bile, hiçbir zaman kopmuyor veya kopmamalı. Kopmakla kopmamak arasındaki böyle bir dengeyi sağlamak, belki de roman yazarını en çok yoran çabalardan birisi.Armağan Ethemoğlunun ilk uzak şiiri, yani romanı Telos Yayıncılık tarafından yayınlanan Son Masal... Güneş Hanım veya Kar, ikinci roman denemesi.
Kişilik kırılmalarının alabildiğine özgür dil arayışıyla yansıtıldığı coşkulu bir roman...Usta yazar, yazın adamı Adnan Binyazar bu roman için diyor ki:Güneş Hanım veya Kar, binlerce yıllık masal anlatımıyla beslenen dilsel beğeninin, insan çürümüşlüğüne getirdiği alaycı bir eleştiridir. Armağan Ethemoğlu, kalıplaşmış kurguların, anlatısal kuruluğun karşısına capcanlı bir insanlık dünyası sererek yerine getiriyor bunu...Bu romanda bir yanda gerçek dünya, öte yandan güneşin, bulutların, bibloların ve hayvanların da rol aldığı tuhaf ve oyunlu bir evren ele alınıyor. Her şey bu iki boyut arasında yaşanıyor... Armağan Ethemoğlu, bu gerilimli ve çok yönlü manzarayı; kimi yerde ironik bir anlatıma, kimi yerde ise coşkulu bir şiirselliğe kavuşturuyor.Şebinkarahisarda doğan Armağan Ethemoğlu, bir süre İstanbul Üniversitesinde hukuk ve bir süre de Berlin Teknik Üniversitesinde mimarlık okuduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Halen aynı bölümde dilbilim dersleri veriyor. Yazı yazmaya pek çok tutkunu gibi o da şiirle başladı. Sanatın hammaddesi imge, imgenin de ilk sahibi sözcük olduğuna göre, müzikten yontuya kadar tüm sanat yapıtlarının prototipinin bir proto-şiir olduğu görüşünde. Bu proto-şiire yazınsal alanda en yakın olan tür elbette ki şiir... Öykü biraz uzaklara gidiyor. Roman ise, daha da uzaklara... Bu uzaklaşma, yazarın denetimi altında kimi zaman bir kopma noktasına kadar ulaşsa bile, hiçbir zaman kopmuyor veya kopmamalı. Kopmakla ko... tümünü göster