Düşünür-yazarın 1960lardan 1980lere ruh ve düşünce dünyasındaki dalgalanmalar. Meriçin kitaplarına geçmemiş fikirleri, notları. Zaaflarını, tutkularını döktüğü mektuplar. Tekdim ve bütünümle seviyordun, sevmeğe mahkumdun diyecek kadar iddialı ve özgüvenli, ama bir yandan da anlaşılmamışlıkla, hayal kırıklıklarıyla yüklü. Cemil Meriçin duygusal izdüşümü.
Düşünür-yazarın 1960lardan 1980lere ruh ve düşünce dünyasındaki dalgalanmalar. Meriçin kitaplarına geçmemiş fikirleri, notları. Zaaflarını, tutkularını döktüğü mektuplar. Tekdim ve bütünümle seviyordun, sevmeğe mahkumdun diyecek kadar iddialı ve özgüvenli, ama bir yandan da anlaşılmamışlıkla, hayal kırıklıklarıyla yüklü. Cemil Meriçin duygusal izdüşümü.
1.cildi okumadığım için bu cildin bazı kısımları kafamı karıştırdı, sırayla okumak gerek. Ama içinde ki mektuplar tutku kelimesini somutlaştıran cinsten, herkes okumalı diyemem, kitap birikimi olanlar okumalı
Cemil Meriç bukalemunvari bir yazar, tam belli bir kalıba koyup anlamaya çalışırken birden bambaşka biri olarak yeniden çıkıyor karşıma.Yılmayıp anlamaya çalışmaya devam edeceğim.
Cemil Meriç 'in Lamia Hanim'a yazdığı mektuplari ile ön plana çıkmış nefis eseri. Ama kitap sadece bu mektuplardan değil, döneminde yer alan Attilla Ilhan basta
Olmak uzere birçok önemli yazara, şaire yazdığı mektuplari da içeriyor kitap. Yine bunlarin yanisira yaşadığı dönemi ele almis , neden okunmadığını sorgulamistir.
Hayatını okumaya , düşünceye adamış bir adamin çok hakli sitemleri bunlar.
Cemil Meriç dibine kadar aydindir. Her yönüyle aydindir. Kullandığı dil, uslup , düşünceleri hepimize örnek olmali. Engin bilgisinin sınırlarını görmekte zorlanacagimiz bir insan. Mukemmel derecede Fransizcaya hakim . Zaten eserinde yer alan bolca Fransizca kelime, yazar da dikkatimi çekecektir.
Bati karşıtlığını yine dile getirmekten hicbir zaman cekinmemistir.
Müthiş bilgi birikiminin her an farkinda olup, kendisini de fazlasiyla takdir eder. Buna bencillik demeyelim. Hayatini buna adamış bir adamin hakli hareketi. Ve doneminde yaşamış bir sürü tanidik yazara da ciddi derecede küçümser bakmis , onlari ciddi sekilde eleştirmiş.( Salah Birsel, Yasar Nabi, Yakup Kadri, Refik Halit, Yakup Kadri ve daha niceleri. )
Lamia hanima yazdığı mektuplari onun perde arkasi yönünü görmem acisindan da bana çok fayda sağladı. Sadece düşüncede değil, duyguda da dibine kadar yaşadığını görme firsatini buldum dış gözü kapali, kalp gözü açık Cemil Meriç 'in. Lamia hanima yönelik kullandığı ifadeler birçok aşıga , askin tanimini yaptiracak cinsten.
Bir filozof olarak bildiğim bir şahsın seviyesiz aşk mektuplarını yazması beni oldukça şaşırttı. Düşünün evli bir adamın hanımı yanındayken başka bir kadına aşk mektuplarını yazması ve eşine hiç söylemediği sözleri ona çokça sarfetmesi hiç de hoş değil. Hele hele bir evladın babasının mektuplarını yayınlatarak açık etmesi. Daha o zamanda toplum bozukmuş. Çok üzücü. Bir de Cemil Meriç, mektup yazdığı kişiye ben hiç bir kimseyi aldatmadım demesi bana onun yalancı biri olduğunu düşündürdü. Çok yazık.
Bu arada kitap yazarlarının çok üstün karakterli ve bilgili insanlar olarak bilirdim. Onların da küçük ve basit zaaflarını olduğunu öğrenince hayal kırıklığına uğradım. Bu kitaptan öğrendiğim en acı sonuç bu oldu.
Yazarımızın Yakup Kadri'yi kıskanması ayrıca bir kanıt oldu benim için. Önce övüp, saydığı kimseyi sonra başarılarından ötürü onu küçümsemesi hoş değil.
Yazarın bilgi birikimine diyecek söz yok. Zaten okumaya değer kısmı da bu bilgi. Edebiyata ve Fransızca bilgisinin çok iyi olması kitabı okunur kılıyor.
352 sayfa