Avrupa 16. yüzyılın başında, 30 yıl süren köylü ayaklanmalarıyla çalkalandı durdu. 13. ve 14. yüzyılların başkaldırılarını, 15. ve 16. yüzyılların şanlı ayaklanmaları takip etti. Tahtlar yıkılmış, komüncü kentler kurulmuştu; kiliseler yerle bir edilmiş, cephelerde kızıl bayraklar görünmüştü. Ama bu başkaldırıların tamamı kanla bastırıldı. İşte Campanellanın Güneş Ülkesi, yüzyıllar boyu süren bu ayaklanmaların manifestosudur. Mutlu bir altın çağ olduysa eskiden/ Neden gelmesin ki yeniden? diyen Campanellanın en önemli amacı, safsataya boğulmuş Kiliseyi dağıtmak ve onun yerine bütün dünyaya egemen olacak komüncü bir düzen kurmaktı. Campanellanın önerdiği düzen o gün için son derece radikaldir. Onun Güneş Ülkesinde kölelik yoktur; el emeği kutsanmıştır. Üretime, tüketime ve bilime olağanüstü önem verilir. Kendi kendine yeterli köylü komüncülüğü aşılmıştır. Bu kitap, biçimsel açıdan sadedir ama, düşün dünyasında Thomas Moreun Ütopyasından sonra en derin izler bırakmış çalışma olma şerefini ve ününü hâlâ korumaktadır.
Avrupa 16. yüzyılın başında, 30 yıl süren köylü ayaklanmalarıyla çalkalandı durdu. 13. ve 14. yüzyılların başkaldırılarını, 15. ve 16. yüzyılların şanlı ayaklanmaları takip etti. Tahtlar yıkılmış, komüncü kentler kurulmuştu; kiliseler yerle bir edilmiş, cephelerde kızıl bayraklar görünmüştü. Ama bu başkaldırıların tamamı kanla bastırıldı. İşte Campanellanın Güneş Ülkesi, yüzyıllar boyu süren bu ayaklanmaların manifestosudur. Mutlu bir altın çağ olduysa eskiden/ Neden gelmesin ki yeniden? diyen Campanellanın en önemli amacı, safsataya boğulmuş Kiliseyi dağıtmak ve onun yerine bütün dünyaya egemen olacak komüncü bir düzen kurmaktı. Campanellanın önerdiği düzen o gün için son derece radikaldir. Onun Güneş Ülkesinde kölelik yoktur; el emeği kutsanmıştır. Üretime, tüketime ve bilime olağanüstü önem verilir. Kendi kendine yeterli köylü komüncülüğü aşılmıştır. Bu kitap, biçimsel açıdan sadedir ama, düşün dünyasında Thomas Moreun Ütopyasından sonra en derin izler bırakmış çalışma olma şerefini ve ününü hâlâ korumaktadır.
Felsefi hayatıma girişimin ilk kitabıydı, ben pek beğenmedim açıkçası :)
Güneş ülkesi Campanella’nın günün birinde gerçekleşeceğini düşündüğü bir devlet düzenidir.. Güneş ülkesinde dile getirilen konu; toplumsal bir düzen düşüncesidir. Yazar temel olarak bu kitapta; toplu halde yaşayan insanların amacının genel yarar olduğu, özel bir mal mülkün olmadığı, çalışmanın bir zevk haline geldiği bir düzenden bahsetmektedir. Hayal etiği güneş ülkesi gerçekleşmemiştir.Sadece hayalda kalmıştır.İyiki de gerçekleşmemiş.
felsefi kitaplar okumayı sevenler için iyi kitap. Hatta okunması gerekir.
Olmayan bir dünyayı anlatmak kadar zor bir işi gayet güzel becermiş Campanella. Puan kırmamın nedeni Güneş Ülkesi'nde yani mutluluğun doruğa ulaştığı bir yaşam düzeninde bu düzene hiç uymayan bazen de aşırıya kaçan düşünce, fikir ve uygulamaların olması.
En bilinen ütopyalardan biri.
Campanella, özel mülkiyetin olmadığı bir devlet düzeni tasarlar. Gelgelelim özel mülkiyetin neden olmaması gerektiğini öyle garip şekilde açıklar ki özel mülkiyete olan sempatiniz artar neredeyse. Bir de burada da din adamları olmazsa olmazdır ve kadın erkek arasında eşitlikten tam olarak söz etmek mümkün değildir. Ama en büyük eleştirim bireylerin tamamen devlet düzeni için var olmasıdır. Campenalla' ya göre doğru işleyen bir devlet düzeninde bireyler de zaten mutludur ki bunu söylerken bireylerin tüm duygularını yok saymakta daha doğrusu bu duyguları da devlet eliyle kontrol etmekte, daha da doğrusu iyi bir düzen içinde zaten bireylerin başka türlü şeyler hissetmeyeceğini savunmaktadır. Ben buna kesinlikle katılmıyorum.
Benim çok sevdiğim, çok tuttuğum bir ütopya değildir lakin yazıldığı dönem ve yazarının yaşadıkları göz önüne alındığında son derece önemli bir eserdir.
bence sonuna kadar tek dünya devleti propagandasıydı.bir ara yazarın yaşasın illuminati diye aradan çıkıp bağıracağını bile düşündüm :) her şeyin ortaklaşa kullanıldığı,insanların düşünmediği,itiraz etmediği,devlet kontrolünde ürediği bilim kurgu bir dünya.ben keyifle okudum.
Hayal de kalmış ve hayal de kalmaya devam edecek bir ülkeyi hayal etmiş. Iyiki de hayal etmiş olduğu ülke hayal de kalmıştır.
Farklı bir bakış açısı ama uygulaması insan doğası açısından zor..