1970 yılının Eylül ayında, dünyanın merkezi olma şerefi için yarışan iki mekân vardı: Londra’daki Piccadilly Circus ve Amsterdam’daki Dam Meydanı... 1970 yılının Eylül ayında uçak biletleri ateş pahası olduğundan uçakla seyahat ancak elit kesim için mümkündü. Gençlerden oluşan muazzam bir kitle içinse durum farklıydı. 1970 yılının Eylül ayında dünyaya kadınlar hükmediyordu… Genç hippi kadınlar demek belki daha doğru olur...
1970 yılının Eylül ayında herkesin paranormal güçleri vardı, olmayanlar da sahip olma yolundaydı…
1970 yılının Eylül ayında, yazarlık hayalleri kuran Paulo, özgürlük peşinde dünyayı dolaşırken Karla’yla karşılaşınca ikisinin de yaşamı kökten değişecekti; Peru’nun kayıp şehirleri, Brezilya’nın zindanları, Amsterdam’ın arka sokakları, İstanbul’un çarşıları bir bütünün parçaları haline gelecekti…
Paulo Coelho’nun kendi yaşamöyküsüne belki de en yakın eseri Hippi, başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanan barışçıl bir neslin arayış ve dönüşüm öyküsü.
1970 yılının Eylül ayında, dünyanın merkezi olma şerefi için yarışan iki mekân vardı: Londra’daki Piccadilly Circus ve Amsterdam’daki Dam Meydanı... 1970 yılının Eylül ayında uçak biletleri ateş pahası olduğundan uçakla seyahat ancak elit kesim için mümkündü. Gençlerden oluşan muazzam bir kitle içinse durum farklıydı. 1970 yılının Eylül ayında dünyaya kadınlar hükmediyordu… Genç hippi kadınlar demek belki daha doğru olur...
1970 yılının Eylül ayında herkesin paranormal güçleri vardı, olmayanlar da sahip olma yolundaydı…
1970 yılının Eylül ayında, yazarlık hayalleri kuran Paulo, özgürlük peşinde dünyayı dolaşırken Karla’yla karşılaşınca ikisinin de yaşamı kökten değişecekti; Peru’nun kayıp şehirleri, Brezilya’nın zindanları, Amsterdam’ın arka sokakları, İstanbul’un çarşıları bir bütünün parçaları haline gelecekti…
Paulo Coelho’nun kendi yaşamöyküsüne belki de en yakın eseri Hippi, başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanan barışçıl bir neslin arayış ve dönüşüm öyküsü.
Arka kapağını okuduğum an beni aşina olduğum bu kültüre (felsefeye) geri çekti. Unutmuş olduğum pek çok şeyi bana yeniden hatırlattı, tekrar unutacağımı sanmıyorum.
Coelho'ya yön vermiş olayları ve kişileri öğrenmek ona bakış açımı tam tersine çevirdi. Simyacı benim için anlamsızdı ve gereğinden fazla yüceltildiğini düşünüyordum, şimdiyse Hippi'den öğrendiklerimi aklımda bulundurarak tekrar okumam gerektiğini düşünüyorum.
Aklımda bir soru var: Bu kitabı yazarken, okuyanlardan birinin Karla olması olasılığı aklında var mıymış?
Sürükleyici bir kitap.
Coelho severlerin etkileneceği türden bir kitap.
Biraz daha uzun mu olmalıydı ya da bir şeyler eksik mi kaldı bende bilemiyorum ama hemen bitti gibi geldi. :)
Paulo Coelho’yu bana sevdiren kitap. Okuyalı aylar oldu. Ne zaman yeni bir kitaba başlayacak olsam yüreğimin bir yeri ‘Keşke kitabı unutsam da tekrar baştan okusam’ diyor.
Kitapta anlatılan felsefî hikâyeler, Paulo Coelho'nun şimdi tarih olmuş Habertürk gazetesinde hafta sonları yazdıklarından çok farklı değil.
Güzel bir kitaptı. Daha önceleri yazmış olduğu bir kitapla kıyaslamadan okudum. O seviyede bir eser beklemedim yani.
Not: Yemeği sanırım Beylerbeyi'nde yediler.
Gayet güzel, lezzetli bir kitaptı. Coelho'ya ilgi duyanlar çok sevecekler. Kitapla ilgili beğenmediğim tek şey Karla karakterinin biraz yüzeysel anlatılması daha derin ve daha ayrıntılı bilgilere sahip olabilseydik Karla ile ilgili her şey daha da bütünleşecekti fakat başka bir açıdan bakarsak belki yazarda bu kadar bilgiye sahipti Karla ile ilgili. Sonuç olarak tam kumların üzerinde, güneş eşliğinde iyi gidecek bir kitap ben sonbaharda okuma hatasına düştüm siz düşmeyiniz yazın en sıcak zamanda okuyunuz efendim.
Karton Cilt, 264 sayfa
2018 tarihinde, Can Yayınları tarafından yayınlandı