Günler birbirine eklenmekte tükenen şeyler değil. Hergün yağmur yağıyor burada ve hergün farklı yağıyor. Ucundan tuttuğum hiçbir şey yok. Sokakları saymazsak gidilecek fazla bir yerim de yok. Bu yokluklar ne kadar sürecek ve ne zaman yok olacaklar, bilmiyorum. Bildiğim tek bir gerçek var bu kahrolası uzaklıkta: Burada yağmur yağıyor beni anlıyor musun? Gerçekten? Sen dünyanın seni ilk gördüğüm yerinde öylece duruyorken; ben, ben nasıl bu kadar uzağa düşebildim.
............
Sen orada asırlarca durabilirdin öyle. Gözlerimin bakabildiği tek yönde. Kıpırdamadan. Dünya; kımıl kımıl, bulanık bir önemsizlikti o günlerde.
............
İnan bana lise yıllarında otobüs beklerken, ben hep seni bekliyordum.
...........
artık seni bırakıp kaçabilirim. Nereye mi? Bilmem. Sen nerede yoksun? Gittiğim her yerde varsın. Nasıl yetişiyorsun bilmiyorum bu kadar yere. Bu bilmediğim şeylerden sadece biri. Senin hakkında bilmediğim şeyleri sayarak bile ne kadar bilgili olduğumu gösterebiliyorum insanlara. İnsanlar mı kim? Bizimkiler canım. Rahatsız olma. Bak istersen ayaklarını bile uzatabilirsin. Ben bunca yıl kalbimi uzattım burnunun ucuna kadar da sen rahatsız oldun mu? Şimdi ben de senin ayaklarına katlanabilirim. Kalbimin geometrik biçimini kaybetmesi de önemli değil. Şimdi ağaçlara daha kolay çizebiliyorum onu. Dizaynı daha kolay oluyor. Anlıyor musun?
.............
Balta sapı odundan olur. Niye babalar çocuklarını odun görmek istiyorlar acaba? Ama haklılar... Odun para ediyor. Çocuğun kim faydasını gördü?
Günler birbirine eklenmekte tükenen şeyler değil. Hergün yağmur yağıyor burada ve hergün farklı yağıyor. Ucundan tuttuğum hiçbir şey yok. Sokakları saymazsak gidilecek fazla bir yerim de yok. Bu yokluklar ne kadar sürecek ve ne zaman yok olacaklar, bilmiyorum. Bildiğim tek bir gerçek var bu kahrolası uzaklıkta: Burada yağmur yağıyor beni anlıyor musun? Gerçekten? Sen dünyanın seni ilk gördüğüm yerinde öylece duruyorken; ben, ben nasıl bu kadar uzağa düşebildim.
............
Sen orada asırlarca durabilirdin öyle. Gözlerimin bakabildiği tek yönde. Kıpırdamadan. Dünya; kımıl kımıl, bulanık bir önemsizlikti o günlerde.
............
İnan bana lise yıllarında otobüs beklerken, ben hep seni bekliyordum.
...........
artık seni bırakıp kaçabilirim. Nereye mi? Bilmem. Sen nerede yoksun? Gittiğim her yerde varsın. Nasıl yetişiyorsun bilmiyorum bu kadar yere. Bu bilmediğim şeylerden sadece biri. Senin hakkında bilmediğim şeyleri sayarak bile ne kadar bilgili olduğumu gösterebiliyorum insanlara. İnsanlar mı kim? Bizimkiler canım. Rahatsız olma. Bak istersen ayaklarını bile uzatabilirsin. Ben bunca yıl kalbimi uzattım burnunun ucuna kadar da sen rahatsız oldun mu? Şimdi ben de senin ayaklarına katlanabilirim. Kalbimin geometrik biçimini kaybetmesi de önemli değil. Şimdi ağaçlara daha kolay çizebiliyorum onu. Dizaynı daha kolay oluyor. Anlıyor musun?
.............
Balta sapı odundan olur. Niye babalar çocuklarını odun görmek istiyorlar acaba? Ama haklılar... ... tümünü göster
152 sayfa
1997 tarihinde, Vadi Yayınları tarafından yayınlandı