10 Temmuz 1971de bir grup Faslı asker, Fas Kralı II. Hasana bir suikast düzenler. Başarısızlıkla sonuçlanan bu girişimin ardından elebaşı olarak görülen subaylar öldürülür, kalanlarsa aylarca sorgulanır. Sorgulananları korkunç bir son beklemektedir: Tazmamart zindanlarında, kör kuyudan farkı olmayan hücrelere kapatılırlar ve tam on sekiz yıl insanlık dışı koşullarda yaşatılırlar. Bu cehennem yıllarından sağ çıkanlar 1991de serbest bırakılırlar. Yaşamayı, konuşmayı, yemek yemeyi unutmuş insanlardır bunlar. Bu roman, içlerinden birinin, Azizin anlattıkları üzerine kurulu. Fas doğumlu yazar Tahar Ben Jelloun, yirminci yüzyılın bu dramını, zindanların kulağı sağır eden sessizliğini, gözleri kör eden ışıksızlığını, unutuluşu ve yok oluşu romanının sayfalarına taşıyor. Bir mahkûmun gözüyle, direnişi, hayata tutunma çabalarını, insanoğlunun acımasızlığını ve insanlığın bitişini anlatıyor. Dehşetin gerçekliğini anlamak ve herkesin anlamasını sağlamak için.
10 Temmuz 1971de bir grup Faslı asker, Fas Kralı II. Hasana bir suikast düzenler. Başarısızlıkla sonuçlanan bu girişimin ardından elebaşı olarak görülen subaylar öldürülür, kalanlarsa aylarca sorgulanır. Sorgulananları korkunç bir son beklemektedir: Tazmamart zindanlarında, kör kuyudan farkı olmayan hücrelere kapatılırlar ve tam on sekiz yıl insanlık dışı koşullarda yaşatılırlar. Bu cehennem yıllarından sağ çıkanlar 1991de serbest bırakılırlar. Yaşamayı, konuşmayı, yemek yemeyi unutmuş insanlardır bunlar. Bu roman, içlerinden birinin, Azizin anlattıkları üzerine kurulu. Fas doğumlu yazar Tahar Ben Jelloun, yirminci yüzyılın bu dramını, zindanların kulağı sağır eden sessizliğini, gözleri kör eden ışıksızlığını, unutuluşu ve yok oluşu romanının sayfalarına taşıyor. Bir mahkûmun gözüyle, direnişi, hayata tutunma çabalarını, insanoğlunun acımasızlığını ve insanlığın bitişini anlatıyor. Dehşetin gerçekliğini anlamak ve herkesin anlamasını sağlamak için.
248 sayfa