"Kadınlar Ülkesi kadınların neler yapabileceğini incelik ve zarafetle anlatan, gülümseten bir ütopya." Marge Piercy
"Altın Çağ bilimkurgularının tadını veren ve günümüzde hâlâ geçerliliğini koruyan bir eser." Joanna Russ
Charlotte Perkins Gilman yaşadığı dönemin önde gelen hümanistlerinden ve kadın hakları savunucularından biri olmasının yanında feminist edebiyatın en önemli erken dönem temsilcilerinden. Yazıldıktan yaklaşık 65 sene sonra kitap formatında yayımlanabilen Kadınlar Ülkesi ise feminist ütopyanın ilk örneklerinden.
Birinci Dünya Savaşı’nın arifesinde üç Amerikalı erkek pek fazla insanın bulunmadığı, ücra bir yerde, tamamen kadınlardan oluşan bir topluluğa denk gelir. Gözlerine inanamayan kâşifler bu topraklarda erkeklerin de olması gerektiğine dair inançlarıyla araştırmalarına başlar.
Çok geçmeden bu gizemli ülke ile ilgili gerçekler bir bir açığa çıksa da misafirlerin merakı giderilmenin aksine daha da artar ve Kadınlar Ülkesi’nin yönetim biçiminden inançlarına, kültüründen ekonomisine ve hatta anneliğe kadar pek çok konuda bilgi sahibi olmaya ve toplumsal cinsiyet rollerini sorgulamaya başlarlar.
Toplumsal roller cinsiyete göre belirlenebilir mi? Kadınlık ve erkeklik değişmez kavramlar mıdır?
Kadınlar Ülkesi, ataerkilliğe verilmiş nüktedan bir yanıt.
"Kadınlar Ülkesi kadınların neler yapabileceğini incelik ve zarafetle anlatan, gülümseten bir ütopya." Marge Piercy
"Altın Çağ bilimkurgularının tadını veren ve günümüzde hâlâ geçerliliğini koruyan bir eser." Joanna Russ
Charlotte Perkins Gilman yaşadığı dönemin önde gelen hümanistlerinden ve kadın hakları savunucularından biri olmasının yanında feminist edebiyatın en önemli erken dönem temsilcilerinden. Yazıldıktan yaklaşık 65 sene sonra kitap formatında yayımlanabilen Kadınlar Ülkesi ise feminist ütopyanın ilk örneklerinden.
Birinci Dünya Savaşı’nın arifesinde üç Amerikalı erkek pek fazla insanın bulunmadığı, ücra bir yerde, tamamen kadınlardan oluşan bir topluluğa denk gelir. Gözlerine inanamayan kâşifler bu topraklarda erkeklerin de olması gerektiğine dair inançlarıyla araştırmalarına başlar.
Çok geçmeden bu gizemli ülke ile ilgili gerçekler bir bir açığa çıksa da misafirlerin merakı giderilmenin aksine daha da artar ve Kadınlar Ülkesi’nin yönetim biçiminden inançlarına, kültüründen ekonomisine ve hatta anneliğe kadar pek çok konuda bilgi sahibi olmaya ve toplumsal cinsiyet rollerini sorgulamaya başlarlar.
Toplumsal roller cinsiyete göre belirlenebilir mi? Kadınlık ve erkeklik değişmez kavramlar mıdır?
Kadınlar Ülkesi, ataerkilliğe verilmiş nüktedan bir yanıt.
Ütopya. hem her yer hem hiçbir yer anlamında bir yer. Ütopya eserleri seven biri olarak feminist ütopya olarak bu eseri severek okudum. ÜÇ erkek, keşifi, bilinmeyeni bilmeyi, aramayı seven farklı bilim dallarıyla ilgilenen üç erkeğin duymalarına rağmen tehlikeli buldukları ve üzerine hiç düşmedikleri kadınlar ülkesine gitmeleriyle başlıyor. Kitap Kadınlar Ülkesine giden üç erkekten sosyal bilimlerle ilgilenen Van'ın yani bir erkeğin gözünden kadınlardan kurulu ve hiçbir erkeğin olmadığı barış huzur güvenlik ve verim dolu bir toplumsal yaşamın ütopyasını sunuyor. Bunun devamı olarak da Bizim Ülkemiz isimli ütopyası var Gilman'ın.
Kitapta kadınlara ilişkin önyargı ve tutumlarının Kadınlar Ülkesinde gördükleriyle derinden sarsılan erkeklerin bakış açısından anlatılıyor hikaye.. Oldukça değerli bir eser. Çevirisi güzel. Akıcı ve anlaşılır.
Aslında bir üçlemenin 2. kitabıymış bu kitap. Önceki kitapta neler anlattı bilmiyorum yazar ve 3. kitapta nasıl devam etti olaylar. Ya da 3 farklı bağlantısız konu mu vardı acaba. Ama bu kitapta Kadınlar Ülkesini anlatışı cılız kalmış bence."Bakire doğum" u oluverdi işte diye geçmeyip saçma da olsa bir teori uydursaydı keşke. Bu ülkenin kadınlarının sonsuz bir çocuk sevgisiyle dolu olduğunu bu kadar çok tekrarlamayıp başka özellikler de tanıtsaydı daha iyi bir kitap olabilirmiş.
216 sayfa
4Aralık2018 tarihinde, İthaki Yayınları tarafından yayınlandı