Alman ekspresyonizminin edebiyat alanındaki dorukalrından bir olan Klingsorun Son Yazı, bir ressamın hayatının son birkaç aynı anlatıyor. Bu kısa ama yoğun içerikli romanda, Klingsorun gözünden görmek bir büyüye dönüşür; parlak, göz alıcı, çarpıcı ve saf renklerle dolu küçük bir palet; renklerle yazılmış bir senfoni; sözcüklerle renklendirlimiş bir tablolar dizisidir Klingsorun Son Yazı. TADIMLIKBüyük aynada, o aptal gül dallarının arasındaki Klingsor-suratının arkasında çok, pek çok surat görüyordu, suratına pek çok suratın resmini çiziyordu: tatlı, şaşkın çocuk suratları, hayallerle, ateşle dolu genç şakaklar, alaycı sarhoş gözleri, susuz kalmış birinin dudakları, izlenenin, acı çekenin, arayanın, çölde kalmışın, kayıp bir çocuğun. Ama kafayı iri ve kaba çiziyordu, balta girmemiş orman putunun, kendine âşık, kıskanç bir tanrının, önünde yavruların, bakirelerin kurban edildiği bir umacının kafası olarak. Suratlarından bazılarıydı bunlar. Bir başka surat, çökenin suratıydı, yok olanın, yok olmaya razı olanın: Kafatasında yosun bitiyor, yaşlı dişleri eğri duruyordu. Soyulmuş cildinde yarıklar açılıyor, bu yarıklarda kabuklar ve küf oluşuyordu. Bazı arkadaşları resimde özellikle bunu seviyorlar. Diyorlar ki, insan bu, ecce homo, son yılların yorgun, hırslı, vahşi, çocuksu ve kurnaz insanı, ölmekte olan, ölmek isteyen Avrupalı: özlemlerinden düzelerek kurtulmuş, her yükten hastalanmış, öleceğini bilerek coşkuyla canlanmış, her gelişmeye hazır, her gerilemeye hazır, baştan aşağı heyecan ve baştan aşağı yorgunluk, morfinmanın zehre bağımlı olduğu gibi kaderine ve acıya bağımlı, yalnızlaşmış, harap olmuş, çok yaşlı, hem Faust hem Karamazov, hayvan ve bilge, tam anlamıyla yalın, hırssız, çırılçıplak; ölümden çocuklar gibi korkuyor, bıkkınlık içinde o ölümü ölmeye istekli.
Alman ekspresyonizminin edebiyat alanındaki dorukalrından bir olan Klingsorun Son Yazı, bir ressamın hayatının son birkaç aynı anlatıyor. Bu kısa ama yoğun içerikli romanda, Klingsorun gözünden görmek bir büyüye dönüşür; parlak, göz alıcı, çarpıcı ve saf renklerle dolu küçük bir palet; renklerle yazılmış bir senfoni; sözcüklerle renklendirlimiş bir tablolar dizisidir Klingsorun Son Yazı. TADIMLIKBüyük aynada, o aptal gül dallarının arasındaki Klingsor-suratının arkasında çok, pek çok surat görüyordu, suratına pek çok suratın resmini çiziyordu: tatlı, şaşkın çocuk suratları, hayallerle, ateşle dolu genç şakaklar, alaycı sarhoş gözleri, susuz kalmış birinin dudakları, izlenenin, acı çekenin, arayanın, çölde kalmışın, kayıp bir çocuğun. Ama kafayı iri ve kaba çiziyordu, balta girmemiş orman putunun, kendine âşık, kıskanç bir tanrının, önünde yavruların, bakirelerin kurban edildiği bir umacının kafası olarak. Suratlarından bazılarıydı bunlar. Bir başka surat, çökenin suratıydı, yok olanın, yok olmaya razı olanın: Kafatasında yosun bitiyor, yaşlı dişleri eğri duruyordu. Soyulmuş cildinde yarıklar açılıyor, bu yarıklarda kabuklar ve küf oluşuyordu. Bazı arkadaşları resimde özellikle bunu seviyorlar. Diyorlar ki, insan bu, ecce homo, son yılların yorgun, hırslı, vahşi, çocuksu ve kurnaz insanı, ölmekte olan, ölmek isteyen Avrupalı: özlemlerinden düzelerek kurtulmuş, her yükten hastalanmış, öleceğini bilerek coşkuyla canlanmış, her gelişmeye hazır, her gerilemeye hazır, baştan aş... tümünü göster
Kitap bir ressam olan Klingsor'un son birkaç ayını anlatıyor.Çok yoğun anlatımı olan bir kitap.60 sayfa olmasına rağmen 4 günde okudum. Hikâyeden çok Klingsor'un hayata,resime, kadınlara, insanlara dair düşünceleri üzerine kurulmuş bir kitap.
Herman Hesse'nin 42 yaşında ölen Klingsor adlı bir ressamın son bir kaç ayını bazen geri dönüşlerle anlattığı 60 sayfalık kısacık bir romanı.
Bu benim beğenmediğim ikinci bir Hesse kitabı oldu açıkçası Kitap bir Hesse kitabı olmasaydı ve hatta Hesse kitabı bile olmasına karşın 60 Sh lık kısa bir kitap olmasaydı bitirebilirmiydim buna pek emin değilim...
60 sayfa