Son silahşor Roland, düşlerini istila eden Kara Kuleye adım adım yaklaşır. Dostlarıyla birlikte masum yeni dünyalarındaki lanetliler çölünü geçerler. Ve onu kimin ve hangi dürtünün iteklediği yavaş yavaş açığa çıkmaya başlar. Çünkü Kara Kule onu çağırmaktadır...
Son silahşor Roland, düşlerini istila eden Kara Kuleye adım adım yaklaşır. Dostlarıyla birlikte masum yeni dünyalarındaki lanetliler çölünü geçerler. Ve onu kimin ve hangi dürtünün iteklediği yavaş yavaş açığa çıkmaya başlar. Çünkü Kara Kule onu çağırmaktadır...
İlerleyip kaybolmuş bir gelecek, hikaye genişliyor ve bu ilginç dünyayı tanımaya başlıyoruz. Sonu klişe olmuş desem :))
Serinin 2.kitabından kaldığı yerden devam ediyor ve inanılmaz bir atmosfere sokuyor insanı. Sanki kendinizi olayların içinde buluyorsunuz ve tabiki şaşkına çevirecek bir sürü olaylar zinciride meydana geliyor. Ve çok güzel bir yerde de son noktaya koyup 4.kitabı aramaya koyuluyorsunuz...
Kuleye olan yolda, düşünce, mekan ve zamanda epey yol katettiler..
Roland'ın neyi ne kadar bildiği hala bir sır olsa da, büyük bir adam olduğu git gide aklıma kazanıyor. O kadar büyük ki, tanıdığım hiç bir adamda böylesine bir inanç ve o inanca yönetilmiş yoğun bir güç görmemiş olabilirim..
Eddie de emin adımlarla yürüyor, silahşör olma yolunda..
Kara kule serisini en baştan başlayarak okumadan asla okunmaması gerekiyor. Çünkü bu serinin ortasında yer alıyor...
şaheser 3
Okuduğum ilk King eseri olup, beni bu büyülü dünyaya çeken kitaptır ayrıca.
543 sayfa