Uğruna savaştığı adaletin pençesinde kalmak mı, yoksa onu alev alev saran tutkuya esir olmak mı?
Muhafızlar arasında soğukkanlılığı ve gizli görevlerdeki ustalığından dolayı "Yılan" lakabı ile anılan Lachan MacRuair'i güvenilmesi zor biridir. Sadakatini yıllar önce yitirmiş, kayıtsızlığı ise acı bir ihanetle mühürlenmiştir. Ancak Lachan, Bella MacDuff'ı kaçırıp onu kralın taç giyme törenine ulaştırmakla görevlendirildiğinde her şey değişir. Kibirli görünümüyle kontes, onun yeniden aşık olmama yeminini tehlikeye atacaktır.
Tutkulu ve fedakar bir kadın olan Bella, tacı Bruce'a giydirerek hem İngiltere kralına hem de kocasına meydan okuyunca bunun bedelini ağır bir şekilde öder. Kızını ondan uzaklaştırırlar, artık kısıtlanmış olan özgürlüğü de elinden alınmıştır. Barbarca mahkum edildiğinde çocuğunu geri almak için tüm varlığını ortaya koyar, ne var ki bu, çelik bakışlı acımasız savaşçıya ruhunu açmak anlamına gelecektir.
Uğruna savaştığı adaletin pençesinde kalmak mı, yoksa onu alev alev saran tutkuya esir olmak mı?
Muhafızlar arasında soğukkanlılığı ve gizli görevlerdeki ustalığından dolayı "Yılan" lakabı ile anılan Lachan MacRuair'i güvenilmesi zor biridir. Sadakatini yıllar önce yitirmiş, kayıtsızlığı ise acı bir ihanetle mühürlenmiştir. Ancak Lachan, Bella MacDuff'ı kaçırıp onu kralın taç giyme törenine ulaştırmakla görevlendirildiğinde her şey değişir. Kibirli görünümüyle kontes, onun yeniden aşık olmama yeminini tehlikeye atacaktır.
Tutkulu ve fedakar bir kadın olan Bella, tacı Bruce'a giydirerek hem İngiltere kralına hem de kocasına meydan okuyunca bunun bedelini ağır bir şekilde öder. Kızını ondan uzaklaştırırlar, artık kısıtlanmış olan özgürlüğü de elinden alınmıştır. Barbarca mahkum edildiğinde çocuğunu geri almak için tüm varlığını ortaya koyar, ne var ki bu, çelik bakışlı acımasız savaşçıya ruhunu açmak anlamına gelecektir.
Çok iyidi. Vayyy diyorum...Bayıldım keşke daha çok puanım olsaydı..Monica Mccarty giderek daha iyi yazıyor..Kurgu yeteneği muhteşem...Hikayeyi oya gibi işledi.İmkansız gibi görünen azim ve inanç sayesinde başarıldı..
Çok büyük savaşlar vardı bu romanda. Taht kavgaları,var olma savaşı,yeniden doğma savaşı..
Roman yazarın Highland Guard serisinin 4.kitabı..Serinin 9.Kitabı yayınlanmış durumda..Seri 1307-1308 yıllarında Robert Bruce'in İskoçya'nın bağımsızlık savaşları zamanında geçiyor. Her bir kitabında İskoçya Muhafız Alayı'ndaki görevli savaşçıların maceralarını yazmış yazar. Ve yazarken de gerçek İskoçya Tarihine oldukça sadık kalacak şekilde kurgulamış.
Monica McCarty'nin kitaplarını okurken bir yandan da İskoçya tarihini de öğrenmiş oluyorsunuz.Hikayelerin hepsinde de tutkulu ve duygusal aşkları da okuyup adeta yaşamış oluyorsunuz.
Kitabın sonun da yazarın araştırma notları var. Nereden araştırıp öğrendiğini de bizlerle paylaşıyor..Sayesinde tarihin tozlu yapraklarında kalan kahramanlar tekrar hayat buluyor.
Okuduğum son kitap da İskoç Muhafız Alayındaki Yılan lakaplı Lachlan MacRuairi'nin hikayesi var..
Serinin ilk kitabında muhafız alayının lideri ve kılıç ustası Lider lakaplı Tor MacLeod ikinci kitapda ise Şahin lakaplı denizci ve yüzücü Erik MacSorley 3.Kitap da İzci lakaplı Arthur Campbell'in hikayesini okumuştuk..
İhanet romanın da bu üç muhafızın da olduğu sahneler mevcuttu..Bazı yerlerinde çok ciddi bazı yerlerine de oldukça mizahi yönünden güzel sahneleri vardı.
Serinin diğer kitaplarından daha çok sevdim bu macerayı.. Kitap da ki ana karakterler kelimenin tam anlamı ile hayatın sillesini yemiş karakterlerdi...İkisin de kaderi İskoçya Kralı'nın emri ile birbirine bağlanır...Lachlan Robert Bruce tarafından Bella'yı kaçırıp taç giyme törenine getirmesi ile görevlendirmiştir..
Roman Leydi İsabella MacDuff'ın Berwick Kalesinin avlusunda kafes içindeki görüntüleri ile başlar..
Hafızalara kazınacak görüntü bence..
İskoç Muhafız Alayı hikayesi pusu, casusluk,adam kaçırma, karanlıkta önünü görebilme konusunda başarılı,kimseye görünmeden bir yerlere girip çıkmayı başaran,yılan gibi esaretten sıyrılan Lachlan MacRuairi ile devam ediyor. Lachlan'ın annesini bile en yüksek fiyatı verene satacağı,kendi karısını öldürdüğü,kara taş kalpli olduğu,klanını yüzüstü bıraktığı, vicdanının ahlak anlayışının ancak lakabı olan bir yılan karar olduğu söylenir. Önce ki kitaplarda iyi bir imajı yoktu.
Lachlan'ın annesi babasının baskınlarından birinde görüp kaçırdığı galli bir prensesdir. Annesi daha fazla gayrimeşru çocuk doğurmaya dayanamayıp en küçük kardeşini doğurduktan sonra intihar etmiştir. Çocuklarını ise hizmetçiler büyütmüştür. Annesi babasına bir daha erkek çocuğu olmasın diye beddua ederek ölmüştür. Ve babası da yasal bir erkek varis bırakamamıştır. Klan toprakları yasal olarak Adalar leydisi Christina'a gitmiştir. Ama Lachlan klan lideridir fakat gayrimeşru olduğu için bu unvana yaraşır topraklara sahip değildir. Bir MacDougall olan şımarık güzel karısı ondan sıkılıp daha varlıklı birini bulunca erkek kardeşi Lomlu John'u Lachlan'ın kendisine ihanet edeceğine inandırmıştır.Tüm adamlarının öldüğü katliamdan sadece kendisi kurtulmuştur. Lachlan kendisini bir hapishaneden diğerine nakledilirken bulmuş, ihanet suçu yüklenmiş ,hain ilan edilmiş mal varlığı elinden alınmış, başka bir adamla evlenen karısını öldürmekle suçlanmış, asi ilan edilmiştir. Bu yüzden en iyisinin gitmek olduğunu düşünüp klanından ayrılıp paralı asker olarak çalışmaya başlamıştır. Karısının ihaneti güven konusunda ona bir ders vermiştir bu yüzden kimseye güvenmez. Robert ile savaşmayı ise borçlarını ödemek için kabul etmiştir. Robert the Bruce'un emriyle yeni görevi ise Kontes Bella MacDuff'ı kaçırmak ve Bruce'un taç giyme törenine yetiştirmektir.
Bella on beş yaşındayken babası yaşında ki Buchan Kontu John Comyn ile evlenmiştir. Güzelliği tüm erkeklerin dikkatini çektiğinden kocası nedensiz yere sürekli ihanet ettiğine dair suçlamalarda bulunmuştur. Onu vurmuş peşinde hep muhafızlar ile gezmesini sağlamıştır. Kocasının yaşadıklarına katlanmış ve hep ondan kurtulacağı günün hayalini kurmuştur. On iki yaşında bir kızı vardır. Kocası Bruce'ların en dişli rakibi düşmanıdır. Bu yüzden kocası kuzeni kızıl Comyn 'i öldüren Robert'ı tahtta görmek istemez.
İskoç Kralına taç giydirebilme yetkisi MacDuff'lar'dadır. Erkek kardeşini Kral Edward mahkum ettiğinden onun yerine krala ve kocasına karşı gelip taç takmak için gitmeye karar verir. Onu almaya gelen Lachlan ve adamları ile kızını alamadan gitmek zorunda kalır. Peşinde olan kocasına rağmen yolculuğu zorluda olsa bitirip Robert'a taç takar. Fakat savaş bitmez ve dört ay sonra Robert'ın karısı, kızı, kız kardeşleri ile kaçmak zorunda kaldıklarında onlara eşlik eden yine Lachlan olur.
İkili birbirinden nefret ediyor gibi görünse de aslında büyük bir çekim vardır. Hatta korsan ,hain, acımasız, katil olarak bilinen Lachlan Bella'ı kıskanmaya başlar.
Zorlu yolculuk her şeye rağmen devam ederken yakalanırlar. Bella ve Robert'ın küçük kız kardeşi bir kafeste hapsedilir. Diğer kadınlar manastıra, ev hapsine gönderilir. Bella asi olarak damgalanıp, ihanetten suçlu bulunur asılacaktır ama kurtarma girişimleri başarısız olan Lachlan tabi ki kurtarmak için mücadeleye devam eder ve iki yıl sonra kurtarmayı başarır. Bu sürede Bella'nın kocası da ölmüştür. Savaşlar, mücadeleler, yolculuklar, kaçma, yakalanma, duygulardan kaçma, ayrılamama, ihanet, arada ki aşk derken bir dolu bilgi ile kitap bitiveriyor.
İlk kitapta Tor'un kız kardeşini Lachlan'ın erkek kardeşi kaçırmış ve kardeşi ile ilgili söylediği uygunsuz sözlerden dolayı Tor neredeyse Lachlan'ı öldürecekti. Oda Tor'un hayatını kurtarmıştı. Erik ile de kuzen. Neredeyse herkes ile bir bağlantısı var ve en merak ettiğim savaşçılardan biriydi. Ve asla göründüğü gibi biri değil.
Bella'nın o boyun eğmezliği, mücadelesi muhteşemdi. Altı yıl sonra ki iki oğulları kızları ve Bella'nın büyük kızı ile olan final, büyük oğullarına şahinin adı Erik'i vermeleri o bölüm harikaydı. Bu serinin hayranıyım her kitap birbirinden güzel, diğer kitaplarda ki karakterleri de okuyabilmek ayrı bir güzel. Kitapta heyecan hiç eksik olmadı hiç sıkmadı. Diğer kitapları umarım okuyabiliriz.
https://illekitap.blogspot.com/2020/11/monica-mccarty-ihanet-highland-guard-4.html
Çok sevdiğim yazarlardan biri olan Monica McCarty'nin Highland Guard Serisi'nin 4. kitabı İhanet yorumuyla geldim. Bu kadının kitaplarına bayılıyorum. Aşkı, savaşı, arkadaş ilişkilerini ve birbirlerine olan inanç ve bağlılığı o kadar güzel anlatıyor ki okurken kitabı elinden bırakamıyorsunuz. Ben de bırakamıyorum.
12 kitaptan oluşan Highland Guard serisinin 4. kitabıydı bu ve seride toplamda 12 kitap var. Nemesis Kitap hızlı bir şekilde seriyi çıkarıyor bu yüzden okumadıysanız deneyebilirsiniz. Bence mutlaka denemelisiniz de... eğer historical romans seviyorsanız zaten kaçırmanız hata! :)
Bilmeyenler için kısaca söyleyeceğim, Monica McCarty kurguya aldığı hikayeleri gerçekliklere dayanıyor. Yani karakterler, olaylar gerçekliği olan tarihi bilgileri ve bunları kurgulaştırıyor. Böylece kitaplarında hem tarihi detaylara dair bilgi verirken hem de savaşın acımasızlığıyla aşkı çok güzel harmanlıyor. Bu yüzden denemelisiniz de :)
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; ilk kitaptan beri tanıdığımız ve Bruce'un özel askerleri Muhafız Alayı (Highland Guard) ekibinin yılan lakaplısı Lachlan, bir sonraki görevi Bruce'a tacını giydirmek için Kontes Isabella McDuff'ı getirmektir. Ancak bu görev oldukça zorludur çünkü Isabella hem çok güzel, etkileyici ve çekici bir kadın olmanın yanında kocası İngiltere Kralı'nın müttefiklerinden biridir. Bella hem kocasına hem de kocasının bağlı olduğu ülkeye ihanet ederken peşlerinden gelen adamlar, hain olarak gösterilmektedir. Lachlan, Bella'yı Bruce'un taç giymesine yetiştirip ardından da onu Norveç'e kaçıracaktır ancak olaylar hiç de planladıkları gibi gitmemektedir. Çünkü ihanete uğrayıp yakalanırlar ve Bella tutsak edilir tıpkı Lachlan gibi... Lachlan küçük ve karanlık bir hücreye hapsedilirken Bella önce bir kule odasına sonra da kulede sallandırılan bir kafese hapsedilir. Lachlan'ın yapılan bu ihanetten öcünü almak istemektedir. Bir de Bella'yı tutsaklıktan kurtarmak... bir de bütün bu çabaların yanında kalbine de sahip olması gerekiyor çünkü kalbinde yavaş yavaş Bella'nın aşkı filizleniyor... Verdikleri savaş çok ağırken bir yandan da aşkları için savaşmak zorundalardır.
Öncelikle Lachlan'ın geçmişi neden böyle bir adam olduğunu ortaya çıkardı. Cidden geçmişi geleceğindeki adamı yarattı. Gerçi bu adam tam da Bella'ya göre bir adam oldu ya neyse ;)
Bella'nın göze aldıkları, inançları uğruna atıldığı hamleler kadına olan hayranlığımı doruk noktasına çıkardı. Cidden inançları uğruna aldığı cezalar, kızıyla sınanması, kızını kaybetme noktasına gelmesi... baş etmek zorunda kaldığı sorunlar... her şey karşısında güçlü ve gururlu duruşu hayranlık duyulmasına neden oluyordu.
Hele ki o kafese kapatılacağı zaman güçlü, gururlu ve dik başlı gitmesi aferin kızım sana dedirtti. Kafeste geçirdiği sürelerin sonunda da güçlü duruşu çok iyiydi. En son kızı uğruna göze aldıkları da çok güzeldi.
Bella'nın inançları, yaptıkları, duyguları ve attığı her adım o kadar güzel anlatılmıştı ki okurken yaşıyormuş gibi hissettim.
Lachlan'ın da eski eşi yüzünden uğradığı ihanet sonrasında Bella gibi bir kadını tanıması onun duygularını harekete geçirtti. Onca zamandır korkusuzca savaşması, zaafı olmaması sonucunda böylesine güçlü bir kadının varlığı Lachlan'ın duygularını harekete geçirtti. Çok iyiydi o satırlar.
Bütün o kovalamaca, hapsedilmeleri, savaş sahneleri çok güzel anlatılmıştı.
Serinin diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitapta da diğer karakterleri yani muhafızları okumak çok güzeldi. Lachlan'ın yılan olarak anılması, sanki ekibine güvenmiyormuş gibi tavırları, onlardan biri değilmiş gibi içine kapanık ve yalnız olmak istemesi sonucunda onların her seferinde ekibin onun yanında olması çok iyiyi. Gerçi Lachlan'da onları asla zor durumayken yalnız bırakmıyordu.
Norveç'e kaçacakları zaman yangın çıkınca arkasında adamlarını bırakmadan yanına gitti ve onu kurtardı. Aynı şekilde de Lachlan hapsedildiğinde Tor ve Eric'in boy göstermesi süperdi. Bu ekip birbirleri için her şeyi yapabilecek modda olmalarına bayılıyorum.
Ayrıca bir bölüm vardı, Bella kızını görmek için kalabalığın arasına girdiğinde Bella'nın yanında Seton vardı ve Bella'nın kızı Joan, Seton'a fazla ilgili göründü gibi geldi. Açıkçası sanki aralarında bir şey olacakmış gibi hissettim ve dayanamadım Seton'un kitabına baktım ve evvetttt :D ikisi çift olacaklar ve ne yazık ki serinin son kitabı yani 12. kitap çıkana kadar biz bu hikayeyi okuyamayacağız. :( heyecanla bekleyeceğiz.
Kitabın son bölümü çok güzeldi. Çok sevdiğimi söylemeliyim. Lachlan gibi bir adamı baba olarak görmek muhteşemdi. İstemsizce bir sırıtma oldu yüzümde ve öyle okudum kitabı.
Serinin 4. kitabını da bitirdim ve sırada 5. kitap var ama her ay 1 tane okumaya çalışıyorum çünkü ne bu seri bitsin istiyorum ne de yazarın kitapları bitsin...
Açıkçası kötü bir aşk romanı okudum ve ardından bu kitabı okumak ilaç gibi geldi. Şiddetle tavsiye edeceğim kitaplardan biri. Benim için 5 üzerinden 5 lik bir kitaptı.
karısının ihanetine uğrayıp tüm adamlarının kaybeden esaret altında tutulduktan sonra kaçıp İskoç kralının muhafızlarına katılan Laclan ile Tacı Bruce'a giydirerek herkese meydan okuyan İsabella'nın hikayesi.
Her ikiside birbirinden yaralı. Laclan kendini herkesten çeken tek isteğinin kaybettiği adamlarının ailelerine yardım edip sakin bir yaşam kurmak olan ama bunları yaparken hep kendini bir savunmada tutan biri. İsabella ise küçük yaşta evlendirilip kocasının türlü eziyetlerine boyuneğmek zorunda kalan ama buna rağmen elini taşın altına sokmaktan çekinmeyen birkadın.
Kitabın ilk bölümünde ikisinin tanışmaları ve İsabella'nın esareti konu ediliyor. tek dayanağı ise geride bıraktığı kızı. İki sene boyunca esaret altında önce bir kafeste sonrada bir kulede hapsediliyor. Onun bu durumuna iki senedir katlanan Laclan ilk fırsatta Bella'yı kurtarması ile kitabın ikinci kısmı başlıyor...
Karton Cilt, 440 sayfa
Kasım2014 tarihinde, Koridor Yayıncılık tarafından yayınlandı