1470li yıllar
Endülüs İslam Devletinin son demleri
Bir yeniçeri, Deliormanlı Poyraz
Endülüslü müstensihe, Amber
Âlim İmam Nasr
Şimdilerde dinine uzak düşmüş eski din adamı Geronimo
Yakılarak yok edilmekte olan bir medeniyet, çöküşü durdurmak için çıkılan soluk soluğa bir yolculuk, medeniyetin temel taşı kitapları kaçırıp çoğaltarak kurtarmaya çalışan gözü pek kahramanlar ve ansızın inen akşamın gölgesinde derinden derine yeşeren bir aşk
Mine Sultan Ünverden, bir medeniyet romanı, Hilalin İki Ucu: Osmanlı Endülüste.
1470li yıllar
Endülüs İslam Devletinin son demleri
Bir yeniçeri, Deliormanlı Poyraz
Endülüslü müstensihe, Amber
Âlim İmam Nasr
Şimdilerde dinine uzak düşmüş eski din adamı Geronimo
Yakılarak yok edilmekte olan bir medeniyet, çöküşü durdurmak için çıkılan soluk soluğa bir yolculuk, medeniyetin temel taşı kitapları kaçırıp çoğaltarak kurtarmaya çalışan gözü pek kahramanlar ve ansızın inen akşamın gölgesinde derinden derine yeşeren bir aşk
Mine Sultan Ünverden, bir medeniyet romanı, Hilalin İki Ucu: Osmanlı Endülüste.
kitaptan alıntı;
O'nu arzuluyorum. fani dünyanın imtihanlarına son verip beni artık yanına almasını ve kara toprağın altında kendi ruhundan üflediği bu zavallıya huzuru bağışlamasını diliyorum. yalnızlığımın O'nunla nihayete ereceğini öyle iyi biliyorum ki! sanki bu bana ezel bezminde vadedilmiş gibi kat'i bir his...
şu yeryüzünde binlerce senedir gelip geçen hükümranlıklar ne kadar ihtişamlı olursa olsunlar, aşkın iktidarı yanında hükümleri hiçtir. aşktır ezeli ve ebedi iktidar, hükmü hiç yitmeyen... tarihi yazan dahi hakikatte aşktır...
aşk kimi zaman bir güzelin billur yüzünde, kimi zaman bir dostun hoş sohbetinde, samimiyetinde, kimi zaman kendini tayin ettiğin vazifededir. âlimin dediği gibi; aşk bir türlüdür ya görüntüleri binlerce türlüdür... aşk kişiyi kendine bağladı mı fenalıklardan muhafazaya alır, yüreğini sıcacık eder, ahvâlini yumuşak kılar, çirkinlikleriyle o kişi pamuğa döner...
kendi dünyasında olmak iyidir Amber! kimse sizi rahatsız etmez. kendinize bir ağ örer, kozanızda yaşarsınız. öyle ki çoğu zaman ne hissettiğinizi kelimelere dökmeye bile üşenirsiniz...
Eflatun dedikleri feylesof diyordu ya ''aşk ilahi bir deliliktir...''
bir gizli hazineydi ve ancak Bir'e olmalıydı aşk! gönül yalnızca Allah'ın evi olmalıydı. O'ydu varlığımın her hâline itibar eden, yarattığı bir insanoğlu olarak beni gerçekten seven.... Hak'tan başkasına takılan kişi, hakiki sevgiliden perdelenir ya, Yaradan da beni böyle mi sınamıştı?
Mine Sultan Ünver'in üçüncü ve son kitabı. İlk kitabı 'Nar-ı Aşk' ı okuduktan sonra çok beğenmiştim. Sonra yazarı takip etmeye başladım ve çıkardığı diğer kitaplarını da okudum. Onun kadar olmasa da İskender Pala tarzında yazıyor. Osmanlı dönemindeki olaylara ışık tutarak hem bizi bilgilendiriyor hem de aşkla dokuyarak duygudan duyguya sürüklüyor. Beğendiğim bir yazar. Yeni kitaplar çıkarmasını bekleyeceğim.
Mine Sultan Ünver'in sıkılmadan okuyabileceğiniz, masalsı, sade anlatımlı, oldukça akıcı bu yeni romanını da zevkle bir solukta okuyacaksınız. Aşkla işlenmiş tarihi bir roman ancak bu kadar anlaşılır ve sürükleyici olabilir. Bu kitapla tarih okumayı daha çok sevecek, Endülüs tarihine farklı bir bakış açısıyla bakacaksınız. Hilalin İki Ucu’nda Mine Sultan Ünver macerayı, aşkı ve tarihi muhteşem bir anlatımla iç içe yoğurup okuyucuyu etkilemeyi başarıp, kitabın içine çekmeyi başarmış.
Fatih Sultan Mehmed'in Endülüs'te zor durumda bulunan müslümanlara yardım etmek amacıyla neler yapılabileceğini anlamaları için bir grup yeniçerisini yollayıp oradaki durumu araştırmalarını istemesiyle başlayan heyacan sayfalar ilerledikçe daha da artıyor.
Romanı satır satır okurken kardeşin kardeş kanı döküldüğü yerlerde içiniz yanacak, üzülecek, iki oğlu ile birlikte kocası tarafından terk edilmiş güzel ve genç bir kadının kendini kitaplara ve kitap yazıcılığına vermesi, esir düşüp idam edilecekken Osmanlı yeniçerileri tarafından kurtarılması ve onlara yardım etmesi, yakılmaktan kurtarıp gizli bir yerde sakladığı kitapları yeniçeriler aracılığı ile İstanbul'a göndermesi ve genç ve güzel dul Amber'le Osmanlı yeniçerisi Deliormanlı Poyraz arasında yavaş yavaş gelişip derinleşen aşkın beşeri aşktan ilahi aşka yönelişi macera ve heyecan dorukta bir şekilde anlatılması insanı derinden etkileyip kitaba bağlıyor. Böylelikle biraz sonra ne olacak merakı içinde kitap ellerinize yapışıp kalıyor.
Romanın ifadesi ile "Batıda iz bırakan doğu güneşi" Endülüs'ün iktidar hırsı yüzünden kardeşler arasında çıkan kavga sonucu müslüman halkın birbirine düşmesi ve günden güne Endülüs’ün zayıflaması sonucu Kastilya Krallığı (İspanya) tarafından yıkılarak yok edilmesi akıcı ve sürükleyici bir dille film tadında anlatılmış.
Kitapta Endülüs Emevileri'nin bilim, sanat, edebiyat ve yaşam tarzı gibi konularda dünyada ilkleri gerçekleştirdiğini ve tüm dünya medeniyetlerine bu konularda beşiklik ettiğini öğrendikçe hayrete düşüyor insan. Örneğin; Nobel ödüllü Fransız Fizikçi Pierre Curie şöyle der, “Endülüs’ten bize otuz kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kalmış olsaydı, çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olurduk.” MESUT SOLMAZ
Karton Cilt, Timaş, 224 sayfa
10Ocak2013 tarihinde, Timaş tarafından yayınlandı