Aslı Biçen, karayla o incecik bağlantısı olmasa pekâlâ bir ada denebilecek hayali bir taşra kasabasında geçen yarı-fantastik bir hikâye anlatıyor bize. Yirmi yıldır Türkiyenin dört bir yanında kayıp babasını arayan ve çocukluk aşkı Salihayla evlenme hazırlıkları içinde olan bakkal Cemal ve anababasını yıllar önce bir kazaya kurban verdiği için ninesiyle yaşayan, amatör futbolcu sevgilisi Erkanla gerilimli bir ilişki sürdüren lise öğrencisi Jülidenin etrafında gelişiyor hikâye. Jülidenin zaman zaman şeylere hükmedebilmesini sağlayan olağanüstü yetenekleri, Cemalin de olağandışı insani duyarlılıkları olsa da, ikisini birleştiren temel bir kişilik özellikleri var: Her türlü baskı karşısındaki zayıflıkları, güçsüzlükleri.Aşina olduğumuz ama burada bir biçimde başını alıp giden baskı ortamı, dünyaya-kapalılık ve özgürlüksüzlük atmosferi, işte bu iki karakter üzerinden anlatılıyor romanda. Yoğunluğu gittikçe artan bu atmosferde insan kalmak için neredeyse iradeleri hilafına mücadele etmek zorunda kalıyor her ikisi de: Her şey güçten ibaretse, yenilgi kaçınılmaz. Zayıflığın da bir hükmü olmalı.Bir taşra hikâyesi gibi başlayıp bir noktada adeta fantastik bir siyasi romana dönüşen bu kitabın, başarılı kurgusu kadar dilinin az rastlanır güzelliğiyle de hak ettiği ilgiyi göreceğini umuyoruz.
Aslı Biçen, karayla o incecik bağlantısı olmasa pekâlâ bir ada denebilecek hayali bir taşra kasabasında geçen yarı-fantastik bir hikâye anlatıyor bize. Yirmi yıldır Türkiyenin dört bir yanında kayıp babasını arayan ve çocukluk aşkı Salihayla evlenme hazırlıkları içinde olan bakkal Cemal ve anababasını yıllar önce bir kazaya kurban verdiği için ninesiyle yaşayan, amatör futbolcu sevgilisi Erkanla gerilimli bir ilişki sürdüren lise öğrencisi Jülidenin etrafında gelişiyor hikâye. Jülidenin zaman zaman şeylere hükmedebilmesini sağlayan olağanüstü yetenekleri, Cemalin de olağandışı insani duyarlılıkları olsa da, ikisini birleştiren temel bir kişilik özellikleri var: Her türlü baskı karşısındaki zayıflıkları, güçsüzlükleri.Aşina olduğumuz ama burada bir biçimde başını alıp giden baskı ortamı, dünyaya-kapalılık ve özgürlüksüzlük atmosferi, işte bu iki karakter üzerinden anlatılıyor romanda. Yoğunluğu gittikçe artan bu atmosferde insan kalmak için neredeyse iradeleri hilafına mücadele etmek zorunda kalıyor her ikisi de: Her şey güçten ibaretse, yenilgi kaçınılmaz. Zayıflığın da bir hükmü olmalı.Bir taşra hikâyesi gibi başlayıp bir noktada adeta fantastik bir siyasi romana dönüşen bu kitabın, başarılı kurgusu kadar dilinin az rastlanır güzelliğiyle de hak ettiği ilgiyi göreceğini umuyoruz.
320 sayfa